Milli Eğitim Bakanlığı’nın 26 Nisan’da askıya çıkarıp görüş bildirimi için sadece bir hafta süre tanıdığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adlı eğitim-öğretim programı, birçok itirazın muhatabı olmuştu. Tepkiler sonrası görüş bildirimi için toplam iki hafta tanınan programın hacminin 3 bin 494 sayfa olması bu eleştirilerin asıl nedeniydi. Tüm bunlara karşın Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, program için onay verdi. Birçok eğitim kuruluşu ve sendika da programa ilişkin kapsamlı incelemelerini programın yürürlüğe girmesiyle tamamladı ve raporlarını yayımladı. Onlardan biri Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş), diğeri ise Türk Eğitim Derneği'nin düşünce kuruluşu TEDMEM… Bu iki kuruluş, raporlarında yeni programı işte böyle değerlendirdi:
Erdem-Değer-Eylem Modeli
Eğitim İş’in tespit ve değerlendirme raporuna göre okul öncesi eğitim programının içeriği, esnek, öğretmene özgürlük tanıyan ve çocuğun yüksek yararını gözeten yaklaşımdan vazgeçildiğini gösteriyor. Okul öncesi eğitimin de diğer kademelerle benzer biçimde “Erdem-Değer-Eylem Modeli”ne uygun yürütülmesi isteniyor. Bu model altında bakanlığın belirlediği 20 çatı değer yer alıyor. Bu değerler ise “sevgi, dostluk, vatanseverlik, yardımseverlik, dürüstlük, aile bütünlüğü, özgürlük, sabır, tasarruf, çalışkanlık, mütevazılık, mahremiyet, sağlıklı yaşam, duyarlılık, merhamet, estetik, temizlik, adalet, saygı ve sorumluluk”...
Okul öncesinde toplum katılımı
Rapora göre programda “erdemli insan” felsefesinin oluşturulabilmesi için milli ve manevi değerlerin edinimi diğer tüm beceri alanlarıyla bütünleştirilerek ele alınmalı. Fakat çocukların yaşına göre üst düzey kalan bu değerlerin öğretmen tarafından çocuğa indirgenerek uygulanması bekleniyor. Yani program çocuğu iktidarın önemli bir temsilcisi olarak değerlendiriyor ve çocuğu inşa etmek istiyor. Program çocuk merkezli değil. Bu yüzden oyun sadece bir araç olarak değerlendiriliyor ve bir öğretim metodundan ibaret kılınıyor. Çocuğun önemli yaşam aktivitelerinden biri olan oyunun felsefesinde bulunmaması programa daha didaktik, “öğrenme merkezli” bir yaklaşımın hakim olmasına neden oluyor. Bu taslakta ilk defa okul öncesi eğitimde aile katılım çalışmalarına toplum katılımı da ekleniyor. Toplum katılımında okul içi ve dışı uygulamaların yapılması, zenginleştirme/destekleme etkinliklerinde değerlere yer verilmesi gerektiği belirtiliyor.
“Huzurlu insan yetiştirmek”
Bu değerler yine “Erdem-Değer-Eylem Modeli” temel alınarak belirleniyor. Modelin nihai hedefi ise “Huzurlu aile ve toplum ile yaşanabilir çevrede huzurlu insan” yetiştirebilmek. Okuryazarlık becerilerine eklenen dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı becerileri de okul öncesi çağındaki çocuklardan beklenebilecek kazanımlar değil. Hayat bilgisinde ise ilk defa bilim ve sanat konuları kendilerine yer buluyor. Dersin temel ilkeleri yakından uzağa, somuttan soyuta, genelden özele, bilinenden bilinmeyene şeklinde tasvir ediliyor.
Fende sadeleşmeden bahsetmek güç
Programın ders ders kapsamlı analizini yapan TEDMEM Koordinatörü Dr. Sabiha Sunar, ortaya koydukları 196 sayfalık değerlendirmeden yola çıkarak fen dersine ilişkin noktalara şöyle değiniyor: “3. sınıfın ilk ünitesinde bilimsel bilgiye ulaşmanın yolları ve bilim insanlarının özellikleri programda yer alıyor. 4. sınıfta da bilimin özellikleri ve bilgi kaynağının güvenilirliğine değinen bir ünite var. 2018’deki programda doğrudan bilimi anlatan bir ünite yoktu. 2024’te sürdürülebilirlik de ünite olarak kendine yer bulan konulardan biri. Onun haricinde içerikte söz edildiği gibi bir sadeleşmeden bahsetmek güç. 2018 ve 2024 programları bazı daralmalar görülse de paralellik teşkil ediyor.”
