İran yirmi yıl boyunca gölgede kaldı ve İsrail'le olan mücadelesinde Orta Doğu'da finanse ettiği savaşçı gruplara güvendi. Geçen hafta sonu İsrail'e doğrudan saldırması stratejik bir değişime ve büyük bir kumara işaret ediyordu. İran, İsrail ve en büyük müttefiki ABD'ye kıyasla daha zayıf bir konvansiyonel orduya sahip olduğunu uzun zamandır biliyordu. 1979 İslam devriminden bu yana Tahran'ın yabancı başkentlerde ABD müttefikine doğrudan bir saldırıyı destekleyecek çok az dostu vardı.
ABD'nin rakipleriyle bağlarını güçlendirdi
İran'ın İsrail'e yönelik insansız hava aracı ve füze saldırısı ki bu saldırıyı ordusu üstlendi ve İsrail'in misilleme yapması halinde bunu tekrarlayacağına söz verdi, Rusya ve Çin gibi Amerikalı rakipleriyle diplomatik bağlarını güçlendirdiği, Suudi Arabistan gibi komşularıyla arasını düzelttiği ve yasadışı petrol satışıyla ekonomisini büyüttüğü yılların ardından geldi. Saldırı aynı zamanda Tahran'ın Batı ile uzlaşmadan uzaklaşıp ABD ve müttefikleriyle açık bir çatışmaya doğru kayışının dramatik bir örneğini teşkil etti.
Şimdi İran ve İsrail, her iki taraf için de son derece büyük tehlikeler barındıran, tırmanan bir şiddet döngüsünün eşiğinde duruyor. İsrail savaş kabinesi üyeleri, ülkenin kendi seçtiği bir zaman ve yerde karşılık vereceğini söylerken, ABD'li yetkililer bunun yakında gerçekleşebileceğini belirtiyor. İranlı sertlik yanlıları arasında giderek büyüyen bir grup, Tahran'ın savaşçı ağına ağır hasar veren ve bu ay Şam'daki bir diplomatik tesisi vurarak üst düzey askeri yetkililerin ölümüne neden olan İsrail'e karşı daha sert eylem çağrısında bulunuyor. Birçok İranlı sertlik yanlısı için bu saldırı paradigma değiştiren bir yanıt gerektiriyordu.
"Bundan böyle saldırılara İran'dan karşılık vereceğiz"
Cumartesi günkü saldırıları gerçekleştiren güçlü paramiliter örgüt İran Devrim Muhafızları'nın başı Tümgeneral Hüseyin Selami "Yeni bir denklem yaratmaya karar verdik" dedi. Selami pazar günü devlet televizyonuna verdiği demeçte "Bundan böyle Siyonist rejim herhangi bir yerde çıkarlarımıza, varlıklarımıza, şahsiyetlerimize ve vatandaşlarımıza saldırırsa biz de ona İran'dan karşılık vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Eski bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi olan ve şu anda Washington'daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nde kıdemli başkan yardımcılığı yapan Jon Alterman, İran'ın koz peşinde olduğunu düşünüyor. Alterman, "İranlılar ne yaparlarsa yapsınlar ABD, müttefikleri ve ortaklarıyla varoluşsal bir savaş içinde olduklarını hissediyorlar. Dolayısıyla risk almak dışında bir seçenek görmüyorlar. Ve hayatta kalmaya devam etmelerini bir zafer olarak görüyorlar" dedi.
Saldırı, İran'ın Rusya'ya Ukrayna'ya saldırmak için kullanılan insansız hava araçları tedarik etmeye ve Rus topraklarında bir insansız hava aracı fabrikası kurulmasına yardımcı olmaya başlamasının ardından geldi. Bunlar, ABD'li yetkilileri alarma geçiren ve Moskova'ya Ukrayna'daki savaşta avantaj sağlamaya yardımcı olan hareketler. İran ayrıca, ABD'nin 2018'de Tahran'la yaptığı anlaşmadan çekilmesinden bu yana nükleer programını geliştirdi ve ülkenin böyle bir silah inşa etmeye daha yakın olduğu endişesine yol açtı. Ancak ABD'li yetkililer İran'ın şu anda bir nükleer silah inşa etmek için çalıştığına inanmadıklarını söylüyor.
Şubat ayı gibi kısa bir süre önce İranlı yetkililer İsrail'e yönelik geniş çaplı bir saldırıyı tetikleyecek sadece iki kırmızı çizgi belirlediklerini söylemişlerdi: İran'ın nükleer ve petrokimya tesisleri gibi İran içindeki stratejik varlıklarına doğrudan bir saldırı ya da İsrail'in en tehlikeli düşmanlarından biri olan Lübnanlı Hizbullah'a yönelik bir kara harekâtı.
Direniş Ekseni'nin baskısı
Devrim Muhafızları ve Suriye hükümetinin danışmanları, İsrail'in İran konsolosluk faaliyetlerine ev sahipliği yapan bir binayı vurduğunda bile askeri bir misillemenin kesin olmadığını söyledi. Bu kişiler İran'ın misilleme yapmamaya karar verebileceğini aktardı. Binayı kendi topraklarının bir parçası olarak tanımlamamaya karar verebilir ve Suriye'deki varlıklarına yıllar önce yapılan saldırılarda olduğu gibi komutanlarının ölümünü görmezden gelebilirdi.
İsrail Şam saldırısının sorumluluğunu üstlenmedi ve İsrailli yetkililer istihbaratın binanın gerçek bir diplomatik tesis değil, İran'ın askeri amaçları için kullanılan bir bina olduğunu gösterdiğini söyledi. Bir Devrim Muhafızları danışmanına göre İran, kendisine Direniş Ekseni adını veren ve İsrail ile ABD tarafından defalarca saldırıya uğrayan müttefik savaşçıların baskısı altında müdahale etmeye karar verdi.
"Bu sembolikse gerçek saldırı neye benziyor?"
Askeri analistler, önceki gerilimlerin aksine, saldırının ölçeğinin İsrail içinde gerçek bir hasar verme girişimine işaret ettiğini, toplamda 300'den fazla füze ve çeşitli tiplerde insansız hava aracı kullanıldığını belirtiyor. Mermilerin çoğunu düşürmek için ABD ve Arap komşularıyla karmaşık bir ortak operasyon gerekti. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nde İran füzeleri ve insansız hava araçları konusunda uzman olan Fabian Hinz, "Sembolik bir saldırı düzenlemek istiyorlarsa neden bu kadar çok araç kullansınlar? Eğer sadece sembolikse, gerçek saldırı neye benziyor? Aynı anda bin füze fırlatamazlar" diye konuştu.
"Gölge savaş devam edecek"
Hizbullah'ın İsrail ve İran arasında yaşanacak herhangi bir gerginlikte nasıl bir rol oynayacağı şu anki en önemli stratejik soru. Lübnanlı grup, Gazze'deki savaşın başından bu yana İsrail güçleriyle sürekli ateş teatisinde bulunarak ama daha sofistike olan hassas güdümlü füze cephaneliğini geri çekerek İsrail'le yavaş ilerleyen bir çatışma yürüttü. İsrail'in eski ulusal güvenlik danışman yardımcılarından Chuck Freilich "Gölge savaş devam edecek. Asıl soru açık bir çatışma olup olmayacağı" dedi.