20 Nisan 2024, Cumartesi
Haber Giriş: 12.03.2021 06:00 | Son Güncelleme: 25.04.2022 15:39

Kolesterolünüz golf topu mu, plaj topu mu kadar?

Diyet ve beslenmenin ünlü ismi Dr. Mark Hyman soruyor
Mark Hyman
Mark Hyman
Kolesterolünüz golf topu mu, plaj topu mu kadar?

ABD’nin en saygın diyetisyeni ve metabolizma otoritesi Dr. Mark Hyman, “kolesterolü düşürmenin kalp hastalığını önlediği” yönündeki yaygın görüşe açıklık getiriyor. Dr. Hyman, meslektaşı ile yaptığı söyleşide, iyi ve kötü kolesterolden çok, kolesterol partiküllerinin büyüklüğünün önem arz ettiğine ama bunu normal testlerde görülmediğine dikkat çekiyor. Dr. Mark Hyman: Doktorunuza gittiniz kolesterolünüzü düşürmeniz gerektiğini söyledi ve Statin ilacı tavsiye etti. Neden kolesterolü önemsemeliyiz? Ve kalp hastalığıyla ilgili endişelenmeli miyiz? Dr. Elizabeth Boham: İnsanların ABD’de ve Avrupa’da yüzde 50’si ve dünya da yüzde 40’ı yüksek kolesterole sahip. Bu yüzde 50, kolesterolü düşürmek için ilaç alıyor. Kolesterole bakmamızın nedeni, kardiyovasküler hastalık riskini etkileyen faktörlerden biri mi, değil mi? Dr. Hyman: “Faktörlerden biri” mi? Dr. Boham: Bir faktör. Ama birçokları için yapbozun önemli parçası bile değil. Dr. Hyman: Genetik. Dr. Boham: Kesinlikle. 190’lardaki LDL’ler (kötü kolesterol), 300’lerdeki toplam kolesterol. Vasküler hastalıklarla ilişkisi var. Plak oluşumuna neden olabilir ve plak, kalbin etrafındaki arterlerde birikirse, kalp krizine veya beyne giden atardamarlarda inmeye neden olabilir.

Kalp krizi geçirenlerin yüzde 70’i iyi kolesterole sahip

Dr. Hyman: Bu yüzden, kalp hastalığını önlemek için, kolesterol önemli. Kalp krizi geçiren insanların 3’te 2’sinde pre-diyabet veya diyabet var ve çoğunlukla teşhis edilmemiş oluyor. Kalp krizi geçirenlerin yüzde 70’i oldukça iyi kolesterole sahip. Yüzde 50’sinde normal kolesterol var. Dr. Boham: Evet. Dr. Hyman: Burada önemli olan, klasik kolesterol testinde, ne yapacağınıza karar vermeniz için size doğru bilgi verilmemesi değil mi?   Dr. Boham: Kolesterol testinde, geleneksel lipid paneliniz yapılır, size LDL kolesterolü, HDL kolesterolü, toplam kolesterolü verir. Ancak orada pek çok bilgi eksiktir.

Damperli kamyon sayısı ve yüklenen çöp benzetmesi

Dr. Boham: Bu yüzden çöp ve damperli kamyon benzetmesi yapıyorum. Kolesterolünüzü çöp gibi düşünün. Damperli kamyonlar da kolesterolünüzü taşıyan parçacıklar. Önemli olan sadece birisinin sahip olduğu çöp miktarı değil, aynı zamanda o çöpü taşıyan damperli kamyonların sayısıdır. Damperli kamyonların boyutu da çok önemlidir. Tipik lipid testinde, sizdeki çöp miktarını ve bunun ne kadarının LDL, HDL, trigliserit olduğunu öğrenirsiniz. Ama daha önemlisi damperli kamyonların sayısı ve boyutudur. Yani eğer çok çöpünüz varsa, ya onu taşıyan birkaç büyük damperli kamyonunuz ya da çok sayıda küçük damperli kamyonunuz olmalı. Eğer çok fazla küçük damperli kamyonunuz varsa, arter kaplamasına daha fazla girebilirler, daha fazla plak birikmesine neden olabilirler. Dr. Hyman: Evet. Daha tehlikeli. Dr. Boham: Çok daha tehlikeli. Kolesterolünüzün yanında taşıdığınız damperli kamyonların boyutu kritik önemlidir ve her zaman baktığımız bir şeydir.

