Jim Tankersley / The New York Times
Almanya'da Şansölye Olaf Scholz hükümetinin Pazartesi günü neden dağıldığına dair hızlı bir açıklama arıyorsanız, şunu düşünün. Geçtiğimiz beş yıl boyunca, pandemi kaynaklı durgunluk ve sonrasındaki enflasyonist süreç boyunca, ABD ekonomisi reel olarak %12 büyüdü. Alman ekonomisi ise hiç büyümedi.
Dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Almanya'nın ekonomik motoru durdu ve siyasi sınıfı bunun nedeni ya da bu konuda ne yapılması gerektiği konusunda uzun bir süredir anlaşamıyor.
Pandemi sonrası dönemde pek çok Batı ülkesi gibi Almanya da, sandıkta popülist isyanlara yol açan ve aşırı sol ve aşırı sağ siyasi partileri güçlendiren türden bir ekonomik durgunluk sorunu yaşıyor. Ancak tüm sorunlar bundan ibaret değil.
Donald Trump'ın Kasım ayında bir dönem daha kazanmasına yardımcı olan Amerika'daki benzer problemler, büyük ölçüde pandemi kaynaklı fiyat artışlarının devam eden acısıyla ilgiliydi. Seçmenler Başkan Yardımcısı Kamala Harris'i, Başkan Joe Biden'ın gözetiminde dünyadan pozitif ayrışan ekonomik büyüme için ödüllendirmedi. Yüksek enflasyon ve kira fiyatları yüzünden çok öfkeliydiler.
Büyüyemeyen Almanya krize sürüklendi
Alman seçmenler ve politikacılar, ekonomileri ABD'dekinin küçük bir kısmı kadar bile büyüseydi çok mutlu olacaklardı. Ekonomileri pandemi sırasında küçüldü, toparlandı ve ardından son iki yılda durgunlaştı. Bu yıl resesyondan kıl payı kurtuldu.
Kötü büyüme rakamları halkın Scholz ve liberal eğilimli Sosyal Demokratlardan soğumasına yol açtı. Bu durum Scholz'un 2021'den bu yana liderliğini yaptığı üç partili koalisyonun dağılmasına yol açarak Pazartesi günü yapılan güven oylamasının başarısızlıkla sonuçlanmasına ve Şubat ayında erken parlamento seçimlerinin yapılmasına neden oldu.
Tüm bunlara rağmen Alman ekonomisi serbest düşüşte değil. Ancak uzun süreli zayıflık dönemi, Almanya ve Avrupa için tehlikeli bir anda bir sonraki hükümete liderlik etmek için yarışan adayların odak noktası haline geldi.
Felaket değil gerileme dönemi
Pensilvanya Üniversitesi'nin eski rektörlerinden olan ve 2022'den bu yıla kadar Biden'ın Almanya Büyükelçisi olarak görev yapan Amy Gutmann bir röportajında “Felaketten değil, gerileme dönemindeki bir ekonomiden bahsediyoruz” dedi.
“Almanya Avrupa'nın en güçlü ekonomisi - hala öyle, bu değişmedi - ve gelecekte de öyle olacağına inanıyorum” diyen Gutmann, ‘Ancak Almanya gerekli adımları atarsa’ diye ekledi.
Ülkenin en büyük ekonomik sorunları arasında, onlarca yıldır büyümesini sağlayan ağır sanayilerdeki geniş çaplı düşüş ve ihraç malları için küresel pazardaki gerileme yer alıyor. Otomobil üreticileri ve diğer ağır sanayi üreticileri işten çıkarma kararı aldı. İş dünyası liderleri, yüksek enerji fiyatlarının özellikle Çin'den gelen düşük maliyetli ürünlerle rekabet etme kabiliyetlerini azalttığından şikayetçi.
Hükümetin ülkeyi daha düşük emisyonlu elektrik kaynaklarına kaydırma ve Ukrayna'nın işgalinden sonra Rusya'dan ithal edilen doğal gazı hızla ikame etme girişimleri henüz tamamlanmış değil.
Başbakanlık yarışında Merz önde
Ekonomiyle ilgili tartışmalar, Scholz'un merkez sol partisinin, hepsi de gerçekçi koltuk kazanma şansına sahip altı partiyle mücadele edeceği Şubat ayındaki erken seçimlerde ortaya çıkacak. Şu anda başbakanlık yarışını önde götüren isim muhafazakar Hıristiyan Demokrat Birlik partisinin lideri Friedrich Merz.
