23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 22.11.2023 14:07 | Son Güncelleme: 22.11.2023 14:22

The Guardian yazdı: Netanyahu'nun üzerindeki baskı etkisini göstermeye başladı

Netanyahu savaşın başından bu yana önceliğinin Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylüyordu. Ancak yapılan ateşkes anlaşması Netanyahu'nun tutumunda değişiklik olduğu sinyalini veriyor. The Guardian yazarı Simon Tisdall, rehine ailelerinin baskısının etki göstermeye başladığını yazdı
The Guardian yazdı: Netanyahu'nun üzerindeki baskı etkisini göstermeye başladı

Gazze'deki çatışmalara ara verilmesi karşılığında 7 Ekim'de el konulan İsrailli rehinelerin bir kısmının serbest bırakılması için Hamas'la varılan anlaşma, İsrail'in son 50 yılın en kötü güvenlik krizinin başlamasından bu yana tavizsiz bir tutum benimseyen İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun rota değişikliğini yansıtıyor.

Siyasi geleceği başarısına bağlı

Anlaşmanın Netanyahu'nun tutumunda bir yumuşama anlamına geldiğini söylemek muhtemelen yanlış olur. Netanyahu başından beri İsrail'in öncelikli hedefinin Hamas'ı Gazze'de askeri ve siyasi bir güç olarak ortadan kaldırmak olması gerektiği konusunda kararlıydı. Siyasi geleceğine dair başarısı da bu yaklaşıma bağlı görünüyor. Ancak Netanyahu ve aşırılık yanlısı Savunma Bakanı Yoav Gallant'ı da içeren savaş kabinesi, geçen hafta Kudüs'e beş günlük büyük bir yürüyüş düzenleyen rehinelerin aileleri tarafından daha fazlasını yapmaları için yoğun baskı altına alındı. Bazı akrabalar Netanyahu'yu sevdiklerine ikincil bir mesele gibi davranmakla suçluyor.

Geç de olsa farkına varıldı

İsrailli yorumcular, üst düzeydeki bu fikir değişikliğini, akrabaların etkili lobi faaliyetlerinin yanı sıra İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve güvenlik kurumlarının İsrail vatandaşlarına karşı Hamas'ın yok edilmesinin ötesinde bir görevi olduğunun geç de olsa farkına varılmasına bağlıyor. Haaretz köşe yazarı Amos Harel İsrail tarafında bir değişiklik olduğunu yazdı. Harel, "Gallant ve IDF Genelkurmay Başkanı Herzl Halevi'nin sadece Gazze'nin kuzeyindeki askeri saldırıya odaklanmanın mümkün olmadığını fark etmelerinden kaynaklanıyor gibi görünüyor. 7 Ekim katliamını mümkün kılan korkunç başarısızlıktan sorumlu olan savunma kurumu bunu düzeltmeye başlamalı. Ve bu düzeltme sadece toprak fethetmek ve teröristleri öldürmekle bitmiyor. Her şeyden önce, en azından rehineler arasındaki anne ve çocukları evlerine geri getirme çabasını içeriyor" ifadelerini kullandı.

Seçmenlerin güvenini kaybetti

Savaş kabinesinin haftalardır bu konuda ikiye bölündüğü, Netanyahu'nun da aralarında bulunduğu sertlik yanlılarının Hamas'ı zayıflatmanın ve Gazze'deki lideri Yahya Sinvar'ı esirleri serbest bırakmaya ikna etmenin en iyi yolunun amansız bir askeri baskı olduğuna inandıkları bildiriliyor. Diğerleri ise İsrail'in Gazze'de geri adım atması için uluslararası baskı dayanılmaz hale gelmeden önce ne kadar yetersiz olursa olsun elinden geleni yapması gerektiğini savunuyor. Netanyahu'nun değişiminde, haftalar boyunca görüşmeyi reddettiği rehine aileleriyle bizzat karşılaşması etkili olmuş olabilir. Netanyahu ve partisi Likud, 7 Ekim'deki hataları ve kayıtsızlıkları nedeniyle kendilerini suçlayan seçmenlerin çoğunun güvenini kaybetmiş durumda. Anketler, şimdi bir seçim yapılsa kaybedeceklerini gösteriyor. Her zaman olduğu gibi, hesaplamalar merhametle karışmış durumda.