Fen derslerinde hacim artık yok
“Bazı değişiklikleri ise şöyle sıralayabiliriz: Örneğin hacim kavramının öğretimi fen bilimlerinden çıkarıldı ve yalnızca matematik dersi kapsamında öğretilecek. Fen bilimlerinde bu kavram sadece matematikten gelen temel kabuller çerçevesinde öğrencilere hatırlatılacak. Yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları 6. sınıftan 4. sınıfa alındı. Hücre kavramı 7. sınıftan 5. sınıfa çekildi. Kuvvetin etkilerine yönelik kavramların öğretimi 4. sınıftan 3. sınıfa alındı. Bilimin doğasına ilişkin içerikler eklendi. Alkol ve sigara kullanımının sağlığa etkisine yönelik kazanımlar programdan çıkarıldı.”
Çıkarılan konular da var
“Fizikte birçok konunun işlendiği sınıf değiştirildi. Sıralanmasında devamlılığın dikkate alınmadığı birçok konu da var. Buna en güzel örneklerden biri şu: Kuvvet ve hareket 10. sınıfta toplansa da Newton’un hareket yasaları 11. sınıf programında, oysa bunlar birlikte ele alınmalı. Bununla birlikte 10. sınıftaki optik de 11. sınıfa ötelendi. Ancak optik konusunun 9. sınıfa çekilen dalgalar konusundan önce işlenmesi öğretimi kolaylaştırırdı. 2018 öğretim programında yer alan modern fizik konularından özel görelilik teorisi, Compton saçılması ve lazer ışınlarına yeni programda yer verilmedi. Kimyada da yine birçok konunun işlendiği sınıf değiştirildi. Plazma, gaz karışımları ve gerçek gazlar konuları ise tümüyle programdan çıkarıldı.”
“Evrim, hayati öneme sahip”
“Genel olarak ezber şeklinde nitelendirilen konu içeriklerinin biyolojide azaltıldığı söylenebilir. Fakat konuların sınıf bazında sıralanması, dünya genelinde çok yaygın olarak kullanılan bilimsel eserlerdeki konu sıralamalarıyla uyum göstermiyor. Ayrıca biyoloji eğitiminde temel kavramlardan biri olan evrim teorisi, hala programda yer almıyor. Evrimin biyoloji öğretim programına dahil edilmesi, bilimsel okuryazarlığın geliştirilmesi, doğa bilimlerinin birbiriyle bağlantısının anlaşılması ve öğrencileri biyoloji alanında kapsamlı bir eğitime hazırlamak için hayati önem taşıyor. Biyoloji dersi öğretim programının bu bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor.”
“‘Atatürk’ ifadesi çok az”
“Modelin ortak metni uyarınca milli ve manevi değerler, erdemli ve yetkin insan, ahlak gibi sözcüklerin sıklıkla tekrarlansa da özellikle sosyal bilgiler, T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük, tarih gibi derslerin öğretim programlarında ‘Atatürk’, ‘Atatürkçülük’, ‘cumhuriyet’, ‘Atatürk ilke ve inkılaplarının ışığında nesiller yetiştirmek’ gibi ifadelere çok az yer veriliyor. Programın içeriğinin coğrafya, ekonomi, felsefe, hukuk, siyaset bilimi ve sosyoloji gibi disiplinlerden yararlanılarak oluşturulduğu söylense de program incelendiğinde disiplinler arası bir anlayış yok.”
