Değerli dostlar, bayramı İstanbul’da geçirmeye karar vermiştim. Duyduğum ve sosyal medyadan da gördüğüm kadarıyla tatil bölgeleri çok kalabalıkmış. Hatta çoğu mekanda yer bulmak imkansızmış ki çoğu arkadaşıma buradan Bodrum ve Çeşme mekanları için yer ayarlamaya çalıştım. Açıkçası uzun süredir iş yapmakta zorlanan bu mekanlar için çok sevindirici. Fiyatlarla ilgili serzenişler olmasına rağmen, işletmelere kızmak biraz haksızlık. Gerek malzeme fiyatlarındaki hızlı yükseliş, gerekse de sezonun kısalığı ve pandemi etkisi, ortaya bu durumu çıkarıyor. Tabii bazı saçma fiyat uygulamaları hariç. Ve yine yaşadığım muhteşem Neolokal akşamına geçmeden, vaka sayılarındaki artış ürkütücü olarak gözükürken, artık sektörün bir daha kapanma ve kısıtlamaya tahammülü ve gücü olmadığına da vurgu yapmak lazım. Gelelim Neolokal’de geçirdiğim harika yemek deneyimine. Neolokal gerçek ve şehirde nadir bulunan bir şef lokantası. Mutfağa, iyi yemeğe meraklı, geleneksel Türk mutfağı ve bu coğrafyanın özel tatlarının kıymetini bilen insanların deneyimlemesi gereken bir yer. Sevgili Maksut Aşkar burada geleneksel mutfağımızdan gelen yemekleri, genç ve başarılı ekibi ile birlikte harika yorumluyor. Mekan, Karaköy Salt binasının terasında. Nefis bir eski İstanbul manzarası eşliğinde, ayaklarınızı yerden kesecek bir menü eşliğinde şehrin tadını çıkarabilmek için ideal.
Neolokal, Maksut Aşkar’ın yarattığı, mutfak geleneklerimizi yeniden yorumladığı ve mutfağımızın dünya çapında olabileceğini kanıtladığı muhteşem bir lokanta. Motto’ları, ‘geleneklerini bilmeyen ve sahip çıkmayanların geleceklerinin de olamayacağı’ şeklinde. Bunun da yaşadığımız topraklara ve onun ürünlerine sahip çıkmaktan geçtiğine inanıyorlar. Mekan yurt dışında gördüğümüz şef lokantaları gibi tadım menülerinden oluşuyor. Yerel, mevsimsel ve kaliteli malzeme ön planda. Tadım menüsünü deneyimlerken, eşlikçi şaraplar tamamen Türkiye üzümleriyle üretilenlerden oluşturulmuş. Müzikler bile özenle seçilmiş Türkçe şarkılarla bezenmiş. Yediklerimi nasıl övebilirim bilmiyorum ama sırayla bahsetmek istiyorum. Önden gelen Amuse-Bouche (yemek öncesi damak hoşluğu) ve kendi yaptıkları ekşi mayalı ekmekleri, maydanozlu tereyağı ve ayı mantarı tozu, ne kadar özenilmiş bir mutfak olduğunu belli ediyor. Soğuk başlangıçlardan imambayıldı, muhteşem yorumlanmış. Servis ederken altına koydukları ekmek, imam bayıldının pişme suyu ile hazırlanmış. Yemeği tamamlayan müthiş bir detay. Ağır ateşte pişmiş Çerkez kazı, ceviz yağı ve kayısı sos ile servis ediliyor. Ama beni benden alan kadınbudu köfte yorumu oldu. Tek kelime ile muhteşem. Altındaki tavuk kreması ve demi-glace olağanüstü. Ayrıca pazı ve trüf mantarlı börek de cabası. Acısız biber sos bile tek başına yenebilir.
Ana yemek olarak, ördek suyuna dana tirit; lavaş, 6 çeşit yoğurt sos ve tarhana ile servis ediliyor. O kadar iyi düşünülmüş bir tabak ki, ancak alkışlanır. Benim en sevdiğim tatlılardan biri olan şekerpare ise çok iyi hazırlanmış. Kendi yaptıkları çilek sorbeyi yerken de çileğin her türlü lezzetini alabiliyorsunuz. Sonuç olarak Neolokal, çok özel ve çok önemli bir lokanta. Türk mutfağı ve gastronomisi anlamında inanılmaz iyi hissettirdi. Ve uzun zaman sonra Batılı ve yemekten anlayan turist görmek de çok sevindiriciydi. Tüm dünyadaki şef lokantası örnekleri gibi çok ucuz bir mekan değil. Ancak özellikle bu yaz Çeşme ve Bodrum’da gördüğümüz fiyatlar düşünüldüğünde, yediğiniz yemeğin kalitesi ve deneyimlediğiniz havaya göre insanı asla pişman ettirmeyecek bir mekan. Sevgili Maksut ve başarılı genç ekibine gerçekten alkış.