Almanya'nın ana akım partilerinde Trump'ın doğrudan bir benzeri yok - korumacı ekonomi politikaları ve irade gücünün birleşimiyle büyümeyi hızlandırmayı vaat eden bir aday yok.
Dolayısıyla Pazartesi günü yaşanan tartışmalar, son ABD başkanlık seçimlerinden çok 2012'de Barack Obama ve Mitt Romney arasındaki ince politik atışmalara benziyordu.
Milletvekilleri hükümeti feshetmek için oylamaya hazırlanırken Scholz, Obama'yı ve 2020 kampanyası sırasında Biden'ın duruşunu yansıttı. Scholz, Almanya'nın kritik altyapıya olan devlet yatırımının yetersiz olduğunu ve bunun da küresel bir sanayi lideri olarak konumunu tehdit ettiğini savundu. Bu enerji arzı, internet ve hatta demiryolları için de geçerli.
Onun reçetesi de Biden'ınkine benziyordu. Hem mevcut altyapı harcamalarını desteklemek hem de yapay zeka, biyoteknoloji ve kuantum bilişim gibi gelişmekte olan endüstrilerde yer edinme girişimlerini desteklemek için devlet borçlanmasında artış çağrısında bulundu. Şirketler için “Made in Germany” vergi teşviki sözü verdi.
Scholz Pazartesi günü yaptığı açıklamada “Daha fazla büyümeye ihtiyacımız var” dedi. Bunun için de “Almanya'ya güçlü ve kararlı bir şekilde yatırım yapmanın tam zamanı” ifadelerini kullandı.
Scholz'un şansı az
Scholz, Almanya'nın kökleşmiş bütçe kısıtlamalarından rahatsız oldu ve daha hedefli harcamaları
desteklemek için devlet borçlanmasına getirilen anayasal sınırda değişiklik yapılması çağrısında bulundu. Yine de görevde bulunduğu üç yıl boyunca büyümeyi teşvik edemedi ve anketler ekonomik revizyonları uygulamak için bir şans daha kazanmasının pek olası olmadığını gösteriyor.
Önde giden Merz, Pazartesi günü Scholz ile alay ederek onu Almanya'yı “savaş sonrası tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birine” terk etmekle suçladı.
Merz'in planları, Almanları daha uzun saatler çalışmaya zorlamak ve çalışabilecek durumda olduğunu ancak istihdam edilmediğini söylediği yaklaşık 2 milyon kişi için devlet yardımlarını geri almak üzerine odaklanıyor. Merz, “Onlara işgücü piyasasına dönmeleri için cesaret, teşvik ve cesaret vermeliyiz” dedi.
Merz ayrıca şirketler de dahil olmak üzere bazı vergilerde indirime gitme sözü verdi. Kasım ayında çekilene kadar Scholz'un koalisyonunun üyesi olan iş dünyası yanlısı Hür Demokratlar da öyle. Hür Demokrat Parti'nin lideri Christian Lindner, Alman şirketlerine yardımcı olmak için vergi indirimleri çağrısında bulunurken Trump'ın kampanya vaatlerine atıfta bulundu.
ABD'den iki kat daha pahalı olamayız
Lindner şunları söyledi:
“Amerikan hükümeti kurumlar vergisini %15'e indirmeyi düşünürken, biz %30 ile iki kat daha pahalıyız. ABD'den iki kat daha iyi olmadığımıza göre, iki kattan daha pahalı olamayız”
Son eyalet seçimlerinde güçlenen aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin başbakan adayı Alice Weidel de Pazartesi günü yaptığı açıklamada Almanya'daki iş ortamının kötülüğünden yakındı. Siyasete atılmadan önce Ernst & Young'da çalışan Weidel, Scholz hükümetinin devasa kötü yatırımlar nedeniyle otomotiv endüstrisi dahil ülke ekonomisini zayıf halde bırakarak kaçtığını söyledi.
Yeşiller'in lideri ve ekonomi bakanı olan Robert Habeck, Pazartesi günkü tartışmada AfD'nin göçmenleri sınır dışı etme tehditlerinin Almanya'nın iş gücünü azaltacağını söyledi ve tepki gösterdi. Habeck, AfD’nin “Almanya’daki ekonomiye, rekabet gücüne ve büyümeye en büyük tehdidi oluşturduğunu” belirtti ve “Evet, ırkçılığınızla ülkeyi ciddi bir ekonomik krize sürükleyeceksiniz” şeklinde konuştu.
© 2024 The New York Times Company