Golf topu zarar verir, plaj topu ise birşey yapmaz

Dr. Hyman: Ve bir de, kolesterolünüzün ağırlığı önemli değil mi? Yani desilitre başına miligram. Ancak testler, kolesterolün 1000 partikülden mi, yoksa 100 partikülden mi oluştuğunu söylemiyor. Yani 150’lik bir kolesterolünüz olabilir ve bu 5 bin partikül olabilir veya 500 partikül kolesterol olabilir. Ve bu, kalp hastalığı riskinizde büyük bir fark yaratır. Dr. Boham: Büyük fark. Dr. Hyman: Klasik bir kolesterol testinde çok sayıda partikülünüz olup olmadığını veya bunların büyük partiküller mi, yoksa küçük partiküller mi olduğunu anlayamazsınız. Bunları golf ve plaj topları gibi düşünüyorum. Plaj topları zıplatabileceğiniz kadar büyük, hiçbir şeye zarar vermeyecek kadar hafif, kabarık toplardır. Golf topu ise küçüktür, ancak sizi yere serebilir. Golf topları, atardamarlara çarpan ve plağın gelişmesine ve kalp krizine neden olan tehlikeli küçük parçacıklardır. Yani bunu normal bir testten anlayamazsınız. Ve küçük veya büyük LDL, küçük veya büyük HDL, küçük veya büyük trigliseritlere sahip olabilirsiniz. Ve trigliseridler biraz farklı. Sorun olan büyük trigliseritlerdir, küçük olanlar değil. Dr. Hyman: Kolesterolü, HDL’leri (iyi kolesterol) 300 olanlar gördüm, ki kulağa korkunç geliyor çünkü 200’ün altında olması gerekiyor. LDL’leri 150 olabiliyor, o da kulağa korkunç geliyor çünkü 70 olmalı. Bu insanların gerçekten yüksek kolesterolleri var. Ama zayıf, sağlıklılar. Yaşlarına rağmen, diyabet, yüksek tansiyon yok. Sigara içmiyorlar. Genellikle genç kadınlarda bu tür kolesterol bulunur. Bu insanların kalp riski taşıdığına dair hiçbir kanıt yok. Çünkü büyük, hafif, kabarık parçacıklara sahipler. Küçük parçacıkları olmayabilir. Ve riskleri gerçekten düşüktür. Harvard’da Kardiyovasküler Tıp Bölümü Başkanı olan Dr. Peter Libby, tüm kardiyologların açıp çalıştığı kalp hastalığı üzerine ders kitabı yazdı. 20 yıl önceydi, ona dedim ki, “Peter bazı hastalarım var, çoğu genç kadınlar. Kolesterolleri 300 ama diğer kan değerleri de böyle… Bu hastaları statin veya ilaçla tedavi eder misin?” “Kesinlikle hayır. Kolesterolleri çok anormal olmasına rağmen bu insanların risk altında olduğuna dair hiçbir kanıt yok” dedi. Özetle yapılan kolesterol testleri yetersiz. Neye ihtiyacımız var?

Karın çevresi kilolu ise, iyi kolesterol düşük çıkıyor 

Dr. Boham: Parçacık boyutunu gösteren NMR LipoProfile testine… Dr. Hyman: Ve bu test küçük, yoğun, tehlikeli HDL ve LDL ile ilgili çok şey anlatıyor. Dr. Boham: LDL parçacıklarınızın boyutunu etkileyen birçok yaşam tarzı var. Küçük, yoğun, tehlikeliler mi; yoksa büyük, kabarık ve o kadar da tehlikeli değiller mi? İnsüline dirençli olan, karın çevresinden kilo alanların tipik olarak daha düşük HDL’ye, daha yüksek trigliseridlere sahip olduklarını, ancak aynı zamanda tipik olarak daha fazla endişe verici olan bu küçük, yoğun LDL’lere sahip olduklarını biliyoruz. Yaşam tarzı, bu LDL parçacıklarının boyutu üzerinde büyük bir etki yaratıyor.

Şeker ve nişasta küçük kolesterol parçalarını bozar

Dr. Hyman: Peki yaşam tarzınızın hangi kısmı bu? Dr. Boham: Diyet ve beslenme şekli. Dr. Hyman: Hangi tür beslenme tehlikeli kolesterole neden olur? Dr. Boham: Standart Amerikan beslenmesi. Karbonhidrat ve şekerle, rafine, işlenmiş yiyeceklerle ve bol miktarda alkol ve basit şekerlerle dolu olan beslenme. Dr. Hyman: Küçük, ağır parçacıkları harekete geçiren nişasta ve şekerdir. Yüksek trigliseridlere, düşük HDL’ye yol açan şey.

Düşük HDL’si olanlarda insülin direnci artıyor

Dr. Boham: Testler, düşük HDL’si olanlarda insülin direnci olduğuna dair ipucu veriyor. HDL, daha yüksek olmasını istediğiniz şeydir. Ve erkekler için, en az 40’ın üzerinde ve kadınlar için en az 50’nin üzerinde olmasını isteriz.  Dr. Hyman: Erkeksen, kolesterolün 40 ise, muhtemelen optimal değil. 50’nin üzerinde olmalı. Dr. Boham: Haklısın. Ve sonra trigliseridler, en azından 150’nin altında olmalı. Sizin fikriniz, optimal olan nedir?

Trigliserid 100’ün üzerinde ise tehlike ile flörttesiniz

Dr. Hyman: 70. Trigliseridleriniz 100’ün üzerindeyse, kesinlikle tehlikeyle flört ediyorsunuz demektir. Bu genellikle artan karbonhidrat yükünün bir işaretidir. Un ve şeker gibi. Dr. Boham: Evet, kesinlikle. Böylelikle metabolizmanın, insülin direncine eğilimli olup olmadığına dair fikir edinebilirsiniz. Ancak parçacık boyutu testi de bize çok fazla bilgi veriyor. Örneğin NMR size insülin direnci skorunuz denen bir şey verir, böylece kolesterol partiküllerinin eşit analizine dayanarak insülin direnci riskinizi, ne kadar risk altında olduğunuzu bilirsiniz. Dr. Hyman: Toplam sayılara bakarak gerçekten kandırılabilirsiniz. Sizin için 300 iyi olabilir. Bir başkasına 150 çok tehlikeli olabilir. Ve belirli testlere bakmadan bunu anlamak o kadar kolay değil. Sizin bahsettiğiniz şey, insülin direncinin bunun tetikleyicisi olduğu. Kalp hastası olmak için ihtiyacınız olan özel bir bileşen var. Nedir bu?

Göbek yağı insülin direncine  ve LDL bozulmasına yol açar

Dr. Boham: İltihaplanma ... Dr. Hyman: Evet. Dr. Boham: Ve oksidatif stres, değil mi? Dr. Hyman: Evet. Yani iltihaplanma, depresyondan kansere, kalp hastalığına ve diyabete ve diğer her şeye neden oluyor. Peki insülin direnci olan bu hastalarda inflamasyonun nedeni nedir? Dr. Boham: Çoğu zaman bizim göbek yağımızın, karnımızın etrafındaki o yağın, insüline dirençli hale geldiğimizde, karnımızın etrafında daha fazla biriktiğini biliyoruz. Ve karın çevresindeki iç organlardaki yağın veya kilonun, yani elma tipi vücut şeklinin daha iltihaplı olduğunu biliyoruz. Bel/kalça oranını daha iyi hale getirdiğimizde iltihap azalır.

Sitokin fırtınası gibi karın yağları iltihap üretiyor

Dr. Hyman: Bu yağ, adipoz sitokin dediğimiz molekülleri üretir. COVID ile sitokin fırtınasını duydunuz. Karnınızdaki bu yağ hücrelerinden salınan aynı kronik sitokin fırtınası. Yani, bacaklarınızda veya poponuzdaki yağlar, bunu yapmaz. Ama karnınızdaki yağ hücreleri süper enflamatuardır. Oksidasyon stresine yol açan iltihaplanmaya neden olur.  Dr. Boham: Doğru. Yani LDL kolesterolünüz okside olmaya başlar. Dr. Hyman: Peki bu nedir? Dr. Boham: Oksidatif stresi aşırı serbest radikaller veya vücutta paslanma gibi düşünüyorum. Vücudumuzdaki birçok farklı hücresel işlemde her zaman serbest radikaller üretiyoruz, ancak çok fazla olduğunda veya bu serbest radikalleri bastırmak için yeterli antioksidanınız olmadığında, diyetiniz bitkisel besinler açısından yeterince zengin değilse, o zaman ne olur, daha fazla oksidatif stres alırsınız. Ve bu oksidatif stres, LDL kolesterolü değiştirebilir. Ve bu, daha zararlı olan ve plak oluşumuna neden olan ve kalp hastalığına yol açacak okside LDL’dir.

Kötü kolesterolün olsa bile göbeğin yoksa kalp riskin az

Dr. Hyman: Elmanın kahverengiye dönmesi veya cildinizin çok fazla güneşten kırışması, bunların hepsi oksidasyon belirtileridir. Vücuttaki oksidasyon içinizde olur ve bu iltihaplanma sürecine, oksidatif strese yol açar ve kalp hastalığının nedeni budur. Harvard’da kalp hastalığı üzerine yapılan bir araştırmaya göre, yüksek LDL’si olan ancak iltihabı olmayan (göbek olmayan) insanlar çok düşük riske sahip. Yüksek iltihaplı ama iyi kolesterolü olan insanlar risk altındaydı. Ve yüksek kolesterol ve yüksek iltihaplanma riski olanlar en fazla riske sahipti. Bence iltihaplanmaya ve buna neyin sebep olduğuna odaklanmalıyız. Statin ilaçları da olabilir. Dr. Boham: Bunlar antiinflamatuvarlar. Dr. Hyman: Bunlar çok güçlü antienflamatuvar ilaçlar, bu da “bir yan etki” anlamına geliyor. Ama aslında işe yarıyor. Statin ilaçları almanın yanı sıra iltihaptan kurtulmanın daha iyi yolları var. Peki, insanların kolesterolünden bahsederken, her hasta için ne yapacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Dr. Boham: Oksidatif stres belirteçlerinin ne olduğuna bakıyoruz. Bunları ölçebiliriz. Oksitlenmiş LDL’yi ölçebiliriz. 8-hidroksideoksiguanozin ve lipid peroksitleri ölçebiliriz. Bunlar bize oksidatif stresin var olduğu hissini veren biyolojik belirteçler.  Dr. Hyman: Ve bu arada, bu tür testler genellikle normal doktorunuzda yaptıracağınız şeyler değil. Açlık insülinini bile ne yapacaklarını ya da nasıl yorumlayacaklarını bilmiyorlar ya da ilgilenmiyorlar.

İnsülin direnci çok daha önemli

Dr. Hyman: Statinleri konuşalım. Her ilaç gibi faydaları var, riskleri, yan etkileri var. Dr. Boham: Eğer birinci dereceden kalp hastası bir akrabanız varsa, bu bir ebeveyniniz veya erken kalp krizi geçirmiş bir kardeş olabilir. Bu tür bir aile öyküsü olanlar dikkatli olmalı. Dr. Hyman: Ve yüksek tansiyon, kalp hastalığında büyük faktör. Ama yüksek tansiyon yine insülin direncinden kaynaklanır. Dr. Boham: Çok sık. Dr. Hyman: Uyku apnesi de öyle. Bir hastayı hatırlıyorum. Biraz göbek yağı vardı, belki 20 kilo fazlası... Kalp krizi geçirmişti, stent takılmıştı ve 50 yaşında kalbi böyle olduğu için çılgına dönmüştü. Bir yığın ilaç kullanıyordu. Statin, beta bloker, tansiyon hapları, kan inceltici... Dr. Boham: Bütün kokteyl. Dr. Hyman: Diyetini yeniledim. Ve bir yıl içinde 25 kilo verdi. Tüm değerleri normalleşti. Kan şekeri, insülini… “Diyabetik” değil ama pre-diyabetikti. Statinler dahil tüm ilaçlarından kurtuldu. 20 yıldır kalp krizi geçirmedi.

