Fransa'nın Strazburg şehrindeki AP Genel Kurulu'nda, "Orta Doğu'da tırmanmaya devam eden gerilim, Gazze ve Batı Şeria'daki insani kriz, UNRWA'nın bölgedeki rolü, tüm esirlerin serbest bırakılması ihtiyacı ve UCM'nin İsrailli yetkililere yönelik tutuklama emirleri" başlıklı oturum yapıldı.
AB Konseyi adına söz alan dönem başkanı Macaristan'ın Avrupa İşleri Bakanı Janos Boka, tüm taraflara Gazze'de uluslararası insancıl hukuk dahil uluslararası hukukun tam olarak uygulanması ve tüm düşmanlıklara derhal son verilmesi için azami itidal gösterme çağrısı yaptı.
AB'nin, Orta Doğu'da kadın ve çocuklar başta olmak üzere "kabul edilemez sayıdaki sivil kayıptan ve vahim insani durumdan üzüntü duyduğunu" dile getiren Boka, Birliğin derhal ateşkes sağlanması, tüm esirlerin koşulsuz serbest bırakılması ve Gazze'ye insani yardımların erişiminin artırılması yönündeki tutumunun değişmediğini ifade etti.
Boka, Orta Doğu'daki durumun AB Konseyi için bir öncelik olmaya devam edeceğini söyledi.
UCM'nin kararına "saygı" çağrısı
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell adına söz alan AB Komisyonunun Uyum ve Reformlardan Sorumlu Üyesi Elisa Ferreira ise saldırılar sebebiyle Gazze'de sivil kayıpların artmaya devam ettiğini, her geçen gün daha fazla kişinin yerinden edildiğini ve açlık riskinin yüksek olduğunu belirterek, "Gazze'de eşi benzeri görülmemiş düzeyde yaşanan insani felaketi tarif edecek kelime bulamıyoruz" dedi.
AB'nin UNRWA ve BM'ye desteği ile uluslararası kurallara bağlılığını yineleyen Ferreira, İsrail Meclisinin UNRWA'nın işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki faaliyetlerine son verilmesini öngören tasarıyı kabul etmesinden duyulan endişeyi dile getirdi.
Ferreira, "İsraillilerin BM'ye karşı devam eden saldırıları durmalıdır. Kurallara dayalı bir küresel düzen vizyonumuzu, özellikle de BM Genel Sekreteri, bu kurumların koruyucuları ya da bir insani yardım kuruluşu tehdit altındayken savunmak zorundayız" ifadesini kullandı.
Hiçbir BM kuruluşunun UNRWA'nın özel yetkisini devralamayacağını söyleyen Ferreira, AB'nin Ajansı destekleme ve faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesini sağlama konusundaki kararlılığını bir kez daha teyit etti.
UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emrine de değinen Ferreira, "AB'ye birlik olma çağrısında bulunmak istiyoruz. Şimdi her zamankinden daha fazla çok taraflı düzeni desteklememiz ve UCM kararlarına saygı gösterilmesi ve uygulanması çağrısında bulunmayı sürdürmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Milletvekillerinden "çifte standart" eleştirisi
Oturumda söz alan aşırı sağcı milletvekilleri UCM'nin tutuklama emri kararını eleştirirken, liberal ve sol partilerin milletvekilleri AB'yi "çifte standart uygulamakla" eleştirdi.
Sol Grup adına söz alan İrlandalı milletvekili Lynn Boylan, von der Leyen'in UCM'nin kararına ilişkin hiçbir açıklama yapmadığına dikkati çekerek, "Başkan von der Leyen'den bir ses çıkmadı ve açıkçası bazı üye ülkelerden gelen tepkiler utanç vericiydi. AB'nin güvenilirliği sadece Filistin ve küresel Güney'de değil, kendi üye ülkeleri içinde bile paramparça olmuş durumda" eleştirisinde bulundu.
"Yaptırımların yokluğu suç ortaklığıdır" diyen Boylan, İsrail'e yaptırım uygulamanın zamanının geldiğini ve uluslararası hukukun savunulması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yunan milletvekili Konstantinos Arvanitis, uluslararası hukuk söz konusu olduğunda "çifte standart" uygulanmaması gerektiğini belirterek, "Lütfen UCM'nin tutuklama kararını da önceki kararları uyguladığınız gibi uygulayın, çifte standart uygulamayın" dedi.
Slovenyalı milletvekili Matjaz Nemec de UCM kararına tüm ülkelerin saygı göstermesi ve bu kararı uygulaması gerektiğini dile getirerek, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Netanyahu hakkında verilen tutuklama emri kararlarına yönelik çifte standart uygulanmaması gerektiğini ifade etti.
Nemec, "AB kurumları da dahil İsrail'e karşı sıklıkla uygulanan çifte standarttan daha da çarpıcı olan Başkan von der Leyen'in sessizliğidir. Sessizlik suç ortaklığıdır" diye konuştu.