26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
09.04.2021 06:00

Kim daha haklı?

Eristik Diyalektik, Schopenhauer’ın 1830’da yazdığı bir metin. Ama tartışmaları kazanma için önerdiği 38 hile, halimize bakınca büyük anlam taşıyor

Muhalifimize şöyle utanmazca bir oyun oynayabiliriz: Eğer birçok sorudan sonra, hedeflediğimiz çıkarım yararına cevaplar ortada yoksa, istediğimiz yargıyı sanki kanıtlamış gibi zaferle öne süreriz. Eğer muhalifimiz çekingen ya da aptalsa ve biz de yüksek sesle saygısızca konuşuyorsak, bu hile gayet başarılı olur.” Bu hile alıntısını, Alman filozof Arthur Schopenhauer’ın Eristik Diyalektik – Haklı Çıkma Sanatı adlı kitabından, ‘Zafer Narası Atma’ başlıklı ve 14 numaralı hileden aktardım. Eristik kelimesi, etimolojik kökenini Yunan mitolojisindeki anlaşmazlık tanrıçası Eris’ten alıyor ve kazanma amaçlı tartışma bilgisi, tartışmaları kazanma sanatı anlamına geliyor. Sel Yayınları’ndan Ülkü Hıncal’ın çevirisiyle çıkan Eristik Diyalektik, Kant’ın öğrencisi Schopenhauer’ın 1830’da yazdığı bir metin. Tam da kelime anlamının üstüne notlar, fragmanlar, detaylar ve özellikle tanımlamalardan oluşan, hadi daha açık söyleyelim, ‘hile’lerden oluşan bir bütün. Bir tartışma ortamında karşı tarafı alt etmenin ipuçlarını veren “felsefi hileler” bunlar. 38 hileden bazılarının başlıklarını vermem yeterli olacaktır daha iyi anlatabilmek için: ‘Oyunu Gizleme’, ‘Yanlış Önerme Kullanma’, ‘Bir Anda Çok Soru Sorma’, ‘Kızdırma’, ‘Soru Sırasını Karıştırma’, ‘Zıddını Sorma’, ‘Sonucu Sormama’, ‘Zorluk Çıkarma’, ‘Tartışmayı Kesme’, ‘Kendi Silahıyla Vurma’, ‘Gerekçeyi Terse Çevirme’, ‘Saptırma’, ‘Anlamazdan Gelme’, ‘Sonucu İnkâr Etme’ ve elbette ‘Laf Kalabalığı Yapma’… Kitap bütün bu hilelerin nasıl kullanılacağını bir paragraf ya da bir sayfalık metinlerle açıklıyor. Daha da ötesi bu açıklamalar kapsamında, Schopenhauer kendinden önceki filozofların hem izini sürüyor hem de yorumluyor. Bu açığa çıkarmalara ve felsefi yorumlara bizim de fazlasıyla ihtiyacımızın olduğu zamanlar… Ne de olsa ‘Laf Kalabalığı Çağı’nda yaşıyoruz.

Maskeler düşecek

Önsözde insan türünün kötülüğünden dem vuruyor Schopenhauer. Diyor ki “Bizler baştan sona dürüst olsaydık, o zaman her tartışmada sadece gerçeği günışığına çıkarmaya çalışırdık, bunun ilk dile getirdiğimiz düşüncemize mi, yoksa karşımızdakinin görüşüne mi denk düştüğüne aldırmazdık.” İnsan türünün doğuştan kibrinin, önce düşünüp sonra konuşmaya izin vermediğine, bu kibrin doğuştan gevezelik ve hilekarlığı da beraberinde getirdiğine işaret ediyor. Aristoteles’ten yola çıkarken “Her ne kadar mantığın pratik bir kullanımı yoksa da, diyalektiğin pekala olabilir” diyor. Bu noktadan hareketle kısa önsözünde diyalektikle ilgili yorumlarını da aktarıyor Schopenhauer. Kitabın bugün okunmasının derin bir anlamı var. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da siyaset söyleminin giderek daha sakilleştiği bir dönemde hem siyasetçilerin hem siyaset yorumcularının saptırma metotlarını, yanlış bilgilendirme dinamiklerini, sorunun arkasından dolanma tercihlerini anlayabilmek ve ötesine geçip maskelerini düşürmek için bu 80 sayfalık cep kitabını tavsiye ederim.  Bu kitabı okuduktan sonra, özellikle televizyondaki tartışma programlarının çoğunu, bir komedi programı izler gibi izleyeceksiniz. Unutmayınız efendim: Felsefe iyidir. Eristik Diyalektik – Haklı Çıkma Sanatı/ Arthur Schopenhauer/ Çeviren: Ülkü Hıncal/ Sel Yayınları/ 88 Sayfa