Dünyada robotların tarihini anlatan belgesellerde bir numaraya genelde R2-D2’nun adı konuluyor. Star Wars filmlerinden bildiğimiz R2-D2 ilk popüler robot olmanın yanı sıra insanlığa robotları sevdiren bir kurgu karakter olarak tarihe geçti. Bu robotu meğer bu kadar sevmemizin nedeni insana çok benzememesiymiş. Japon robot bilimci Masahiro Mori’nin Uncanny Valley (Tekinsiz Vadi) teorisi bu konuyu güzel özetliyor. Robot ne kadar insana benzerse o kadar huzursuzluk hissederiz. Gözler var ama ruhsuz bakıyor, hareket ediyor ama tam doğal da değil. İşte bu dengesizlik bizde bir ürperti ve huzursuzluk yaratıyor. Popüler kültürde sevdiğimiz robotlar ise bize fazla benzemiyor. Genelde yuvarlak hatlara sahip ve insana doğrudan rakip görünmeyen robotlarla aramız gayet iyi. Ama Boston Dynamics’in ürettiği dört ayaklı robot köpeği ya da insansı robot Atlas sahneye çıktığı günden beri pek çok kişiyi ‘Bunlar kesin dünyayı ele geçirecek’ diye düşündürüyor. Belki de bu garip his, bilimkurgu filmlerden bilinçaltımıza işledi.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim