13 Ekim 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 28.10.2022 04:39 | Son Güncelleme: 28.10.2022 07:54

Tarihin sonuna dair yeni kanıtlar

1989’da yazdığı “Tarihin Sonu” makalesine hâlâ göndermeler yapılan Stanford’lu siyaset bilimci Fukuyama, The Atlantic dergisine yazdı: Son bir yıl bu güçlü devletlerin temelindeki zaafları gün yüzüne çıkardı
Rusya lideri Putin, BM Genel Sekreteri Guterres’i Kremlin Sarayı’nda konuk ediyor. Bakanlarını da bu masada ağırlayan Putin öyle yalnızdı ki Ukrayna ulusal kimliğinin ne kadar güçlendiğini ve işgalinin sert bir direnişi tetikleyeceğini göremedi.
Rusya lideri Putin, BM Genel Sekreteri Guterres’i Kremlin Sarayı’nda konuk ediyor. Bakanlarını da bu masada ağırlayan Putin öyle yalnızdı ki Ukrayna ulusal kimliğinin ne kadar güçlendiğini ve işgalinin sert bir direnişi tetikleyeceğini göremedi.

Son on yılda dünya siyasetine yön verenler, hukukla ve kuvvetler ayrılığı ilkesiyle kısıtlanmamış liderlere sahip güçlü görünen devletler oldu. Rusya ve Çin liberal demokrasinin süregelen bir çöküş döneminde olduğunu iddia etti. Demokratik rakipleri tartışmalara, kararsızlığa gömülmüş, vaatlerini yerine getiremezken onların otoriter hükümetleri kararlı bir tavırla eyleme geçip işleri halledebiliyordu. Bu iki ülke dünyadaki demokratik kazanımları geri götüren kapsamlı otoriter dalganın öncüsü oldu. Ne var ki son bir yıl bu güçlü devletlerin temelindeki çok ciddi zaafları gün yüzüne çıkardı.

İki tür zaaftan söz edilebilir. Birincisi, iktidarın tepedeki tek bir liderin elinde toplanması kesinlikle niteliksiz karar süreçlerini beraberinde getiriyor ve zaman içinde gerçekten feci sonuçlara yol açıyor. İkincisi, “güçlü” devletlerde kamusal müzakerenin ve hesap verme mekanizmasının bulunmaması lidere verilen desteğin aslında sığ olduğunu ve bir anda eriyebileceğini gösteriyor.

Liberal demokrasi taraftarları Rusya ve Çin’in demokrasinin kaçınılmaz şekilde geriye gittiği söylemini örtük biçimde kabul eden kaderciliğe boyun eğmemeli. Modern kurumların uzun vadeli gelişimi ne lineerdir ne de kendiliğinden gerçekleşir. Yıllar içinde liberal ve demokratik kurumların ilerleyişinde ciddi aksamalar gördük. 1930’larda faşizm ve komünizmin yükselişi, 1960 ve 70’lerdeki askeri darbeler ve petrol krizlerinde aynı şeyi yaşadık. Yine de liberal demokrasi ayakta kaldı ve her seferinde geri geldi çünkü alternatifleri çok kötüydü. Farklı kültürlerdeki halkların hiçbiri diktatörlük altında yaşamaktan hoşlanmıyor ve hepsi bireysel özgürlüğe değer veriyor. Hiçbir otoriter hükümet kendi toplumuna uzun vadede liberal demokrasiden daha cazip ve bu sayede tarihsel ilerlemenin hedefi veya son noktası olabilecek bir seçenek sunmuyor.