Roger Cohen / The New York Times
Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda aşırı sağcı lider Marine Le Pen ile Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron karşı karşıya gelecek. Pazar günü kullanılan oyların yüzde 92'si sayıldı. Şu anki sonuçlara göre merkezdeki Macron oyların yüzde 27.4'ünü, Le Pen ise yüzde 24.3’ünü aldı. Le Pen artan fiyatlar, güvenlik ve göç konusundaki yaygın hoşnutsuzluğu yansıtan geç bir dalgalanmadan yararlandı.
Aşırıcı partiler yüzde 51 aldı
Ukrayna'da savaş devam ederken Batı birliğinin test edilmesi muhtemel. Le Pen'in güçlü performansı Avrupa'daki milliyetçi ve yabancı düşmanı akımların kalıcı cazibesini gösterdi. Aşırı sağ ve sol partiler oyların yüzde 51'ini aldı. Bu Fransız öfkesinin ve hayal kırıklığının açık bir işaretiydi.
Le Pen’in olası zaferi durumunda NATO karşıtı ve görece Rusya yanlısı bir Fransa şekillenecek. Böyle bir senaryo müttefik başkentlerde derin endişeye neden olabilir ve Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline yönelik Atlantik ötesi birliği kırabilir. Ancak Macron sakin kampanyasının ardından son kamuoyu anketlerinden daha iyi bir sonuç elde ederek ikinci tura bir adım önde girecek. Bazı seçim anketleri onu Le Pen'in sadece 2 puan önünde gösteriyordu.
Le Pen ve Putin
Le Pen'in göçmen karşıtı milliyetçiliği Fransa'nın ilkelerine ters olduğu için karşılık bulmuyordu. Ancak bu duruş liberal olmayan politikaların hem Avrupa hem de ABD’de yayılmasıyla yıprandı. Le Pen Fransız halkının yabancılara karşı ayrıcalıklı olması ve Fransa’nın bir göç ülkesine dönüşmemesi gerektiğini hala savunsa da imajını başarılı bir şekilde yumuşattı.
Son haftalarda ilişkilerinin üzerinde durmamaya özen gösterse de Le Pen ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yakın bağları var. Aynı zamanda Macaristan’ın milliyetçi ve göçmen karşıtı lideri Viktor Orban'ı parlamento seçimlerinde art arda dördüncü zaferinden sonra tebrik etti.
Le Pen seçim sonrası kutlama yapan destekçilerine “Beş yıl içinde Fransa’daki düzeni tekrar sağlayacağım” dedi ve ülkesinin egemenliğini tüm alanlarda yeniden tesis edeceğini söyledi. Tüm Fransız halkını, Fransız dili ve kültürünün meşru üstünlüğünün olacağı bir medeniyet seçimi olarak adlandırdığı harekete katılmaya çağırdı.
Le Pen 24 Nisan'da Fransız halkının karşı karşıya olduğu seçimde bir yanda bölünme, adaletsizlik ve düzensizlik, diğer yanda ise Fransız halkının sosyal adalet ve koruma etrafında toplanması olduğunu vurguladı.
Macron’dan demokrasi vurgusu
Macron ise destekçilerine “Popülist ve yabancı düşmanı bir Fransa değil, kendisini savunmak için büyük demokrasilerle ittifaklarını sürdüren güçlü bir Avrupa'daki Fransa’yı istiyorum. Bu biz değiliz” diye seslendi.
Fransa Cumhurbaşkanı “Kendimizi aldatmayalım, hiçbir şeye karar verilmedi. Önümüzdeki 15 gün içinde yapacağımız müzakere ülkemiz ve Avrupa için belirleyici” diyerek rehavete kapılmamaları gerektiğini vurguladı.
Macron geçen hafta günlük Le Parisien gazetesinde yayınlanan bir röportajında, Le Pen'i büyük bir vahşetin ırkçısı olarak nitelendirdi. Le Pen, Macron'un açıklamalarının çirkin ve saldırgan olduğunu söyleyerek karşılık verdi. Fransız halkını yabancılara tercih etmenin “ahlaki, yasal ve kabul edilebilir tek politika” olduğunu da sözlerine ekledi.
