20 Mayıs 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
10.05.2024 04:30

Kızıl Aura’nın yazarı Soner Gedik: Karakterler ütopya ve distopya açmazına giriyor

Soner Gedik, Kızıl Aura’da nefes kesici bir macera eşliğinde; kötülük, iyilik, ütopya kavramlarını tartışıyor. Yazar okuru her ütopyanın distopyaya dönüştüğü o kadersel ana götürüyor

Soner Gedik’in Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu’ndan birçok özel şirketin CEO’luğuna uzanan yaşam ve başarı hikayesindeki şimdiki durağı, Doğan Kitap’tan çıkan Kızıl Aura adlı romanı. Daha çocukken “Bir sanat eserinin aurasını ne oluşturabilir?” sorusuna tutkun olan; yetişkinliğinde sanattan kopmamış ve bilgisayar programcısı olmuş Osiris’le antikapitalist, idealist ama dünyaya karşı çok öfkeli Lili’nin aşk ve nefret merkezindeki ilişkisini anlatıyor Kızıl Aura. İkisinin de ütopyası iyilerin yöneteceği bir dünya. Bu uğurda yapamayacakları şey de yok. Osiris’in geliştirdiği bir bilgisayar programı ve oyunu sayesinde iyi ve kötü insanları ayırabiliyor ve tabiri caizse onları dünyadan süpürebiliyorlar. Kızıl Aura’ya sahip olanlar şanslı; onlar kötülerle savaşan, cesur, sanatsever insanlar. Siyah Aura’ya sahip olanlar saldırgan, geçmişleri travmalarla dolu, zevk için kötülük yapan, cinayete ve tecavüze yatkın kişiler. Gri Aura’ya sahip olanlar en tehlikeli kişilik, ne zaman ne yapacağı belli olmayan kişiler. Beyaz Aura’ya sahip olanlar ise iyi, yardımsever, olumlu kişiler. Onların varlığının devam etmesi için Siyah Aura’ya sahip olan insanlar dünyadan temizlenmeli. Osiris’le Lili’nin amacı daha iyi bir dünya; barınma probleminin olmadığı, kapitalizmin kâr hırsıyla dünyanın tüm doğal kaynaklarını tüketmediği, eğitim-sağlık gibi hizmetlere herkesin eşit bir şekilde ulaşabildiği, ayrımcılığın olmadığı, işsizlik-yoksulluk-siyasi kirliliğin olmadığı bir dünya… Ve sanki oluyor da ama ters giden bir şeyler var, okuruna ipucu vermemek için burada bitirelim ama ekleyelim; gerçekten sürükleyici ve sürprizli bir roman Kızıl Aura. Hikayesini ise yazarı Soner Gedik’le konuştuk.