O “MUZ”

Ortada acayip bir sessizlik oluverdi sanki. Bir yandan da acayip şeyler oluyor. Trump tekrar seçildi. Hem de büyük bir üstünlükle. “Başa baş geçer, günlerce sonuç açıklanamaz” beklentileri neredeyse sandıklar açılır açılmaz tükendi. MAGA projesi çok farklı tutucu grupların ilginç bir koalisyonu olarak ortaya çıktı ve dünyayı nasıl ve hangi ölçüde etkileyeceği net değil. Eskiden sinema afişlerinde daha fazla seyirci çekmek için yazılan “Filme ilaveten, renkli Miki” ibaresi gibi Trump filminin yanında Musk’ın da seçilmiş olduğu anlaşıldı. Bir de üstüne derhal “Hükümet Verimlilik Departmanı” başkanı oldu! Bu tür oynak tanımlı kurumlarda güçlü bir kişi aklına ya da işine geleni açık ya da gizli, gündeminde ne varsa uygulayabilir, uygulatabilir. James Bond filmlerindeki ‘Dr. No’vari evreni ele geçirmeye çalışan çok varlıklı kötü adam senaryolarını bile aşan bir durum ortaya çıkıyor. Ukrayna, Orta Doğu ve diğer irili ufaklı ABD güdümlü savaşlarda durumun ne olacağını kestirmek de zor. Çipler üzerinden Pelosi ziyareti ile başlayan belirgin Çin gerginliği nereye tırmanır? Putin’in oyundaki rolü ne olur? Seçimde gerçekten dahli var mıydı? Öte yandan Netanyahu savaş suçlusu ilan edilip, bu kararı da pek çok AB ülkesi tanırken, Macaristan’ın yeni nesil yöneticisi Orban, onu resmi olarak memleketine davet etti. Dubai’den sonra Azerbaycan’da yapılması zaten baştan tartışma yaratan COP29 da başka bir sonu başlattı. “Petrol Tanrı’nın lütfu” diyen başkanın ülkesinde yapılan, çok yanlı, gergin, tartışmalı ve bol pazarlıklı geçmesi beklenen toplantılardan neredeyse bir şey çıkmadı. Gelişmekte olan ülkelere verilen bahşiş seviyesi fonlarla aslında konunun hiç kimsenin aslında birinci önceliği olmadığı anlaşıldı. Sürekli “Torunlarımıza daha iyi bir gezegen bırakalım” nakaratlı, yeşil soslu sürdürülebilirlik kampanyalarının sonucunda, insanlar gezegeni ve mirası umursamayıp torun yapmaktan vazgeçmeyi tercih etti. Sürdürülebilirlik davulları çalınan ülkelerde nüfus artışı 1.2 seviyesine kadar indi. Daha bile inebilir.