28 Temmuz 2025, Pazartesi
Abone Ol Giriş yap
04.07.2025 08:07
Makaleyi sesli dinle • 3:29

‘Konuşan ayıcık’ evdeki veri casusu olabilir mi?

Yapay zekâ araçları çocukların vazgeçilmez ‘oyun arkadaşı’ olmaya doğru ilerliyor. Artık dünyada piyasaya çıkan her 10 teknolojik oyuncaktan 6’sı ses tanıma ve konuşma teknolojisi içeriyor. Çocuklarla eğlenip oyun saati bitince belki de veri toplama mesaisi başlıyor
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Eskiden anne babalar, çocukları iyi bir şeylerle oyalansın diye ‘yürüyen pilli bebek’ ya da ‘ağlayan bebek’ gibi oyuncaklar alırdı. 30-40 yıl öncesinin çocukları için en gerçekçi ve ileri mekanizmalı vakit geçirme araçları bunlardı. Teknoloji çağına adım atınca da zirveye tabletler yerleşti. Bugün ise yapay zekâ araçlarının hayatımıza girmesiyle oyuncaklar yepyeni bir aşamaya geçti. Son olarak Barbie bebeklerinin üreticisi ABD’li Mattel oyuncak şirketi, OpenAI ile ortaklık açıklaması yaptı. Bu işbirliği dijital çağda doğan yeni nesil çocuklara, yaş gruplarına göre yapay zekâ ile etkileşime girebileceği yeni bir yeni oyun deneyimi vaat ediyor. Oynarken çocuklara tane tane konuşarak rehberlik eden, önerilerde bulunan ve hatta belki de tatlı bir şekilde onları ikna etmeye çalışan yepyeni bir oyun sisteminin kapısı aralanıyor.

Akıllı, uslu, sabırlı bir oyun arkadaşı

İlk planda çok olumlu karşılanan girişim Mattel hisselerinin yükselmesini de sağladı. Bu yenilikçi oyuncaklar, çocukların yaratıcılığını ve problem çözme yeteneklerini geliştirebileceği için eğitimcilerden de destek gördü. Ayrıca yapay zekâ, her çocuğa özel öğrenme deneyimi sunarak, onların ilgi alanlarına ve gelişim seviyelerine uygun oyunlar yaratabiliyor. Örneğin, bir Barbie, çocuğun sorduğu sorulara onun yaş düzeyine uygun kelime hazinesiyle akıllıca cevaplar vererek merak duygusunu körükleyebilir. Pedagoglar, çocukların pozitif iletişimini artıracağı ve ‘ekran esiri’ olmalarının önüne geçeceği için bu girişime genelde pozitif bakıyor.

Buna karşın dijital çağın belalarından ‘veri güvenliği’ kaygıları bu işte de karşımıza çıkıyor. Bu oyuncakların, çocuklardan hangi verileri topladığı ve nasıl işlediği önemli bir soru işareti. Ayrıca bu vahşi kapitalizm çağında bu tür oyuncakların çocuğu tüketime yönlendirme potansiyeli ve yeni bağımlılıklar yaratma riski var. Biliyoruz ki dev şirketler, sürekliliği olan gelir modelleri yaratmak için insanları markalara bağımlı hale getirmeyi seviyor. Bebeklikten ‘aylık ödeme’ sistemine dahil edilen biri dünya devleri için ömür boyu gelir kaynağı olabilir.

Çocuklar oynarken algoritmalar mesaide

Allied Market Research’ün rakamlarına göre 2023’ten beri toplam 1.2 milyar dolarlık yapay zekâ entegre edilmiş oyuncak satıldı. Fakat bu pazarın 2030’a kadar yüzde 26.5 yıllık bileşik büyüme oranı ile 7.1 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Bu nedenle dünyada modası geçmiş oyuncaklar üreten şirketler bile bir şekilde ürünlerine ‘yapay zeka entegrasyonu’ yapma peşinde. ABD’de Pew Research araştırmasına göre ebeveynlerin yüzde 61’i, çocuğunun oyuncakla ‘konuşarak öğrenmesini’ olumlu buluyor ve bunun zekasını geliştirici olduğunu düşünüyor. Mahremiyet ve veri güvenliği konusunda endişesi olanların oranı ise yüzde 49... Yani aslında biliyoruz ki oyuncak kutumuzdan çıkan ‘bu bilmiş yapay zekâ’ evde sadece oyuncak olarak durmayacak. Çocuklarla en iyi arkadaşı olarak oynarken belki de arka planda bizi izleyip dinleyecek. Geçtiğimiz ay Fransa ve Almanya ortak bir kararla ‘My Friend Cayla’ adlı yapay zekâlı oyuncağı, evdeki ses kayıtlarını izinsiz topladığı gerekçesiyle yasakladı. İşte bu kaygılar yaşanırken bu oyun arkadaşları için yakın geleceğin vazgeçilmez unsurları olacak demek kolay değil.

* Bu haber/yazı ve resimlerin eser sahipliğinden doğan tüm hakları Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’ne ait olup işbu yazı/haber ve resimlerin, kaynak gösterilmeksizin kısmen/tamamen izin alınmaksızın yeniden yayımlanması yasaktır. Haftalık Yayıncılık Anonim Şirketi’nin, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 24. maddesinden doğan her türlü hakkı saklıdır.