Fransa’nın geleceği belirsiz
İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkışı ve Angela Merkel'in Almanya'daki uzun şansölyeliğinin sona ermesi Fransız liderliğine özel bir sorumluluk yükledi.
Macron Avrupa'yı stratejik özerkliğe sahip güvenilir bir askeri güce dönüştürmek istiyor. Partisi bir Rus ve daha yakın zamanda bir Macar bankasından fon alan Le Pen'in ise başka öncelikleri var. İkinci tur seçimler, 2017’deki son seçimin bir tekrarı olacak. Macron o zamanlar siyasete nispeten yeni girmiş, sol ve sağ arasındaki eski ayrımları yıkma amacını benimsemişti. Le Pen'in yüzde 33.1’ine karşı oyların yüzde 66.9’unu alarak seçimleri kazanmıştı.
Bu seferki oylama kuvvetle muhtemel beş yıl öncesinden çok daha yakın olacak. Pazar günkü oylamadan önce yapılan anketler, Macron'un ikinci turda Le Pen karşısında oyların sadece yüzde 52’sini alarak kazanacağını gösteriyordu. Adaylar önümüzdeki hafta seçim kampanyasına yeniden start verince dengeler değişebilir.
Fransa sağa kayıyor
Hiçbir merkez sol adayının ikinci tura kalamaması Fransa’nın son yıllarda sağa kayışını yansıttı. Uzun süredir savaş sonrası Fransız siyasetinin temel direklerinden biri olan Sosyalist Parti çöktü. “Boyun Eğmeyen Fransa” hareketinin NATO karşıtı aşırı sol adayı Jean-Luc Mélenchon ise yaklaşık yüzde 21 ile üçüncü oldu.
Göçmen karşıtı provokasyonun gözde siyasetçisi haline gelen, şiddetli bir yabancı düşmanı olan televizyon yorumcusu ve politikacı Eric Zemmour'un adaylığı Le Pen’e yardımcı oldu. Le Pen, daha aşırı uçtaki Zemmour’un yanında görece ana akım ve zararsız bir imaj çizdi. Sonunda, Zemmour'un kampanyası zayıfladı ve oyların yaklaşık yüzde 7'sini aldı.
Zemmour “Le Pen’in karşısında 2 milyon göçmenin Fransa'ya girmesine izin veren bir adam var” diyerek destekçilerini ikinci turda Le Pen’e oy vermeye çağırdı. Macron için tehdit edici senaryo Zemmour'un destekçileri, ihanete uğramış ya da sadece içgüdüsel olarak düşman hisseden solun geniş kesimi ve göçü temel sorun olarak gören bazı merkez sağ seçmenlerin aynı anda Le Pen’i tercih etmesi.
Le Pen, Zemmour ve Mélenchon destekçileri Fransız halkının yarısından fazlasına tekabül ediyor. Bu kesim genel olarak NATO, Amerikan ve AB düşmanı partileri tercih ediyor gibi görünüyor. Buna karşılık Macron'un La République en Marche partisi, Sosyalist Parti, merkez sağ Cumhuriyetçiler ve Yeşiller Partisi’nden oluşan merkez oyların yaklaşık yüzde 40’ını aldı.
Fransa’da yeni siyasi dönem
Sosyalist Parti'nin oyların sadece yüzde 2'sini alması ve Cumhuriyetçilerin yüzde 5’in altında kalmasıyla, savaş sonrası Fransız siyasetinde merkez-sol ve merkez-sağ sütunlarının çöküşü tamamlandı. Yeni ve belirsiz bir siyasi dönem başladı. Siyaset bilimcisi ve yazar Nicolas Tenzer "Çok endişeliyim, oldukça yakın bir ikinci tur olacak. Soldaki birçok kişi Macron'a oy vermek yerine çekimser kalacak" diye konuştu.
