19 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.12.2022 18:58 | Son Güncelleme: 26.12.2022 19:29

Uzmanlardan 2023 raporu: Dünya ekonomisi resesyona girecek

Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi'nin tahminlerine göre enflasyon bir tehdit olmaya devam ettiğinden, yüksek faiz oranları da durumu kötüleştiriyor. Bu nedenle gelecek yıl küresel ekonomi resesyonla karşı karşıya kalacak. Çin'in 2036'ya kadar en büyük ekonomi olarak ABD'yi geçmesi beklenmiyor
Uzmanlardan 2023 raporu: Dünya ekonomisi resesyona girecek

Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi'ne (CEBR) göre dünya 2023'te resesyonla karşı karşıya. Enflasyonla mücadeleye yönelik yüksek borçlanma maliyetleri bazı ekonomilerin daralmasına neden oluyor. 

İngiliz danışmanlık şirketi yıllık Dünya Ekonomik Ligi tablosunda, küresel ekonominin 2022'de ilk kez 100 trilyon doları aştığını ancak yetkililerin yükselen fiyatlara karşı mücadelelerini sürdürmeleri nedeniyle 2023'te duracağını söyledi.

"Enflasyonla mücadele kazanılmış değil"

Bloomberg’in haberine göre CEBR Direktörü Kay Daniel Neufeld, "Yüksek enflasyona yanıt olan faiz oranlarındaki artışların bir sonucu olarak dünya ekonomisinin gelecek yıl resesyon karşı karşıya kalması muhtemel" dedi. Raporda, “Enflasyonla mücadele henüz kazanılmış değil. Merkez bankalarının ekonomik maliyetlerine rağmen 2023'te silahlarına sarılmalarını bekliyoruz. Enflasyonu daha rahat seviyelere indirmenin maliyeti, önümüzdeki birkaç yıl için daha zayıf bir büyüme görünümü olacak” ifadeleri yer aldı. 

Bulgular, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) son tahminlerinden daha karamsar. IMF, Ekim ayında dünya ekonomisinin üçte birinden fazlasının küçüleceği ve küresel resesyon nedeniyle 2023'te küresel GSYİH'nın yüzde 2'den daha az büyüme şansının yüzde 25 olduğu konusunda uyarıda bulundu. 

Buna rağmen 2037 yılına kadar, gelişmekte olan ekonomiler daha zengin olanları yakaladıkça, dünya gayri safi yurtiçi hasılası ikiye katlanacak. Değişen güç dengesiyle birlikte Doğu Asya ve Pasifik bölgesinin 2037 yılına kadar küresel üretimin üçte birinden fazlasını oluşturduğu, Avrupa'nın payının ise beşte birin altına indiği görülecek. 

Çin, ABD'yi 2036'ya kadar geçemeyecek

CEBR, temel verilerini IMF'nin Dünya Ekonomik Görünümü raporundan alır ve büyüme, enflasyon ve döviz kurlarını tahmin etmek için dahili bir model kullanır. Buna göre Çin, en erken 2036'ya kadar, dünyanın en büyük ekonomisi olarak ABD'yi geçmeye hazır değil. Bu, Çin'in sıfır Covid politikasını ve büyümesini yavaşlatan batı ile artan ticaret gerilimlerinin bir yansıması.

CEBR, geçen yılki lig tablosunda 2030'a kaydırdığı geçişin başlangıçta 2028'de olmasını bekliyordu. Şimdi, geçiş noktasının 2036'ya kadar olmayacağını düşünüyor ve Pekin, Tayvan'ın kontrolünü ele geçirmeye çalışırsa ve misilleme amaçlı ticari yaptırımlarla karşı karşıya kalırsa bu tarih daha da ileriye gidebilir. 

CEBR’in raporunda, “Çin ile Batı arasındaki ekonomik savaşın sonuçları, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının ardından gördüklerimizden birkaç kat daha şiddetli olacaktır” sözleri yer aldı. CEBR, oldukça keskin bir resesyon ve enflasyonda yeniden canlanma olacağını söyledi. Ancak böyle bir durumda Çin’in alacağı zararın büyük olacağı belirtilen tahminlerde bunun Çin’in dünya ekonomisine liderlik etmeye yönelik her türlü girişimini baltalayacağı da belirtildi.

Raporda yer alan diğer ekonomik tahminler şöyle: 

-Hindistan 2032'de dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olacak.

-Birleşik Krallık önümüzdeki 15 yıl içinde dünyanın en büyük altıncı ekonomisi ve Fransa yedinci olmaya devam edecek. Ancak İngiltere artık büyümeye yönelik politikaların olmaması ve rolüne ilişkin net bir vizyonun olmaması nedeniyle Avrupalı ​​emsallerinden daha hızlı büyümeye hazır değil.

-Fosil yakıtlar yenilenebilir enerjiye geçişte önemli bir rol oynadığından, doğal kaynaklara sahip gelişmekte olan ekonomiler önemli bir destek alacak.

-Küresel ekonomi, karbon emisyonlarının ekonomik büyümeden ayrıldığı 80 bin dolarlık kişi başına GSYİH seviyesinden çok uzakta. Bu da küresel ısınmayı sanayi öncesi seviyelerin sadece 1,5 derece üzerinde sınırlama hedefine ulaşmak için daha fazla politika müdahalesi gerektiği anlamına geliyor.