Camdan dışarı bakıyorum, ince ince ama bıkmadan usanmadan yağıyor kar. Ağaçlar gelinliklerini giydi. Yoğun sis, bir tül gibi sarıp sarmaladı her yeri. Bu şehirde kim bilir kaç nesil, kaç hanedan, kaç kişi yağan karı seyretti bizim gibi. Aynı kar Bizans hipodromunda yarışan Mavilerle Yeşillerin üstüne de yağdı, cambazhaneden çıkan imparatoriçe Teodora’nın üstüne de, Nika isyancılarının da. Bizans’la anlaşma yapmış olan Şehzade Orhan, kuşatma sırasında surların içinden seyretti kar yağışını. Kanuni Süleyman, evlatlarını ve torunlarını katletmiş olmanın yürek yangınını Topkapı’nın bahçesine yağan karla soğutmaya çalıştı. Üçüncü Selim, bir süre sonra kendisini vahşice öldüreceklerini bilmeden, kürklü kaftanıyla Batılılaşma reformlarını planlayarak dolaşırken omuzlarında birikti bu kar. Genç Harbiye öğrencisi Selanikli Mustafa Kemal, yoğun kar yağışına, yine uyuyamadığı huzursuz bir gecenin sabahında yakalandı. Böbrek sancılarını azdırdı bu hava. Enver Paşa İstanbul’a yağan karı izlerken, Sarıkamış’a sevk ettiği binlerce çocuğun donarak can verdiğini düşündü mü acaba? Vicdanı sızladı mı? Yurt dışına sürülen Hanedan üyeleri İstanbul’u kar altında mı düşlediler? Sonlarının, çoluk çocuk kurşuna dizilen Rusya imparatorluk ailesi Romanov Hanedanı gibi olmadığını düşünüp bir parça teselli buldular mı? Şairler o güzelim kar şiirlerini yazarken gerçekten kar yağıyor muydu, yoksa imgeler mi uçuşuyordu kafalarında? Yıl 2022. Yine kar yağıyor, biz yok olup gittikten sonra da yağmaya devam edecek. Her yerden ‘’hava muhalefetinden dolayı iptal’’ açıklamaları geliyor. Zaten bu ülkede en sıkı muhalefet yapan kurum havadır hep.
28.01.2022 04:40
Kar musikisi
Müzik konusunda yanlış anlamalar
22 Kasım 2024
Etik ve ahlak arasındaki fark
15 Kasım 2024
Batı neden laikleri değil dincileri seçti?
01 Kasım 2024
Kültür tarlasına zehirli tohum
18 Ekim 2024
İnsan üzerine notlar...
Tüm Yazıları
27 Eylül 2024