23 Kasım 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 16.08.2024 04:34 | Son Güncelleme: 22.08.2024 11:39

Sunday Times muhabiri yazdı: Oğullarımı ve arkadaşlarını ‘akıllı telefonsuz bıraktığımda’ ne oldu?

İngiltere’de Sunday Times muhabiri Decca Aitkenhead, 13-15 yaş arası çocukların akıllı telefonlarına dört hafta el koyup onları bir kamp gezisine de göndererek ilginç bir sosyal deneye imza attı. İşte TikTok nesli çocuklar için telefonsuz geçen bir ayın sonuçları…
Sunday Times muhabiri yazdı: Oğullarımı ve arkadaşlarını ‘akıllı telefonsuz bıraktığımda’ ne oldu?

Cep telefonsuz bir ay teklif ettiğimde 13-14 yaşındaki oğullarım panikten hasta görünüyordu: “Şaka yapıyor olmalısın. Ne benim ne arkadaşlarımın bunu yapmamıza imkân yok.”

Mart ayıydı ve New York Üniversitesi’nden sosyal psikolog Jonathan Haidt ile yeni kitabı The Anxious Generation (Endişeli Nesil) hakkında röportaj yapmıştım. Kitaptaki veriler gençlerde depresyon, anksiyete ve kendine zarar verme oranlarının arttığını gösteriyordu ve Haidt sosyal medyayı ve akıllı telefonları sorumlu tutuyordu. Çoğu ebeveyn gibi ben de bu konuda ne yapacağımı bilmiyordum. Haidt, kolektif bir sorunu ancak kolektif çözümlerin çözebileceğini savunuyordu.

Sunday Times’ın yaptığı ankette okullarda cep telefonunun yasaklanması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 97 çıktı

 

İki oğlumun dehşeti karşısında bir deney tasarladım. Bir ay boyunca, 14 yaşındaki Jake ve 13 yaşındaki Jody, akıllı telefonlarını günde sadece bir saat serbest bırakalabilen bir kSafe zaman kilidi kabına kilitleyeceklerdi. Diğer 23 saat boyunca, arama, mesaj ve grup sohbetlerine izin verecek şekilde tasarlanmış, alarm, hesap makinesi, temel müzik çalar, yol tarifi, takvim, not/sesli not özelliği olan ve başka hiçbir özelliği bulunmayan bir Light Phone kullanacaklardı. Kindle gibi siyah ve beyaz, kamerası yok, uygulama yok, Google yok, hiçbir şey yok. İşleri daha da kötüleştirmek için oğullarımın sekiz arkadaşını bu deneye katılmaları için ikna ettim. Henüz bilmedikleri şey ise, bu deneyin taşrada çılgın bir hafta sonunu da kapsayacak olmasıydı.

‘Endişeli Nesil’ kitabı ilham oldu

Deney haziran başında hazır olduğunda, ‘Endişeli Nesil’ kitabı uluslararası bir bestseller haline gelmişti. Kitap, okullarda akıllı telefonların yasaklanması, akıllı telefon sahibi olma yaşının 14, sosyal medyaya erişim yaşının ise 16 olması gerektiğini savunuyor ve pek çok insan da buna kulak veriyordu. Eton’daki (İngiltere’nin en prestijli okullarından) erkek öğrencilere eylül ayından itibaren sadece dumbphone’lara - internete bağlanamayan basit cep telefonları - izin verilecek. Diğer birçok özel okul da aynı şeyi yaptı ve bazı devlet okulları telefonların tüm gün kilitli tutulduğu çantaları uygulamaya koydu.

Haidt’in önerilerinin yasalaşması için parlamentoda lobi faaliyetleri yürüten ve çocuklarına 14 yaşına kadar akıllı telefon vermemeyi taahhüt eden ebeveynlerin yerel ağlarını kolaylaştıran Smartphone Free Childhood (Akıllı telefonsuz çocukluk) adlı yeni bir taban hareketi ortaya çıktı. Haidt, “Telefon temelli çocukluğa karşı küresel ebeveyn isyanı Birleşik Krallık’ta yeni başladı” diyerek heyecanını dile getirdi.
Oğullarımın arkadaşları daha az hevesliydi. Deneyime dahil etme süreci bitmek bilmeyen bir ikna çabası ve nihayetinde finansal teşvik gerektirdi. Katılımcılar, deney sona erdikten sonra Light Phone ve kSafe kaplarını eBay’de satmayı seçebiliyor ve yaklaşık 250 £’u ceplerine indirebiliyorlardı. Farklı derecelerde korkuyla, 13 yaşında iki ve 14 yaşında dört erkek çocuk sonunda kabul etti. Kızları işe almanın şaşırtıcı derecede zor olduğu ortaya çıktı. Sonunda iki kız çocuğu bu deney için ikna edildi.

