Nişantaşı’ndaki Akademi Kitabevi’nde kimleri ve hangi hatıralarınızı bıraktınız? Orayı hatırlayanların şimdi bu soruya verebilecekleri ne çok cevap vardır kim bilir. Pek büyük değildi oysa. Hafızamdan hiç silinmemiş ve başka sohbetlerimde sık sık andığım Hachette, Sander gibi kitabevlerinin yanında minicik bile sayılabilirdi hatta. Ama neden bilmem, etkisi bir dönem okurlarının üzerinde çok büyük oldu. Sadece okurların üzerinde mi? O günlerde kitaplarını hayranlıkla ve büyük hayaller kurarak okuduğum yazar ve şairler de orayı çok sevdi. O günler dediğim 1970’li yıllar… Öykülerimin yoluna yeni çıktığım, tereddütlerle yüklü heyecanlı bir arayışla hayatıma renk katmaya çalıştığım zamanlar... O yakıcı soruyla... Benim de günün birinde kitaplarım olacak mıydı? Kurucusu Hadi Olca o, tabiri caizse, sığınak gibi yerde büyük bir başarının altına imzasını atmıştı. Huysuz bir adamdı. Biraz çekinirdim. Lafımı sakınmadan söyleyeyim, pek sevmezdim de. Bu belki benim talihsizliğimdi. Birkaç aksi gününe denk gelmiştim herhalde. Ama oraya gitmekten yine de kendimi alıkoyamazdım. Çünkü her an o sevdiğim yazarlardan biriyle karşılaşmam mümkündü. Başka kitabevlerinde rastlayamayacağım bir özellikti bu. Aziz Nesin’i, Cemal Süreya’yı, Tomris Uyar’ı, Turgut Uyar’ı, Edip Cansever’i, Attila İlhan’ı birkaç kez görebilmiştim oralarda.
09.07.2021 04:30
Akademi’den Sahaflar Çarşısı’na
Unutamadığım kitabevlerinin tozlarıyla da büyümek ne kadar anlamlıymış…
Virginia’nın bakışı
19 Ocak 2024
Mişima’nın dalgaları
12 Ocak 2024
Müfide Kadri’nin fırça darbeleri
05 Ocak 2024
Gölgede kalmış bir roman
29 Aralık 2023
O sularda kalanlar
Tüm Yazıları
22 Aralık 2023