Yaşlanmanın önlenmesi insanlığın hayallerini süslerken 80-90’lı yıllarda bu hayali konu alan birçok bilim kurgu filmi ve romanı okuduk. Ancak 2000’li yılların başından itibaren bu hayal, gerçek olmaya doğru önemli aşama kaydetti. Ölümsüzlükten bahsetmiyoruz. Beyninizi bir avatara aktarıp yüzlerce yıl yaşamaktan da bahsetmiyoruz. Belki bunlar için çok çok daha uzun süre beklemek gerekecek. Ama hayatımızın sağlıklı yıllarını uzatmak, 80’li hatta 90’lı yaşlara kadar sanki 30’lu yaşlarımızdaymış gibi hastalık ve ölüm kaygısı duymadan yaşayabilmek yakın gelecekte mümkün olabilecek. Halen dünyadaki 65 yaş üzeri insanların yüzde 80’inin en az bir, yüzde 68’inin ise iki veya daha çok kronik hastalığı var. Önümüzdeki 30 yıl içinde 65 yaş üzeri dünya nüfusunun sayısı ikiye katlanarak 1.5 milyara ulaşacak. Bu da tabii ekonomik maliyetleri de beraberinde getirecek. Uzun yaşam konusunda çalışmalar yapan Juvenescence şirketinin sahibi Jim Mellon, “Elimizde insanların sağlıklı geçirdiği yılları sadece birkaç sene uzatabilecek bir ilaç dahi olsa trilyonlarca dolarlık bir potansiyeli olurdu” diyor. Çünkü halen yaşlılık, en önemli ölüm faktörü.
Uzun yaşamın sırrı üzüm çekirdeğinde olabilir mi?
Biz yaşlandıkça vücudumuzdaki mutasyonların sayısı artıyor, kromozomlarımız işlevlerini yitirmeye başlıyor, hücrelerin enerji merkezi mitokondrinin fonksiyonları da yavaşlıyor. Yani aslında yaşlanmanın vücutta nasıl değişikliklere yol açtığını biliyoruz. Bunları durdurmanın ya da tersine çevirmenin bir yolunu bulabilirsek o zaman yaşlanmayı da geciktirmek mümkün olabilecek. Geçtiğimiz yılın Aralık ayında Şangay Bilim Akademisi uzmanları, üzümün çekirdeğinde bulunan procyanidin C1 adlı bir maddenin farelerin ömrünü yüzde 9 uzattığını, onları daha fit hale getirdiğini tespit etti. Bunu yaparken vücutta birikerek yaşlılığı destekleyen yıpranmış hücreleri hedef aldı. İşte bu hücreleri yok etme potansiyeline sahip ‘senolitikler’ anti-aging konusunda en umut vaat eden ilaçlar olarak görülüyor. Farelerde yapılan deneylerde iki yaşındaki farelere bu senolitikler verildiğinde insan ömründe 70-80 yıla karşılık gelen bu yaştaki farelerin yaşam sürelerinin 5-6 yıl uzadığı tespit edildi. Daha da önemlisi senolitik ilaçların insanlar üzerinde güvenli olduğu da uzun zamandır bilinen bir gerçek. Çünkü bu ilaçlar halen başka hastalıkların tedavisinde ya da takviye olarak kullanılıyor. Örneğin sebze ve meyvelerde bulunan bir pigment olan Quercitin, diyet takviye ürünü olarak satılıyor. Dasatinib ise kan kanseri tedavisinde kullanılıyor. Hayvanlarda yapılan başka araştırmalarda senolitik ilaçların 40’tan fazla hastalığı önlediği ya da etkilerini azalttığı tespit edildi. Bunların içinde kanser, karaciğer, böbrek, akciğer, beyin ve göz hastalıkları bile var.Köpek dostlarımız yardım ediyor
Bir başka umut vaat eden anti-aging terapisi ise rapamisin. Bu konuda insanlığa yardımcı olan ise en yakın dostlarımız köpekler. Köpek dostlarımız bizden 7 kat daha hızlı yaşlanıyor. Bu nedenle bizim yaşadığımız yaşlanma sürecini onlarda çok daha hızlı bir şekilde gözlemlemek ve önlemeye çalışmak mümkün. ABD’de Dog Aging Project adı altındaki bir çalışmada 500 köpek, yaşlanma sürecinde etkili olduğu düşünülen biyolojik süreçleri durdurmaktaki etkisi incelenen rapamisin isimli ilacı test ediyor. Sinek, fare gibi hayvanlarda ömrü uzattığı tespit edilen rapamisinin anti-aging etkisi bu deneye katılan köpekler 10 yıl süreyle izlenerek tespit edilmeye çalışılacak. Uzmanların beklentisi, bu köpeklerin yaşam sürelerinin 4 insan yılı (28 köpek yılı) uzaması.Mucize diyabet ilacı Metformin
Anti-aging terapilerinin klinik deneyleri hep hayvanlar üzerinde yapılıyor çünkü ‘yaşlanma’ bir hastalık olarak kabul edilmiyor. Yaşlanmanın tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak görülmemesi insanlar üzerinde bu konuda araştırma ve deney yapılabilmesini de oldukça zor bir hale getiriyor. Ancak örneğin diyabet tedavisinde kullanılan Metformin ilacının, bu ilacı kullanan diyabet hastalarının ömrünü uzatmış olabileceği 2014’te İngiltere’de yapılan bir araştırma ile ortaya konmuştu. Şimdi bu ilacın gerçekten yaşlanmayı durduran bir etkiye sahip olup olmadığı 65-80 yaş aralığındaki 3 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışma ile incelenebilecek. Çünkü bu zaten onay almış ve güvenliği konusunda şüphe olmayan bir ilaç.Yaşlanma süreçleri
- Mutasyonlar arttıkça DNA dengesiz bir hal alır.
- Hücrelerin birbirleriyle iletişimlerinde kopukluklar olur.
- Kromozomların uç noktaları olan telomerler kısalmaya başlar.
- Doku onarımı yapan kök hücreler yetersiz kalır.
- Hücrelerin enerji kaynağı olan mitokondri düzgün çalışmaz.
- Yıpranmış ve yaşlanan hücreler çoğalır ve hasar vermeye başlar.
- Gen aktivitesini bozan epigenetik değişimler başlar.
- Hücreler anahtar konumdaki proteinleri üretmekte zorlanır.
- Tat alma duyusu giderek kaybolur.