Sadeleştirmeler Atatürk’le alakalı
“T.C. inkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinde eski programın ilk ünitesi ‘Bir Kahraman Doğuyor’ ile şimdiki ilk ünite ‘Mustafa Kemal’in Hayatı’ benzer içeriğe sahip. 2. ünite ‘Milli Uyanış: Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar’ın ismi ‘Birinci Dünya Savaşı’ olarak değiştirilerek sadeleştirilmiş. Milli Mücadele’ye hazırlık bölümleri 3. üniteye alınmış. ‘Milli Bir Destan: Ya İstiklal Ya Ölüm’ adlı 3. ünite ‘Yerelden Vatana Milli Mücadele’ adıyla yer almış ve Milli Mücadele dönemi içerikleri sadeleştirilmiş. ‘Atatürkçülük ve Çağdaşlaşan Türkiye’ ünitesinin adı ise ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin Kuruluşu ve İnkılaplar’ yapılmış. Eski programdaki ‘Demokratikleşme Çabaları’, ‘Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası’ ve ‘Atatürk’ün Ölümü ve Sonrası’ adlı üniteler ise bu programda yok. Programın sadeleştiği söylenebilir ancak sadeleşmeye gidilen konuların genellikle Milli Mücadele ve Atatürk ile ilgili olması dikkat çekici.”
Felsefe tarihi artık öğretilmeyecek
“Felsefe, programda en çok değişikliğe uğrayan derslerin başında geliyor. Eski programda 10. sınıfta 4, 11. sınıfta 5 üniteden oluşan felsefe, şimdi 10. sınıfta 9, 11. sınıfta 6 üniteden oluşuyor. Ancak içerik açısından incelendiğinde MÖ 6. yüzyıldan başlayıp MS 20. yüzyıla dek işlenen felsefe tarihi konularının programdan çıkarılarak edebiyat ve felsefe, hukuk ve felsefe gibi tamamen günlük yaşamla ilişkilendirilmiş ve seyreltilmiş konuların eklendiğini görüyoruz.”
Japonya sadeleştirmeden vazgeçmişti
“Programların içeriğinin incelenen ülkelere göre neredeyse iki katı yoğun olduğu ve yüzde 35 oranında sadeleşmeye gidildiği açıklandı. Sadeleşme her zaman olumlu sonuçlar garanti etmeyebilir. Geçmişte Japonya’da yapılan köklü değişiklikler buna bir örnek. 2000 yılında ülkede fen bilimleri, matematik ve Japonca gibi derslerin öğretim içerikleri yüzde 30 oranında azaltılmıştı. Ayrıca bu derslerin saatleri de yüzde 15 oranında düşürülmüştü. Bu da Japonya’nın ulusal sınavlarının yanı sıra hem PISA (2003, 2006) hem de TIMSS performanslarının düşmesine yol açtı. 2003-2010 arasında kademeli olarak ders kitapları ve öğretim programları ile süreleri ulusal standartlar gözetilerek revize edildi. 2003’te ders kitaplarının azaltılan içeriği tekrar eklendi. 2010’da da ders saatleri yüzde 10 oranında arttırıldı. Bunlar da Japonya’nın eğitimde tekrar yükselişini sağladı.”
İntegral programdan çıktı
Matematikte ise ilkokulda 4 işlem artık ayrı başlıklar altında değil, toplama-çıkarma ve çarpma-bölme olarak bir arada gösterilecek. 1. sınıfta kesirler, zaman, ölçme araçları ile işlemler ve takvim okuma gibi konular olmayacak. Bunlar 2. sınıfta işlenecek. Sütun grafiği, ışın ve doğru parçası gibi düzlemsel konular 4. sınıftan 5. sınıfa ötelendi. Alan ölçme konusu ilkokuldan kaldırıldı. 10. sınıf konularından olan fonksiyona ise 8. sınıftan itibaren yer verilecek.
Algoritma da ortaokul programında ilk defa yer buldu. Halihazırda lisede işlenen integral, “işlem odaklı olması” gerekçesiyle programdan çıkarıldı. 9. sınıfın ilk konusu olan mantık, hazırlık sınıfına alındı ve sayısal mantık kısmı da içerikten çıkarıldı. Konu yalnızca sözel mantık problemleri çerçevesinde görülecek. Halihazırda 9. sınıfın ikinci konusu olan kümeler, artık sayılar başlığı altında sayı kümeleri olarak incelenecek. Kümeler, önceki programda kendi başına 20 ders saatlik bir yer tutarken şimdi 36 saatlik sayılar bölümünün altında toplanmış durumda.