Bir günde hatta bir gecede sezonluk dizileri bitirmek pandemi döneminde yerleşen alışkanlıklarımızdan oldu. Aralıksız olarak arka arkaya böylesine dizi izleme tutkusuna ‘binge-watch’ deniyor. Netflix’in dünyaya sunduğu bu hizmetin öncesine kadar, dizileri haftadan haftaya beklemek meğer ne büyük sıkıntıymış. Pandeminin zirve yaptığı 2020 yılında yapılan araştırmalarda ABD ve İngiltere’de her iki evden birinde ekran başında aralıksız olarak dizi izleyen en az bir kişi bulunuyordu. O dönem evden çıkamayanlar için 2-3 sezonluk diziler birer hafta sonu ‘tüketim çerezi’ halini almıştı. Bu sayede Netflix de tek seferde yüklediği 8-10 bölümlük diziler sayesinde en büyük abone kazanımını kaydederek piyasa değerini sürekli yukarı taşıdı. Bir bölüm bittikten sonra bitiş yazılarını ekranın sol üstüne alıp sıradaki bölümün saniyeler içinde başlıyor olması da bizi sürekli tüketime teşvik etti. Netflix de bu iş zekasıyla abonelerin çevrim içi izleme süresini artırarak, hepimizi iyiden iyiye ekran bağımlısı yaptı.
Sindire sindire bir şey izlemek artık zorlaştı!
2022’nin ortalarına geldiğimiz şu günlerde ‘binge-watch’ denilen bu hızlı tüketim alışkanlığı şimdi yeniden tartışma konusu oldu. The Guardian editörü Gwilym Mumford yazdığı bir makalede, içerik sağlayıcıların hızla eski sisteme dönebileceğini savundu. Apple TV+ yapımı ‘Severance’ adlı dizi de haftada bir bölüm yükleme sistemi ile tüm dünyada büyük beğeni kazandı. Çünkü izleyiciyi şaşırtan sürpriz finalli diziler, bölüm bölüm ve biraz da ara vererek izlendikçe kamuoyunda tansiyon giderek yükseliyor. Sindire sindire izlenilen bölümlerin üzerine insanlar daha fazla konuşma, düşünme ve merak etme imkanı buluyor. Çarpıcı bir bölümün ardından hemen 20 saniye sonra sıradaki bölümün başlaması izleyiciyi ister istemez biraz fazla maymun iştahlı yaptı. Tamam, dizi nefes kesici olmuş ve çok heyecanlı gidiyor ama kalkıp dolaptan bir şişe soda alacak zaman bile kalmıyor. Netflix’te ‘bir tam sezonu’ yüklenmiş diziler tek gecede izlenip bitirildiğinde ertesi sabah iş yerinde filan konuşulduğunda o çarpıcı etkiyi yapamıyor. İzleyenler ister istemez izlemeyenlere spoiler veriyor. Ya da ortamdaki herkes bitirene kadar dizi üzerine hiç konuşmama kararı alınıyor. Çağımızın en hızlı büyüyen medya mecrası olarak öne çıkan ‘Digital streaming’ alanında Netflix’e rakip platformların hemen hiçbiri tek seferde tam sezon yükleme işine girmedi. Apple TV+, Disney+ ve HBO Max bölümleri tek tek yükleyerek diziler hakkında herkesin aynı miktarda bilmesini sağlayarak daha fazla konuşturmayı amaçlıyor. Bir diğer iddialı oyuncu Amazon Prime da bazı dizileri tam sezon yayınladıktan sonra şimdi hibrit sisteme geçerek içerikleri bölüm bölüm yayına veriyor.
‘Geri kalma hırsı' insana neler yaptırır
BBC’de yer alan bir analizde de insanların dizileri neden delicesine arka arkaya izlediklerinin cevabı araştırılmış. Bunun kısa cevabı tüketim çağındaki insanın ‘geri kalma korkusu’. Özellikle yapacak fazla etkinliğin olmadığı sokağa çıkma kısıtlamaları döneminde yerleşen bu alışkanlık şimdi bir bağımlılık olma yolunda ilerliyor. İnteraktif ‘Binge’ adlı şovun yaratıcısı Brian Lobel, “Bir gün ben de 10 saat aralıksız televizyon izledim” diyor ve neden arka arkaya program izlendiğini şöyle anlatıyor: “Halk arasındaki konuşmalara dahil olabilmek için de arka arkaya program izliyoruz. Yani konuşulan muhabbetlerden geri kalmamak çok önemli. Sanıyorum, bazı şeylerden anında haberdar olmakla ilgili bir anksiyete var, bu da insanları daha çok üst üste program izlemeye teşvik ediyor.”
Dijital çağın içerik bombardımanından boğulan biz tüketici için de belki bölümleri tek tek ve sindirerek izlemek yakın gelecekte daha iyi olabilir. “Kime ne zararı var ki? O diziler orada dursun. İsteyen oturup tek seferde izler, isteyen parça parça izler” demek bu noktada doğru değil. Çünkü ‘less is more’ denilen kavram muhtemelen artık eğlence sektörü için de geçerli olacak. Dizi bombardımanı altında büyüyen Z Kuşağı buna ne der bilemem. Fakat şimdiki gençler bilmez; benim çocukluğumda Dallas dizisinin sezon finalinde Jr.Ewing’in ölüp ölmediğini anlamak için üç ay beklerdik...