Bazı yazılar sizde hiç beklemediğiniz zamanlarda çok eski anıları ve görüntüleri uyandırır. Edebiyatın ortak bir miras gibi taşındığına da bu yüzden inanırım. Bana bu sözleri Elif Tanrıyar’ın on beş gün kadar önce bu gazetede yer almış o muhteşem Turgut Uyar yazısı söyletiyor şimdi. Edebiyatımızın en sevdiğim şairlerinden biriyle tanıştığım o akşam, birçok manasıyla ne kadar da uzakta artık. Size anlatabileceklerimi anlatmalıyım. O mirasın bıraktıklarına sahip çıkabilmek için... Aslına bakarsanız bu anımı başka bir yazımda dile getirdim ben. Yine hatırlamak istemediklerimin uzağında kaldığıma inandığım günlerde... Nerede, ne zaman yayımlandığını bile hatırlayamıyorum artık. Peki neden şimdi bir daha anlatmak istiyorum? Bu bir tekrar mı? Belki. Ama benim için anlamlı bir tekrar. Yaşadığımın daha çok edebiyatsever tarafından bilinmesini hayal ediyor olabilirim mesela. Bencilce bir tercih mi? Haydi gelin, onu da kabul edelim. Ama daha fazlası var, bu kesin. Bu anıda bir şairin hayata bakışının izleri gizli. Şöhreti tanımış pek az şairin sahip olabileceği bir saflık ve samimiyet de... Daha çok bilinmesi için yeterli bir sebep değil mi? Bir sebebi daha var bu geriye dönüşün. O da anlatmak istediğime tanık olmuş herkesin artık buradan başka bir aleme göçmüş bulunması. Anının hatırlattıkları güncellenmeye ihtiyaç duydu diyelim o zaman.
10.09.2021 04:30
Turgut Uyar’ı öpmek
Bir sebebi daha var bu geriye dönüşün. O da anlatmak istediğime tanık olmuş herkesin artık buradan başka bir aleme göçmüş bulunması
Virginia’nın bakışı
19 Ocak 2024
Mişima’nın dalgaları
12 Ocak 2024
Müfide Kadri’nin fırça darbeleri
05 Ocak 2024
Gölgede kalmış bir roman
29 Aralık 2023
O sularda kalanlar
Tüm Yazıları
22 Aralık 2023