Deneyin son günü kamp ateşinin közleri yoğun çiseleyen yağmurda hâlâ parlıyordu, yani belli ki çok fazla uyunmamıştı. Çocukların büyük aile çadırından heyecanlı konuşmalar yükseliyordu.

Birbirleriyle şöyle konuşuyorlardı: “Aman Tanrım, çok eğlenceli!” “Çok eğlenceli.” “Ateş harikaydı.

Odunlardan bir ton kütük elde ettik, Isaac ve Rose gitar çalmayı başaramadı.” “Başarısız olmadık!” Rose kızgın. “Radiohead çaldım!” Gezinin en güzel kısmı neydi? “Hepsi.”

Hepsinin birbiri ardına söyleyerek beni şaşırttığı şey şu: “Beni de bu işe dahil ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Beklediğimden çok daha iyiydi. Bunu yaptığım için gerçekten çok mutluyum.”

İlk başta herkes zorlandı. “Ama sonra” diyor Lincoln, “Bazı şeyleri fark etmeye başlıyorsunuz, çünkü bunun bir parçası değilsiniz. Akıllı telefonunuzda olup bitenlerin önemli olmadığını görmeye başlıyorsunuz. Ölüm döşeğindeyken asla ‘Keşke telefonumda daha fazla vakit geçirseydim’ demeyeceksiniz.”

Peki ya bu sosyal deneyin sonuçları?

Elliot, Snapchat serilerinin tamamen anlamsız olduğunu fark etti. “Hiçbir işe yaramıyorlar, değil mi?” Lincoln, okulundaki çocukların anlamlı bir sohbetin nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikirleri olmadığını fark etti. “Dikkat süreleri çok kısa.” Rowan, WhatsApp gruplarındaki sohbetlerin yüzde 99’unun anlamsız olduğunu fark etti ve çoğunu sessize aldı. Röportaj yapmak üzere evime gelirken trende Elliot “diğer tüm yolcuların sadece telefonlarına baktıklarını” fark etmiş: “Telefonuna bakmayan tek kişi bendim. Ben de ‘Siz sıradansınız’ dedim.”

Lincoln, telefonsuzluğun “kendinizi gerçekten iyi hissetmenizi sağlayan şeyler” için zaman yarattığını söylüyor. Babasıyla antrenman yaptı, rugby kulübüne gitti, akrabalarını gördü. Elliot babasıyla köpeğini gezdirdi; Rose komşularıyla futbol oynadı; Rowan basketbol hakkında 700 sayfalık bir kitap okudu. Lincoln ekran başında geçirdiği süre üç saatken; şimdi sadece 40-60 dakika kullandığını söylüyor.

‘Çocuk olduğumu yeniden hissettim’

Bazıları daha az yorgun hissettiklerini söylüyor ama Rowan bunu sadece daha fazla uykuya bağlamıyor. “Muhtemelen beynim bir sürü şeyle uğraşmadığı içindir.” Isaac kendini daha odaklanmış ve verimli - “aerodinamik” - ama aynı zamanda daha genç hissetmiş. “Kendimi yeniden küçük bir çocukmuşum gibi hissettim. İyi anlamda. Sadece sakinleştiriciydi. Her şeyi düzleştirdi.”

Tüm bunlara rağmen, her bir genç bu deneyi tek başına yapmaktan “nefret ederdi”. Rowan’a “bir ceza gibi gelirdi”; Elliot’a ise “tuhaf ve izole edici”. Bu Edie ve Rose’un sonlara doğru neden en az hevesli göründüklerini açıklamaya yardımcı olabilir. Yakın arkadaşlarından hiçbirinin katılmaması, Haidt’in bireysel aile kuralları yerine yalnızca kolektif eylemin işe yarayacağı konusunda haklı olabileceğini gösteriyor.