1 Eylül
Bu peksimet hastalıklı bir şey! Daha doğrusu benim ona takıntım hastalıklı. Çekimlerden eve bir odun fırını dolusu peksimetle döndüm, yani 12 kilo kadarcık. Durmadan peksimet alıyor, zeytinyağına banıp yiyiyorum. Gece uykum kaçtığında da bir tur peksimet-zeytinyağı yapıyorum, sonra huzur içinde uyuyorum.
Bu arada peksimet yemeklere bile dönüşür hale geldi. En son bugün balıklı bir peksimet paparası yaptım. Hafta sonu Özge ile Yağız bizdeler, balık aldık. B, fileto çıkardı, kaldırdı dolaba. Bir de kafaları, yakaları, tüm iskeletiyle güzelim bir balık suyu çıkardı. Gayet sade, soğanı sarımsağı olmayan cinsten. Ben süzdüm suyu, içine taze tarhun attım, aromalansın diye. Kemiklerdeki etleri de kenara didikledim, eh n’apayım, hemen aklıma peksimetli bir papara düştü.