Önümüzdeki dönem tam bir dayanıklılık sınavı. Ekonomik, siyasi, sosyal belirsizlik tavan yapmış durumda. Ama tavanın delinip yeni tavanların hedeflenmesi de şaşırtıcı olmaz. Dünya da pek çok belirsizlikle uğraşıyor. Pandeminin bitmiyor olması, eskiye dönülme beklentisini yok ediyor. “Çip, konteyner” gibi üretimin vazgeçilmezleri artık hep krizle anılıyor. Gelir ve refah dağılımlarındaki akla ziyan orantısızlık pek çok “pazarı” buharlaştırıyor. Genel bir moralsizlik, bıkkınlık, memnuniyetsizlik hali hakim. Milyonlarca insan göç halinde. Öte yandan iklim konusu artık kriz aşamasını geçmiş, kocaman bir tehdit olarak ele alınıyor. Enerji kaynaklarından malzemeye pek çok konu dünyanın, hayatın sürebilmesini sağlamak amacıyla yeniden düzenleniyor, değiştiriliyor. Üretim, ulaşım, inşaat, taşımacılık… Neredeyse bütün sektörler yenilenmek zorunda. Teknolojinin akıl almaz hızına yetişmek kadar, olan biteni hatta kullanılan terminolojiyi çözüp anlayabilmek gerekiyor. Teknolojik, siyasal, sosyal, kültürel her alanda geri dönüşsüz bir yola girildi. Bütün bu karmaşanın içinde de değil ayakta kalmak; büyümek, güçlenmek, kazanmak, yaygınlaşmak, varlık değerlerini arttırmak hedefleniyor. Üretimden enerjiye insan kaynağından zamana her konuda verimlilik şart oldu. Ama verimlilik basit matematik bir çıktı ölçümünün çok ötesinde anlamlara sürükleniyor. ‘Optimizasyon’ da benzer şekilde ele alınmayı gerektiriyor. İşlemsel optimizasyon anlamlı ve yeterli değil artık. Üstelik insanların optimizasyon davranış ve beklentisi farklı. Optimize edilecek şey tatmindir insan için. İnsan sadece tatmin peşindedir. Bu da matematik analizlere, teknik yorumlara bağlı ve rasyonel olmak durumunda ve zorunda değil. İnsanla ilgili kararları verirken de, satın almadan oy vermeye kadar her türlü tercihi hesaplamayan ön görmeye çalışırken de tatmin tanım ve beklentisinin zor hesaplanacağı ortadadır. Karar vermek her konuda inanılmaz zor hale geldi. Parametreler sürekli katlanırken, karar verme süresi bir o kadar kısaldı. Kurumlar, yönetimler, yöneticiler, şirketler, bireyler, siyasi partiler… kararlarını neye göre verecekler? Eski tecrübeler, ‘yıllardır aynı şeyi yapıyor’ olmak, gözlemler benzer ya da rakiplerin ne yaptıkları ne kadar yeterli olabilir ki? Doğruya olabildiğince yakın karar verebilmenin tek yolu *veri güdümlü* olmak. Veriyi merkeze almak. Sürekli bahsedilen ‘dönüşümün’ sadece teknoloji ile ilgili ve sınırlı olmadığı kesin. Kültürel değişim de kaçınılmaz. Büyük resmi mutlaka iyi görmek gerekir. Veri, bilgi ve bunların anlamlandırılması ile var olan iş yapış şekillerinin bir araya getirilebilmesi gerekir.
24.12.2021 04:30
Veri-mlilik
Neyse halin….
20 Aralık 2024
Yangından kurtulan mallar
13 Aralık 2024
Çürük
06 Aralık 2024
O “MUZ”
29 Kasım 2024
Tüketiyorum öyleyse tükeniyorum
Tüm Yazıları
22 Kasım 2024