Macron ilk turda kaybeden Sosyalist, Komünist, Yeşil ve merkez sağ adayların ikinci tur için desteğini hemen aldı. Ancak bu partiler bir araya geldiklerinde ilk tur oylarının yüzde 15'inden fazlasını oluşturamıyor. (Melenchon’un yüzde 21 oyu bu bloka dahil değil) Macron savaş zamanı aşırı sağ yönetimin acı deneyimine sahip bir ülkede Cumhuriyet'e verilen desteğin son anlarda artmasından da faydalanabilir. Pazar günkü seçimde siyasi yelpazenin aşırı sağına ve soluna karşı Macron konumladı. Bu, onun eski siyasi düzeni etkili bir şekilde dağıttığının işaretiydi. Huzursuz başkan Macron'un etrafında inşa edilen Fransız demokrasisi, herhangi bir sürdürülebilir alternatif yapıya ulaşmışa benzemiyor.
Macron’un cazibesi zedelendi
İkinci tur adayları 2017 seçimi ile aynı kişiler olsa da koşullar onları değiştirdi. Macron 2017'de reformist umudu temsil ederken, şimdi sağa kaymış ve yukarıdan aşağıya, son derece kişiselleştirilmiş bir hükümet tarzını temsil ettiği görülüyor. Eski cazibesi zedelendi.
Macron seçimlerde onu ancak bir sağcının yenebileceğini düşünerek Fransa'da İslam'ın yeri, göçmenlik kontrolleri ve polis yetkileri konusunda sert bir tavır aldı. Pazar günü yapılan oylamadan sonra destekçilerine seslenen Macron, İslamcı ayrılıkçılığa karşı kararlı bir şekilde savaşan ve aynı zamanda herkesin inançlarını yaşayabilmesine izin veren bir Fransa’yı arzuladığını söyledi.
Sağa kaymasının bir bedeli vardı. Bir zamanlar desteğinin temeli olan merkez sol kendini ihanete uğramış hissetti. Kardeşlik, dayanışma ve fırsat eşitliğine yönelik son dakika vurgularında görüldüğü gibi, solun ikinci turda ona ne ölçüde oy vereceği Macron'un ana endişesi olacaktır.
Macron düşüş içinde
Macron kampanya boyunca Putin'le etkisiz olduğu kanıtlanan sayısız telefon görüşmesi ile meşgul gibiydi.
Fransa liderinin kopukluğuna duyulan kızgınlık arttıkça son haftalardaki anketlerde Le Pen ile arasındaki farkı kapandı. Başkanlığının beş yılı boyunca mesafeli imajının üstesinden gelmek için mücadele ederek daha fazla insana ulaşmayı öğrenmişti. Ancak Macron son haftalarda gözle görülür bir şekilde geriledi.
Yine de, Macron ülkeyi uzun süreli Covid-19 krizi boyunca yönlendirdi, işsizliği on yılın en düşük seviyesine getirdi ve ekonomik büyümeyi artırdı. Macron liderlik etmek ve ülkelerini dünya sahnesinde onurlu bir şekilde temsil etmek için gerekenlere sahip olduğunu birçok Fransız'a gösterdi.
Le Pen değişti mi?
Seçilirse Fransa'nın ilk kadın cumhurbaşkanı olacak Le Pen de 2017’den farklı görülüyor. Üçüncü cumhurbaşkanı adaylığında iki önemli cephede akla ve yaygın kanaate boyun eğdi. Fransa'yı AB'den ve euro bölgesinden çıkarmak için daha önce verdiği yeminden vazgeçti.
Daha önce Ulusal Cephe isimli Ulusal Birlik Partisi’nin lideri, bir başkan gibi görünmek için dilini yumuşattı. Gülümsedi, kişisel mücadelelerini anlattı ve Fransız halkının özellikle keskin bir şekilde artan gaz fiyatları ve enflasyonla ilgili günlük endişelerine daha yakın olduğu izlenimini verdi.
Referandum planlıyor
Ama birçok şey de değişmedi. Le Pen, ulusal topraklara Fransızların yapısını ve kimliğini değiştirecek kadar çok sayıda yabancının yerleştirilmesine yol açan bütün politikaları yasaklayacak bir referandum düzenlemeyi planlıyor. Bu öneri Fransız anayasasında bir değişikliğe yol açacaktır. Ayrıca Müslüman kadınların başörtüsü takmasını yasaklamak ve taktıkları durumda para cezası verilmesini istiyor.
© 2022 The New York Times Company