Elon Musk’ın bir sabah aniden Twitter’ın yüzde 9,2 hissedarı olması ilk planda hepimize sıradan bir ekonomi haberi gibi geldi. Öyle ya dünyanın en zengin insanı, yıllardır bir türlü kâr edemeyen teknoloji şirketi Twitter’ı kısa sürede ekonomik yönden arzulanan yere taşıyabilirdi. Fakat ertesinde yaşanan haber akışına bakınca bu satın almanın aslında ABD ve dünyada çok önemli bir ‘siyasi gelişme’ olduğu kanaatine vardık. Çünkü Elon Musk sadece zekasını paraya çeviren bir iş insanı değil. Siyasal konularda da önemli ahkâmlar kesen bir karakter. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde de bunu göstermişti.
Hisselerin satın alınma haberinden 48 saat sonra da Twitter CEO’su, “Elon Musk’ın yönetim kurulumuza atandığını duyurmaktan memnuniyet duyuyorum” açıklamasını yaptı. 228 milyar dolar kişisel serveti bulunan, SpaceX, Tesla ve çeşitli coin’lerle sürekli geleceği fiyatlayan birinin Twitter’ı para için almadığı aşikar. Peki bu adam 3 milyar doları basıp Twitter’ın neden en büyük hissedarı oldu?
Algoritma artık bir iş sırrı olmayacak
• Bir kere Twitter hep zarar etse de halen dünyanın en kolay ulaşılabilir ve aktif medya kuruluşu. Musk gibi tuttuğunu altın eden birisinin hissedar olması bile artık Twitter’ın değerini başka bir yere taşıyacak. Şimdiden şirket değeri yüzde 30 arttı. Musk’un elinde de artık Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey’den daha fazla hisse var. (Musk’ın ‘pasif hissedar’ hisselerine sahip olması da çok önemli değil. Çünkü onun bulunduğu yere nasıl bir rekabet getirdiğini geçmiş kariyerinden biliyoruz.)
• 80 milyondan fazla takipçisi bulunan Musk, zaten epeydir Twitter algoritması hakkında eleştiriler yapıyordu. Herkese açık bir algoritma olmasını istiyordu. Çünkü kimse Twitter’ın neden bazı sohbet konularını diğerlerinden daha fazla ön plana çıkardığını bilmiyor. Sonuçta bu Coca-Cola’nın lezzet sırrı değil. Şeffaf olması gereken bir sosyal medya şirketinin bu yönde atacağı bir adım prestijini çok artıracak.
• Elon Musk işe o kadar hızlı girişti ki, Twitter yönetiminde koltuğa oturmadan bazı işlerin temelini attı. Yani olayın şokunu yaşayan ABD’li politik elitler ve kamu otoritesi ‘Ne oluyor acaba?’ diyene kadar atı alan Üsküdar’ı geçecek gibi.
• Çünkü Elon Musk, daha satın alma açıklaması yapılmadan, 25 Mart’ta, “İfade özgürlüğü iyi işleyen bir demokrasi için olmazsa olmazdır. Siz Twitter’ın gerçekten bu prensibe bağlı olduğuna ve titiz çalıştığına inanıyor musunuz?” sorusunu sormuştu. Bu bence şimdiden yakın gelecekteki Twitter politikaları için çok umut verici bir gelişme.
Ruslar için ifade özgürlüğü istedi
• “Ne yani şimdi de kapitalizmin bayrak taşıyan adamı mı Twitter’a demokrasi getirecek?” diye sorabilirsiniz. Elon Musk bu sınavı Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiği ilk gün bence başarıyla geçmişti. Siyasi konulara duyarlı bir iş insanı olarak hemen Zelenskiy’i arayıp Ukrayna’da internetin kesilmemesi için kendisine ait tırlar dolusu Starlink uydusunu yollamıştı. Aynı günlerde alakasız Rus vatandaşlarına dünyada saçma sapan yaptırımlar uygulanırken o Starlink’deki Rus haber kaynaklarına erişimi engellemeyi de reddetti. “Kafama silah dayayan biri olmadıkça bunu yapmayacağım. İfade hürriyeti ve düşünce özgürlüğü savunucusu olduğum için üzgünüm” demişti.
• İfade özgürlüğü demişken, geçen yılki ABD seçim sürecini hatırlayın. Kongre binasının işgal edildiği gün Twitter pat diye Başkan Trump’ın hesabını askıya almıştı. Bu karar ABD’de Demokratlar dahil çok kimse tarafından tepki çekmişti.
- Elon Musk 2020’de salgının en hararetli günlerinde ‘Bu virüsün aslında öldürücü olmadığı’ yönünde bilgiler içeren bir kitabın satışını sınırlandırdığı için Amazon’u da çok sert eleştirmişti. Düşünce özgürlüğü konusunda ticari işletmelerin üstüne vazife olmayan işlere girmemesi gerektiğini açıklamıştı.
Yenilik, fikir özgürlüğü, bürokrasinin yıkılması, şeffaf medya ve de acilen değişim bekleyen tüm dünya için Twitter’daki Elon Musk dönemi bence büyük bir umut oldu.
