Matina Stevis-Gridneff / The New York Times
Avrupalı liderler kıtanın son on yıllardaki en karanlık günlerinde kendilerine rehberlik etmesi için Başkan Joe Biden'a güveniyorlardı. Rusya Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal ettiğinde, Ukrayna'nın arkasında birleşmek için kendileriyle birlikte çalışan ve Rusya'nın saldırganlığına verilecek yanıtı şekillendiren bir tür çoban buldular. Biden Avrupalı mevkidaşlarını Rusya'ya hızlı bir şekilde yaptırım uygulamaya çağırdı ve yönetimi de bunun ABD ile uyum içinde nasıl yapılacağı konusunda uzmanlık sağladı.
Biden, Avrupalı müttefiklerini savunma konusunda bir araya gelmeye ve NATO için daha fazla harcama yapmaya zorladı. Ve onları, sürekli büyüyen tehditlere karşı demokrasiyi savunan korkusuz, ilkeli bir grup ülkenin parçası olma söylemine katılmaya teşvik etti. Rusya'nın Ukrayna'yı yutmayı hedefleyen ve kıtalarının güvenliğine gerçek bir meydan okuma teşkil eden bir saldırgan olduğunu düşünen Avrupalı liderler için Biden dinlenmesi ve örnek alınması gereken kişiydi.
Biden'ın bu yıl yeniden seçime girmeyeceğini açıklamasının ardından Avrupalı liderler biraz rahatlamış olabilir. Farklı bir Demokrat aday, belki de eski Başkan Donald Trump ve JD Vance'den oluşan Cumhuriyetçi adayı yenme şansını arttırabilir ve Avrupa'nın güvenlik duruşunun ve ABD'nin bu duruştaki rolünün tamamen yeniden şekillenmesini önleyebilir.
"Nadir görülen bir ABD'li siyasetçi"
Ama aynı zamanda Biden'ın türünün son örneği olduğunun, dış politika çevrelerinde Atlantikçilik ya da trans-Atlantikçilik olarak adlandırılan, Atlantik Okyanusu'nun iki yakasının, ABD ve Avrupa'nın derin ve geniş bir ittifak içinde birbirine ait olduğu inancının demirbaşı olmuş bir Amerikalı politikacı olduğunun da farkındalar. NATO'nun eski genel sekreter yardımcılarından olan ve şu anda Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nin savunma inisiyatifini yöneten Camille Grand, “Avrupa'da Biden'ın son geleneksel trans-Atlantikçi olduğuna dair güçlü bir anlayış var, bu artık çok daha nadir görülen bir ABD'li siyasetçi. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kuşak değişimi kavramı Avrupalıların anlayabileceği bir şey ve çoğu da bunu anladı ancak geleceğin neye benzediğini bilmiyorlar” diye konuştu.
Avrupa Ukrayna'yı tek başına destekleyebilir mi?
Trump ve Vance, ABD ile NATO arasındaki ilişkiyi ve Amerika'nın ittifaka katkılarını yeniden gözden geçirmek istediklerini söylediler: Onlara göre, ABD destekli Avrupa güvenliği dönemi sona eriyor olabilir. Trump da Ukrayna'daki savaşın hızlı bir şekilde sona ermesini istediğini söyledi ki bu da muhtemelen güçlenmiş ve cesaretlenmiş bir Rusya'ya toprak kaybetmeyi gerektirecek. Bu durum Avrupa'yı zor bir ikilemle karşı karşıya bırakacaktır. Trump'ın anlaşmasına uyabilir ve Rusya ile mücadelesinde Ukrayna'yı destekleme sözünden dönebilir. Ya da ABD olmadan devam edebilir ve Ukrayna'yı destekleme faturasını tek başına üstlenebilir. Avrupalıların bunu yapacak iradeye ve kaynaklara sahip olduğu pek açık değil.
Ukraynalılar bu durumu endişeyle izliyor. Grand, geçen yıl ABD başkanlık seçimleri yaklaşırken bile ABD'nin Ukrayna politikasının hafifçe değiştiğini belirtti. Yani bazı açılardan, ABD'nin taahhüdünde olası bir değişiklik için zemin çoktan hazırlandı. Grand, “Başkan Biden Ukrayna'nın NATO üyeliği konusunda çok temkinliydi ve bu da Ukrayna'nın Avrupa'daki en büyük dostlarında hayal kırıklığı yarattı” dedi. Grand, “Bazı savunma sistemlerinin teslimatı konusunda çok fazla baskı yapılması ve hatta bazen Avrupalıların öncülük etmesi gerekti” diye ekledi.
Ukrayna'ya yaklaşım değişecek
Gelecekteki bir Demokrat başkan adayının, Biden'ın şimdiye kadar Ukrayna'ya sunduğu destek düzeyini azaltabileceği konusunda geniş bir kabul var. Ancak Biden'ın çekilmesinin Ukrayna'nın geleceğinin belirlenmesinde önemli bir rol oynayabilecek bir seçime daha fazla belirsizlik kattığına şüphe yok. Ukrayna'nın başkenti Kiev merkezli bir araştırma grubu olan Ukrainian Prism'in Kuzey Amerika programı başkanı Oleksandr Kraiev, ABD başkanlık kampanyasındaki dönemeçlerin ülkenin “uzun süreli bir siyasi mücadele dönemine” girdiğini gösterdiğini ve Demokrat bile olsa gelecekteki herhangi bir başkanı iç meselelere odaklanmaya ve Ukrayna dahil dış politikayı bir kenara bırakmaya zorlayabileceğini söyledi.
Kraiev, “ABD kendi sorunlarıyla uğraşacak” dedi. Ancak Trump'ın ikinci dönemine temkinli yaklaşan Avrupalılar arasında, Biden'ın kenara çekilme ve Harris'i destekleme kararı da bir miktar rahatlamayla karşılandı. German Marshall Fund'ın Brüksel ofisini yöneten eski bir ABD'li yetkili olan Ian Lesser, “Avrupa'daki pek çok çevrenin yeni bir Trump başkanlığı ihtimalinden büyük endişe duyduğu bir dönemde, Başkan Biden'ın çekilme haberi, kısmen Demokratların kazanma ihtimalini canlandırma potansiyeli taşıdığı için, kısmen de Kamala Harris'in dış politika ekibinin Atlantikçi olması nedeniyle olumlu karşılanacaktır. Bazı istisnalar dışında, liderler Washington'dan ticaret ve savunma konularında öngörülebilirlik arıyor. Brüksel bu kararın ardından süreklilik arayışına girecektir" ifadelerini kullandı.
© 2024 The New York Times Company