Rehine anlaşmasının gerçekleşmesi halinde, 50 kadın ve çocuğun serbest bırakılmasına karşılık, savaş öncesinden bu yana İsrail'in gözaltında tuttuğu 150 kadar Filistinli kadın ve çocuğun da serbest bırakılacağı açıklandı. Şu anda toplam 240 kadar İsraillinin rehin tutulduğuna inanılıyor. Askeri personelin ya da yetişkin erkeklerin serbest bırakılması şimdilik söz konusu değil. Önerilen anlaşma ayrıca karada ateşkes ve İsrail'in Gazze'nin güneyindeki hava operasyonlarına sınırlama getirilmesini içeren dört günlük bir ateşkesi de içeriyor. Bu süre zarfında Mısır ile Refah sınır kapısı üzerinden sınırsız yardım sevkiyatının yeniden başlayacağı varsayılıyor. Gazze'ye diğer giriş noktalarının açılıp açılmayacağı ise belirsiz.

Muhalefet görevi bırakmasını istiyor

İsrail'deki muhalif politikacılar, rehineler konusunda herhangi bir hareket belirtisini memnuniyetle karşılarken, Netanyahu'nun değişen tutumunu, muhakemesinin kusurlu olduğunun ve başbakan olarak değiştirilmesi gerektiğinin bir başka göstergesi olarak sunmaya çalışabilirler. Ana muhalefet lideri Yair Lapid şimdiden Netanyahu'nun görevi bırakmasını talep ediyor.

Anlaşma ve beraberindeki ateşkes savaşın bittiği ya da rehine krizinin çözüldüğü anlamına gelmiyor. Teorik olarak, her iki taraf da yeniden toparlanmak için zaman bulduktan sonra daha şiddetli bir şekilde yeniden başlayabilir. Ancak başta Katar hükümeti olmak üzere arabulucuları ve Biden yönetimi gibi ilgili tarafları çatışmaların daha kalıcı bir şekilde durdurulması için çalışmaya teşvik edecektir.

Netanyahu ve İsrail'in savaş kabinesi üzerindeki ABD baskısı son haftalarda giderek artarken Başkan Joe Biden, Demokrat parti destekçileri ve genel olarak ABD halkı arasında Gazze'deki sivil kayıplar konusunda giderek artan bir huzursuzlukla karşı karşıya kaldı. Hamas tarafından yönetilen sağlık otoritesi, İsrail'in müdahalesinden bu yana 13 binden fazla Filistinlinin öldüğünü söylüyor. Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarında çoğu İsrailli siviller olmak üzere yaklaşık bin 200 kişi hayatını kaybetti. Yakın zamanda yapılan bir anket Amerikalıların çoğunun ateşkesten yana olduğunu gösterdi.

Biden mı etkili oldu?

Bir rehine anlaşması, Biden'ın geçen ay Tel Aviv'e yaptığı bir ziyarette sonsuz destek sözü verdiği İsrail liderliği üzerindeki perde arkası etkisinin işe yaradığını iddia etmesini sağlayacaktır. Küresel güney ülkelerinden ABD politikasına yönelik sert eleştirileri etkisiz hale getirebilir ve ateşkes çağrısında bulunan Fransa gibi Avrupalı müttefikleriyle arasındaki bölünmeleri hafifletebilir.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının özellikle Arap ve Müslüman çevreler tarafından uluslararası düzeyde kınanması Hamas'a yardımcı oldu. Rusya ve Çin Hamas'ı eleştirmeyi reddeden önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. Geçen hafta BM Güvenlik Konseyi'nde kabul edilen uzlaşı kararında 7 Ekim saldırılarını kınayan bir ifade yer almadı. Bir anlaşmanın Hamas liderliğinin tutumu ve gelecekteki davranışları üzerinde nasıl bir etki yaratacağı belirsiz. Gazze'deki Hamas güçlerine komuta eden Sinwar değişken ve radikal bir figür. Bazı İsrailli değerlendirmeler onun tamamen rasyonel bir aktör olmadığını gösteriyor. Bu ayın başlarında bir noktada rehine görüşmelerini aniden kesmiş ancak birkaç gün sonra temaslara yeniden başlamıştı.

Sinwar'ın bir anlaşmayı, özellikle de ateşkes içeriyorsa, taktiksel bir zafer ve İsrail'e yönelik eşi benzeri görülmemiş saldırısının Gazze halkının başına açtığı dehşet, sefalet ve acı için bir tür çarpık gerekçe olarak sunacağı kesin. Muhtemelen kendisini izleyen Arap dünyasına ve müttefiki İran'a, askeri güçleri arasındaki muazzam farka rağmen, meydan okumasının İsrail tarafını taviz vermeye zorladığını iddia edecektir. Onun için daha da önemlisi, bir anlaşma Hamas'ın İsrail'in ilk saldırısından sağ çıktığını, İsrail topraklarına devam eden füze saldırılarının gösterdiği gibi hala dişleri olduğunu ve bir gün daha savaşmak için yaşayacağını gösterecektir.