Geçen hafta ‘uçan kiralar’ın peşinde koşup, bütün gün ter attıktan sonra, fotoğrafçı arkadaşımla birlikte ayaküstü bir şeyler yiyip, günü ucuza kapatmak istedik. Bağdat Caddesi’nde Marmaris Büfe’ye oturduk. Benim favorim her zaman dilli-kaşarlıdır, yanına da bir sıkma portakal suyu... Arkadaşım biraz iştahlıdır, favorisi de ‘goralı’dır, yani sosisli-Rus salatalı, bir de ıslak hamburger ve ayran söyledi. Sandviçler mi küçülmüş, biz mi çok acıkmışız bilemiyorum, ama kesmedi. Ben bir dilli-kaşarlı daha söyledim, arkadaşım da bana imrendi, bir tane de o söyledi. Eh işte doyduk sayılır. Ve sıra hesap ödemeye geldi. Kasaya gittim, o da ne? 230 TL! Ne yediysem boğazıma dizildi o an. Daha Ramazan’da yine bir iş sonunda bir kebapçıda iftar açmıştık, 327 TL hesap ödemiştik. Çorbası, kebabı, salatası, künefesi dahil. Hem de marka yerdi, Hacı Bozan Oğulları’nda...
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim