15 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.09.2024 10:09 | Son Güncelleme: 05.09.2024 10:18

Solcu Wagenknecht Almanya siyasetinde oyun kurucu haline geldi

Doğu Almanya’daki son eyalet seçimlerinde önemli bir güç kazanan Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) ana akım partiler arasında endişelere yol açıyor. Muhafazakârlar Wagenknecht ile koalisyon kurmayı değerlendirirken, partinin uç muhaliften önemli bir oyuncuya dönüşmesi değişen dengelerin göstergesi
Solcu Wagenknecht Almanya siyasetinde oyun kurucu haline geldi

Almanya'nın doğusunda yapılan son eyalet seçimleri, eski bir komünist olan ve uzun süredir NATO ve kapitalizmi eleştiren Sahra Wagenknecht'i beklenmedik bir şekilde ülkenin siyasi ekosisteminde önemli bir role taşıdı. Bir zamanlar Alman siyasetinde uç bir figür olarak görülen Wagenknecht'in partisi Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW), Saksonya ve Thüringen'de önemli kazanımlar elde ederek sırasıyla %11,8 ve %15,8 oy aldı. Bu sonuçlar, özellikle ana akım partiler aşırı sağcı Almanya için Alternatif'in (AfD) artan etkisine karşı koymaya çalışırken, partiyi gelecekteki koalisyon hükümetlerinde potansiyel bir belirleyici olarak konumlandırdı.

Wagenknecht'in çarpıcı yükselişi, Almanya'daki siyasetin giderek kutuplaştığı ve doğudaki seçmenlerin statükoya meydan okuyan partileri giderek daha fazla tercih ettiği bir döneme denk geliyor. Financial Times'ta Guy Chazan imzasıyla yayınlanan bir makaleye göre, Wagenknecht'in yükselişi, derin bir şekilde bölünmüş bir seçmen kitlesinde hükümet kurma gibi zor bir görevle boğuşan ana akım siyasi partiler, özellikle de muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) arasında tartışma ve endişeye yol açtı.

CDU içerisindeki anlaşmazlıklar

CDU'nun BSW ile koalisyonu düşünmesi parti içinde önemli bir anlaşmazlığa yol açtı. Aralarında Roderich Kiesewetter ve Dennis Radtke gibi önde gelen isimlerin de bulunduğu parti içindeki muhalifler, Wagenknecht'in geçmişteki açıklamalarını ve Rusya'ya yönelik sempatisini gerekçe göstererek bu partiyle ittifak yapma ihtimaline şiddetle karşı çıktılar. Kiesewetter, BSW'yi “Kremlin'in bir uzantısı” olarak faaliyet göstermekle suçlayacak kadar ileri giderken Radtke, Wagenknecht'in pozisyonlarının, Almanya'nın Batı ile uyumu, liberal demokrasiye destek ve Avrupa entegrasyonuna bağlılık gibi Hıristiyan Demokrat ideolojinin temel ilkelerine temelden karşı olduğu uyarısında bulundu.

Bununla birlikte, bu suçlamalar güvenilir kanıtlarla desteklenmiş olsa da, özellikle CDU içindeki liberal ve muhafazakâr gruplar arasında bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Wagenknecht ve destekçileri, duruşlarının diplomatik çözümler ve daha bağımsız bir dış politika arzusundan kaynaklandığını savunarak bu nitelemeleri sürekli olarak reddediyor. Bu tartışmalara rağmen, Thüringen'deki CDU'nun BSW ile müzakerelere yönelik ilk resmi adımları atması, partinin AfD'nin yükselişiyle giderek daha fazla şekillenen bir siyasi ortamda yön bulma mücadelesini yansıtıyor.

BSW'nin yükselişi ve belirsiz ideolojik çizgisi

Wagenknecht'in partisi BSW, Ocak 2024'te kurulmasından bu yana hızla siyasi bir güç kazandı. Son seçimlerde, özellikle de doğuda gösterdiği güçlü performans, Alman siyasetinde önemli bir oyuncu olma statüsünü sağlamlaştırdı. Ancak BSW'nin hızlı yükselişi, uzun vadede yaşayabilirliği ve ideolojik duruşunun tutarlılığı konusunda soru işaretlerine de yol açtı. Parti yaygın olarak göç karşıtlığı ve Rusya'ya yönelik algılanan sempatisiyle bilinirken, partiyi oluşturan taban hakkındaki belirsizlikler devam ediyor.

Bu belirsizlik, potansiyel koalisyon ortakları arasında BSW'nin güvenilirliği konusunda endişelere yol açıyor. Siyasi analistler BSW'nin istikrarlı bir siyasi güce dönüşüp dönüşemeyeceği ya da hedefleri belirsiz marjinal bir oluşum olarak kalıp kalmayacağı konusunda farklı görüşler dile getiriyor. Partinin tek bir sesten yoksun olması ve kendi içindeki bölünmeler, geleceğini çevreleyen belirsizliği daha da artırıyor. Berlin Freie Üniversitesi'nden siyaset bilimci Thorsten Faas, BSW'nin tutarlı bir program sunup sunamayacağını ve hükümette güvenilir bir ortak olup olamayacağını ya da siyasi sınırlarda bir güç olarak kalıp kalmayacağını sorguluyor.

Tartışmalı ilişkiler ve söylemler

Wagenknecht'in siyasi etkisi arttıkça, geçmişteki ilişkileri ve açıklamalarının yanı sıra en yakın müttefiklerinin açıklamaları da mercek altına alındı. Wagenknecht'in BSW içindeki kilit destekçilerinin birçoğunun geçmişinde Rusya ile tartışmalı bağları olması, ana akım partiler arasında Wagenknecht ile ittifak yapmanın risklerine ilişkin endişeleri artırıyor. Wagenknecht'in yakın müttefiklerinden Andrej Hunko, 2015 yılında o dönemde Rusya yanlısı ayrılıkçıların kontrolünde olan Donbas bölgesini ziyaret edip isyancı lider Alexander Zakharchenko ile görüştüğünde önemli tartışmalara yol açtı. Hunko ayrıca 2019 yılında Venezuela'ya yaptığı ve ülkenin devrimci sosyalist Devlet Başkanı Nicolás Maduro ile görüştüğü ziyaret nedeniyle de eleştirilere maruz kaldı. Benzer şekilde, BSW'nin bir diğer önde gelen üyesi Sevim Dağdelen de NATO ve ABD'ye yönelik aleni eleştirileri nedeniyle Kremlin sempatizanı olmakla suçlanıyor.

Bu suçlamalara rağmen Wagenknecht ve müttefikleri, tutumlarının barış ve diplomasiye bağlılıktan kaynaklandığını ileri sürerek eylemlerini savundular. Ancak bu tartışmalar, özellikle partinin Rusya ile devam eden çatışmada Ukrayna'yı destekleme konusundaki güçlü duruşu ışığında, CDU'nun BSW ile olası bir koalisyonu gerekçelendirmesini zorlaştırdı.

Ortak hedefler ve farklı politikalar

Wagenknecht ve partisini çevreleyen tartışmalara rağmen, CDU ve BSW arasında politik açıdan örtüşen alanlar var. Her iki parti de eğitimde daha geleneksel bir yaklaşımı, yabancı suçlular için daha katı sınır dışı politikalarını ve “woke” ile “linç kültürüne” karşıtlığı savunuyor. Bu ortak hedefler, özellikle Almanya'da giderek kutuplaşan siyasi ortam bağlamında, potansiyel bir koalisyon için temel oluşturabilir. Bununla birlikte, özellikle ekonomik konularda önemli politika farklılıkları devam ediyor. BSW'nin platformunda asgari ücretin yükseltilmesi ve Almanya'nın anayasasındaki “borç freninin” altyapıya büyük yatırımlar yapılmasına imkan verecek şekilde yeniden düzenlenmesi gibi öneriler yer alıyor. CDU'nun mali açıdan daha muhafazakâr politikalarıyla doğrudan çelişen bu görüşler koalisyon müzakerelerini zorlaştırabilir ve iki partinin etkili bir şekilde birlikte çalışmasını güçleştirebilir.

İroni ve ikiyüzlülük suçlamaları

CDU'nun BSW ile koalisyonu düşünmeye istekli olması, özellikle partinin hem AfD hem de Die Linke ile ittifaka şiddetle karşı çıkması göz önüne alındığında, ikiyüzlülük suçlamalarına yol açtı. Partiyi eleştirenler, bir zamanlar Die Linke içindeki Komünist Platform'un önde gelen isimlerinden biri olan Wagenknecht'in, partinin daha ılımlı unsurlarına yönelik geçmişteki eleştirilerine rağmen, CDU tarafından pragmatik bir ortak olarak görüldüğüne dikkat çekti. Thüringen'in Die Linke'den uzun süre başbakanlık yapmış olan Bodo Ramelow, durumun ironik olduğunu özellikle vurguluyor. Daha önce Wagenknecht tarafından pragmatizmi nedeniyle eleştirilen Ramelow, Wagenknecht'in koalisyon görüşmelerine katılma konusundaki yeni istekliliğine şaşırdığını ifade ederek Almanya'nın siyasi ortamındaki değişen dinamiklerin altını çizdi. Wagenknecht'in Doğu Almanya Komünist Partisi üyesi olarak geçmişinin ve Komünist Platform liderliğinin bir zamanlar siyasi kariyerinin önündeki en büyük engeller olarak görüldüğünü, ancak şimdi hükümet kurma uğruna göz ardı edildiğini belirtti.

Almanya'nın değişen siyasi ortamında Sahra Wagenknecht'in öne çıkması, ülkenin ana akım partilerinin karşı karşıya olduğu karmaşıklık ve çelişkilerin altını çiziyor. Wagenknecht'in gelecekteki koalisyonlardaki rolü, Almanya'nın hem iç hem de uluslararası meselelere yaklaşımını önemli ölçüde şekillendirebilir ve ülkenin siyasi yönü üzerinde uzun vadeli potansiyel etkileri olabilir. Wagenknecht'in soldaki uç bir figürden mevcut siyasi söylemde merkezi bir oyuncuya uzanan siyasi yolculuğu, Alman siyasetinin değişken doğasını ve hızla değişen bir ortamda istikrarı korumak isteyenleri bekleyen zorlukları gösteriyor. Önümüzdeki aylar, Wagenknecht'in son seçim başarısını uzun vadeli siyasi etkiye dönüştürüp dönüştüremeyeceğini ve CDU ile diğer ana akım partilerin giderek bölünen bir siyasi ortamda koalisyon kurmanın karmaşık dinamiklerini belirlemede çok önemli olacak.