Nietzsche ‘’Müziksiz bir hayat hatadır’’ demişti. Öyledir ama kitapsız bir hayat daha da büyük bir hatadır. Nitelikli kitaplar yaşamımıza anlam katar, derinleştirir, bizi çağların en parlak beyinleriyle arkadaş kılar. Okuyan kişi dünyanın aklına dayar sırtını. Eskiden gazeteler ve dergiler ünlü kişilere şöyle bir soru sorarlardı: “Issız bir adaya düşseniz yanınızda götürmek isteyeceğiniz üç kitap ne olurdu?” Şimdi evrende ıssız ada kalmadığı ve kalsa bile oraya düşecek kişinin Iphone, Ipad gibi araçlarından kitaplara sıra gelmeyeceği için böyle sorular sorulmuyor. Buna karşılık “okunacak kitap listesi” isteyen okur sayısında bir artış var. Bu bir çelişki gibi görünebilir ama değil. Gençler bu soruyu yazarlara yöneltiyorlar; bize de ısrarla böyle sorular geliyor. Bu haftaki yazıyı bu konuya ayırmak istiyorum ama bir kez daha belirteyim ki bu öznel bir listedir, sadece benim zevkimi yansıtır. Çünkü sanatta, spor gibi ölçülebilecek başarılar yoktur. Hiçbir romanı, filmi, besteyi; 100 metre koşularının sonuçları gibi değerlendiremezsiniz. Bütün sanat ödülleri özneldir, her jüri başka karar verir. Belki zaman ölçeği kullanılabilir. Zamanında çok şişirilen ama sonra unutulup gidilen yazarlar olduğu gibi, kuşaktan kuşağa aktarılanlar da var ve bu yazarlar dünyamızın belleğini, kültür mirasını oluşturuyor. Bu yazıyı yazarken Amerika’daki en büyük kitapçı zinciri olan Barnes And Noble’ın, bana yönelttiği sorulardan ve verdiğim cevaplardan yararlanacağım. *** Barnes and Noble: Hayatınızı ve bir yazar olarak kariyerinizi etkileyen en önemli kitap hangisidir? Livaneli: Ernest Hemingway’in bütün eserleri, özellikle de İhtiyar Adam ve Deniz (İhtiyar Balıkçı) hayatımı ve kariyerimi büyük ölçüde etkiledi. Çünkü Hemingway’i çocuk yaşlarımda okudum ve hemen benim idolüm haline geldi. Onu sadece bir yazar olarak değil, dünya gençliğinde uyandırdığı macera duygusu nedeniyle de çok sevdim. İhtiyar Adam ve Deniz’i birçok kez okuduktan sonra bazı bölümlerini ezberlemiştim. Yazar olmaya ve onun gibi maceralarla dolu bir hayat sürmeye karar verdim. Ankara’daki baba evimde, odamın duvarları sinema ve müzik starlarının değil, Hemingway’in resimleriyle doluydu. Onun hakkında yazılan bütün biyografileri okudum. Her cumartesi, Ankara’daki Amerikan Kütüphanesi’ne gider, gazetelerde onunla ilgili yeni bir haber olup olmadığını araştırırdım. Bendeki Hemingway etkisi o kadar büyüdü ki 16 yaşına bastığım yaz, aileme haber vermeden bir balıkçı köyüne gittim. Balıkçı teknelerinde çalışmaya başladım. Geceleri teknede, başımın altına kitabı koyarak yatıyordum. İki ay sonra ailemin yanına döndüm ama artık kesinlikle bir yazar olacağımı biliyordum. *** BN: Sizin için en önemli on kitap hangileridir ve onları özel kılan nedir? ZL: WILLIAM FAULKNER, AĞUSTOS IŞIĞI Faulkner’in Ağustos Işığı’nı gençliğimde okudum ve bu kitabın hayatımı değiştirebileceğini hissettim. Roman, yerel bir cinayeti evrensel bir trajedi boyutuna yükseltiyor ve okurda, bu olayın her yerde, her zaman olabileceği yönünde bir kimlik duygusu uyandırıyor. Eski Ahit’i hatırlatan arkaik bir hava yaratmasına rağmen, son derece modern bir roman kalitesine sahip. Faulkner, gün ışığında geçen sahnelerde bile gölgeli bir atmosfer yaratmayı biliyor ve böylece bilincimizin karanlık ve gölgeli yapısını temsil ediyor. Şunu da söylemem gerekir ki bir yazar olarak, Faulkner’in etkisinden kurtulmak için epey uğraştım. 19. yüzyılın roman geleneğindeki bazı karakteristik ögelerin, 20’nci yüzyıl Amerikan romanına taşınmış olduğu görüşündeyim. Dostoyevski, Tolstoy, Turgenyev ve Faulkner, Caldwell, Steinback arasında benzerlikler buluyorum. *** DOSTOYEVSKİ, SUÇ VE CEZA Bu romanda en çok hoşlandığım şeylerden biri, Dostoyevski’nin St. Petersburg’u (anlatmadan) anlatışı. Şehir, karakterlerin iç dünyasında canlanıyor... Raskolnikov’un işlediği cinayetten dolayı duyduğu vicdan azabı ve itirafları da beni derinden etkiledi. Bugün suç işleyenlerin çoğu, bu suç gizli kaldığı sürece rahatça hayatın keyfini çıkarmaya devam ediyor. Bu açıdan Dostoyevski’nin, insan kalbini idealize ettiği söylenebilir. Yine de bu durum, insan psikolojisinin derinliklerini analiz etmeyi önemseyen bu büyük yazarın, romanın sonunda bir umut ışığı göstermesi ile açıklanabilir. BİNBİR GECE MASALLARI Doğu edebiyatının bu şaheseri, birçok hikâyeyi iç içe geçiren labirent şeklindeki yapısıyla, dünya yazarlarını derinden etkiledi. Jorge Louis Borges ve daha birçokları gibi. Bir kadın tarafından anlatılan bu hikâyelerin hepsi, ölümle hayat arasında sallanan kadınların sadakatsizliği üzerinedir. Bu kitap her yazar için sonsuz bir ilham kaynağı. *** MEVLANA, MESNEVİ Doğu edebiyatının bir başka şaheseri. 13’üncü yüzyılın büyük Sufi şair ve düşünürü Mevlana Celaleddin Rumi tarafından yazılmış. Birbirinin içine geçen meseleleri ve hikâyeleri birleştiren Mesnevi, derinliğinin yanında, modern fikirlerle dolu oluşuyla da okuru şaşırtıyor. Daha 13’üncü yüzyılda Mevlana, her türlü dini, etnik ve cinsel ayrımcılığa karşı çıkıyordu. Kitaplarımda sık sık Mesnevi’den alıntılar yapmayı severim. *** Leo Tolstoy, Anna Karenina Tolstoy’un kendini bir kadınla özdeş kılması ve kadın duygularının derinliklerine inmesi bende hep hayranlık uyandırmıştır. 19’uncu yüzyıl Rusyasında, aksakallı bu yaşlı kontun, bir kadının, sonu intiharla biten umutsuz aşkının hikâyesini anlatması ilginçtir. Bu durum, büyük bir yazarın, kendisini dünyadaki başka kişiler ve hikâyelerle bütünleştirebilme yeteneğinden başka neyle açıklanabilir. Gustave Flaubert, Madame Bovary Bu kitabı da, Anna Karenina ile aynı nedenlerden dolayı seviyorum. Flaubert’in ayrıntılara gösterdiği titiz sadakatine ve anlattığı kişi, olay ve yerleri gözümüzde canlandırma ustalığına hayranım. Garcia Marquez, Önceden Bildirilmiş Bir Cinayetin Anlatısı (Kırmızı Pazartesi) Bu küçük ama yoğun roman, bir kasabada gelenek uğruna işlenecek olan bir cinayeti bildikleri halde sessiz kalan insanları anlatıyor. Sanıklar bu durumu belli etmelerine rağmen, kasaba bunu bilmeyi reddediyor. Bu kitabı, ülkemde beni de çok uğraştıran, gelenekle modernite çelişkisini anlattığı için çok beğenirim. Yaşar Kemal, İnce Memed Türk edebiyatının bu büyük klasiği, gençliğimizde bize adaletsizliğe ve zulme karşı başkaldırmanın gerekli olduğunu öğretmiştir. Cervantes, Don Kişot Tekrar tekrar okuduğum bu başyapıtta, Don Kişot’un değişen bir dünyada, kaybolmuş değerler için verdiği umutsuz mücadeleyi çok hüzünlü bulurum. Mutluluk romanımdaki bir bölüme “Gece Don Kişot, Gündüz Sanço Panza” adını koymuş olmam rastlantı değil. Hepimiz bir parça böyleyiz. Geceleri idealizmle ve yüce duygularla dolup taşarız ama sabah, hayatın gerçekleri bizi birer Sanço Panza haline getirir.
09.07.2021 04:30
Ne okumalı
Müzik konusunda yanlış anlamalar
22 Kasım 2024
Etik ve ahlak arasındaki fark
15 Kasım 2024
Batı neden laikleri değil dincileri seçti?
01 Kasım 2024
Kültür tarlasına zehirli tohum
18 Ekim 2024
İnsan üzerine notlar...
Tüm Yazıları
27 Eylül 2024