İnsülin direnci, kalp hastalıkları riskinin ön habercisidir

Dr. Boham: Benim de anlatacağım iki vaka var. Aşırı yüksek riskli değillerdi, ancak ilaç tedavisi görüyorlardı. İlki, kolesterolünün çok yüksek olduğu söylenen 45 yaşında bir erkekti. Ailesinde kalp hastalığı yoktu, ancak toplam kolesterolü 225 idi. İyi kolesterolü, HDL’si 37 idi. Dr. Hyman: Düşük! 50’nin üzerinde olmalı. Dr. Boham: Çok düşük. Trigliseridleri 185’ti. Dr. Hyman: İdeali 70’in altında olmalı. Dr. Boham: Ve LDL’leri 145’ti. Bir NMR lipoprofili yaptık. Parçacık boyutlarına baktık ve küçük, yoğun LDL parçacıkları gördük. Bel/kalça oranı çok yüksek olduğu için testleri yapmadan önce bile yüksek bir insülin direnci varmış görünüyordu. HDL’si çok düşüktü. Trigliseridleri çok yüksekti. Yani açıktı, test bunu doğruladı. Dr. Hyman: İnsülin direnciniz olup olmadığı, LDL’ye göre kalp riskinizin çok daha iyi bir göstergesidir..

Trigliserid/HDL oranı 2’den fazlaysa başınız belada

Dr. Hyman: Trigliserid/HDL oranınız hangisi? 1’in üzerindeyse kötü, 2’den fazlaysa, başınız belada demektir. Yüksek trigliserid-düşük HDL, normal bir kolesterole sahip olsalar bile, pre-diyabetli hastalarda gördüğümüz bir şeydir. Dr. Boham: Gerçekten gerildiğimiz yer burası. Plak artar, damar yüzde 100 bloke olur ve kalp krizi geçirirler. Bazen sadece yüzde 30’u bloke olduğunda bile, bu tıkanıklık iltihaplanırsa önemli bir tıkanmaya neden olabilir. Ani kalp krizi geçirildiğinde sıklıkla gördüğümüz şey bu. Bu tıkanma patlar ve bu yüzden gözden kaçar.  Ve çoğu zaman, çok fazla iltihap görürsünüz. Oksitlenmiş LDL. Dr. Hyman: Kötü kolesterol. Dr. Boham: Evet. İnsülin direncinin bu belirtilerini düşürmek için düşük glisemik diyet yapmak gerekir. Karbonhidratları, meyve sularını, şekeri ve alkolü kestiğinizde trigliseridlerin gerçekten azaldığını biliyoruz. Dr. Hyman: Ve trigliseridler şeker ve nişasta yediğinizde karaciğerde yapılan yağlardır? Dr. Boham: Evet. Dr. Hyman: Yağ yemekle üretilmezler. Dr. Boham: Hayır! Şeker, alkol ve meyve suyunu azalttığınızda trigliseridinizi oldukça hızlı bir şekilde düşürebilirsiniz.  Dr. Hyman: Un ve şeker? Dr. Boham: Un ve şeker. Kesinlikle şeker, şeker, şeker! Bunları kestiğinizde, trigliseridlerinizi hızla düşürebilirsiniz. Bu yüzden tüm kötü karbonhidratları düşürmeye odaklandık. Ayrıca hastaya omega-3 yağı verdik, çünkü omega-3 gerçekten anti-inflamatuardır. Günde 2-4 gr omega-3, trigliseritlerinizi düşür ve HDL’yi yükseltir. Bir kutu sardalya (85 gram), içinde yaklaşık iki gram omega-3 içerir. En sevdiğim öğle yemeği, salatada biraz ceviz ve sardalyadır. Dr. Hyman: Amerikan Kalp Derneği bize diyetimizin yüzde 5’inden azını doymuş yağ almamız gerektiğini söylüyor. Onlara göre anne sütü yüzde 25 doymuş yağ olmasına rağmen, yasaklamalıyız. Ancak diyetinizde doymuş yağ almanız gerçekten önemli, çünkü kolesterolün yapı taşıdır ki bu mutlaka kötü bir şey değildir. Aklıma iki vaka geliyor. Biri aşırı kilolu bir kadındı, açıkça pre-diyabetik, trigliseridi 300 olan, ki bu gerçekten yüksek, 70’in altında olmalı. HDL’si 30 gibiydi, bu korkunç. Toplamı muhtemelen 250-260 idi. Oldukça yüksekti.   Dr. Boham: Evet. Metabolik sendrom. Dr. Hyman: Ona yüksek doymuş yağlı diyet verdim. Tereyağ ve hindistan cevizi yağlı neredeyse ketojenik diyet uyguladım. Sonuç çarpıcıydı. Kolesterolü 100 puan düştü. Trigliseridleri 200 puandan fazla düştü. HDL’si 30 puan arttı. Bu sonucu bir ilaçla alamazsınız. Dr. Boham: Hayır. Dr. Hyman: Ama başka bir adam, süper fitti, 50’li yaşların ortalarında, günde 80 km bisiklet kullanırdı ve süper sağlıklıydı. Ama kolesterolü çok iyi değildi. Genetik bir sorunu vardı, daha çok küçük partiküle sahipti. Bu yüzden onu tamamen doymuş yağdan kurtarmamız gerekti. Dr. Boham: İlk kadında bahsettiğiniz, ketojenik diyette böyle bir gelişme görmenizin sebebi, insülinini çok düşürmüş olmanızdır. Yediğiniz karbonhidratların insülininizin yükselmesine neden olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla, insülininiz yüksek olduğunda kilo veremezsiniz, çünkü bu durum göbekten kilo almanıza neden olur. İnsülininizin yükselmesine neden olmayan bir diyete geçtiğinizde, ketojenik diyet gibi,  fayda görebiliriz. Dr. Hyman: Tamamen normal şekere sahip olabilirsiniz. Gerçekten fazla kilolu bir kadın hastam vardı ve kocaman karnı vardı. Yüksek trigliserid, düşük HDL. Ama glikoz tolerans testini ve A1C’sini ölçtüğümde, tamamen normaldi. Açlık kan şekeri normaldi. İnsülinini ölçtüm. Normal insülin 5’in altında olmalıdır. 10’un üzerindeyse sıkıntıya sokar. Açlık insülini 30 gibiydi. Sonra şeker yüklemesi yaptık ve insülini 200-250’ye çıktı. Oysa şeker yüklemesinden sonra 30’un altına düşmesi gerekiyordu. Yani normalin 10 katıydı ve kan şekerini normal tutuyordu ama tüm bu kilo alımını, iltihaplanmayı ve anormal kolesterolü tetikliyordu. Yani, geleneksel doktorlarınızın araştırdığından farklı şekilde araştırmanız gerekiyor. Dr. Boham: Kesinlikle. Bu insanlar kilo vermekte çok zorlanıyorlar, özellikle de karbonhidratları düşürmezseniz. Dr. Hyman: Evet. Karbonhidratı çıkarınca  50 kilo verdi.

