Pek çok yazışmanın sonu aynı ibareyle biter. Üstelik o yazışma pek çok yöneticiye de yönlendirilmiştir. Bazen kalın yazı ve büyük harflerle daha da sertçe vurgulanır: ACİL! Ünlem işareti bu kelimenin vazgeçilmez parçasıdır zaten. Bazen dereceleri vardır. Çok, ultra, öldürücü, inanılmaz, bugüne kadar olmadığı boyutta… acil! Bunlara alışıldıkça yeni derece tanımları her gün üretilmek durumundadır. Her şey acilden bile daha acildir. Herkes işinin, yolunun, isteklerinin, alacağı hizmetin hep öncelikli olmasını ister. Akşam işten çıkarken acil notuyla iş isteyip sabah gelince önünde bitmiş bulmak ister. Lokantada yemeği, kuyrukta sırası, her türlü siparişi hep öncelikli olsun ister. Gün içinde yapacak şeyler sürekli katlanarak artarken, zaman hep yetersizleşir. Aynı zaman dilimine ne kadar çok şey sıkıştırılıp tıkıştırılırsa o kadar fazla şeye erişmek, halletmek imkan doğacaktır. Hayat o kadar hızlıdır ki kimileri için, zaten hayatın kendisi bile acildir. Hızla yaşanmalıdır. Yapılması gerekenlerle, yapabilecek zaman arasındaki asimetri arttıkça önceliklendirme yapmak kaçınılmaz hale gelir. Seçimler, tercihler ile vazgeçişler arasında bir sarkaç oluşur. “Ders mi oyun mu”dan “Maç seyretmek mi işi bitirmek mi”ye kadar büyür önceleme sorunu. “İstediğimiz sorudan başlayabilir miyiz” klasik sorusu aslında bir önceliklendirme sorunsalıdır. Kolay çözüm, cevaplanabilecekler mi zor zaman isteyen ama daha çok puan getiren mi? “Bari” önceliklendirme sulandırıcısı olarak kullanılır. Hiç yapmamaktansa bari… diyerek ruh temizlenir. Bari hafta sonu birkaç saat çocuklara ayrılır, kitap alınır, çiçek alınır, akşam yürüyüşü yapılır. Bir buçuk bol tereyağlı dönerin yanında diyet içecek istenir. Bari.
10.09.2021 04:30
Derin öncelik
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
22 Kasım 2024
Dilli kaşar
15 Kasım 2024
O kadar da değil
08 Kasım 2024
Eyavvörs
01 Kasım 2024
GER-ÇEK
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024