Bitkisel proteinler kolesterol düşürür

Dr. Boham: İkinci vakada ise hastamın, insülin direnci yoktu. Ama kolesterolü vardı. 55 yaşındaydı. LDL kolesterolü 160’tı. İlaç alıyordu. Daha derine baktığımızda trigliseridlerinin iyi olduğunu, 90’dı galiba, gösterdi. HDL’si 55’ti ama LDL kolesterolünden daha çok endişelendim. Partikül boyutu testi yaptık ve o küçük, yoğun LDL’lerin pek çoğuna sahip değildi. O, daha çok büyük, kabarık LDL’lere sahipti. Dr. Boham: 10 kilo fazlası vardı. Onun proteinine odaklandık. Kolesterolden bahsederken protein de çok önemli. Çünü LDL kolesterolü düşürmeye yardımcı olabilecek bazı bitkisel proteinler var. Yani fasulye ve baklagiller, kabuklu kuru yemişler, tohumlar, soya formları, bunlar içinde bitki sterolleri protein kaynaklarıdır. Bağırsaktaki kolesterole bağlanmaya ve LDL kolesterolünüzü düşürmeye yardımcı olabilirler. Böylece, yaklaşık üç ay sonra kilo düştü. LDL kolesterolünün 130’a indiğini ve HDL’sinin daha da yükseldiğini gördük. Diyetini değiştirerek güzel bir gelişme kaydetti. Dr. Hyman:  Evet, şeker ve nişasta gibi sadece diyetinizden çıkardığınız şeyler değil eklediklerimiz de önemli.