29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 29.11.2022 16:19 | Son Güncelleme: 30.11.2022 13:14

New York Times poker oyuncusu Annie Duke'la konuştu: Ne zaman çekip gitmeniz gerekir?

Toplum genellikle ne pahasına olursa olsun ısrar etmenin takdire şayan bir şey olduğunu söyler ancak profesyonel bir poker oyuncusu tarafından yazılan yeni bir kitap, bazen çekip gitmeniz gerektiğini anlatıyor. New York Times, ne zaman bırakmak gerektiğini kitabın yazarıyla konuştu
Nicolás Ortega/The New York Times
Nicolás Ortega/The New York Times

Melinda Wenner Moyer / The New York Times

İstifa etmek, bırakıp gitmek son zamanlarda gündemde. Önce 40 milyon Amerikalı'nın daha iyileri için işlerini bıraktığı bir dönemi ifade eden Büyük İstifa dönemi vardı. Sonra, insanların işte daha az çalışmayı seçmelerini temsil eden sessiz istifa yaygarası koptu. Şimdi, her türlü şeyi bırakmanın faydası hakkında yeni bir kitap var.  

Profesyonel poker oyuncusu ve karar bilimcisi Annie Duke tarafından yazılan Quit: The Power of Knowing When to Walk Away (Bırakmak: Ne Zaman Uzaklaşacağını Bilmenin Gücü) adlı kitap, kariyer hedefleri, kişisel istekler ya da ev projeleri gibi birçok durumda  hedeflerimize bağlı kalmanın aslında geçerli olduğunu savunuyor. Yeni yıl kararlarımız üzerine düşünürken Duke ile bir şeyi bırakmanın faydaları ve nelere dikkat etmemiz gerektiği hakkında konuştum. 

Neden genellikle, bırakmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyoruz?

Vazgeçmekle ilgili aforizmalarımızı düşünürseniz, bunlar "Kazananlar asla pes etmez" veya "Vazgeçenler asla kazanamaz" gibi şeyler. İnsanların çok tehlikeli durumlarda bile buna bağlı kaldıklarında hikayelerimizin kahramanları oluyorlar. Jon Krakauer'in Into Thin Air filminin ana karakterlerinden biri olan Rob Hall'u ele alırsanız geri dönmesini garanti eden koşullar altında Everest'e tırmanmaya karar verdi. Ama buna bağlı kaldı. Ve dağın tepesinde can verdi. Ve biz onu bir kahraman olarak görüyoruz.

"Israr edenler tüm övgüyü alır"

Favorilerimden biri, 2019'da Londra Maratonunu koşan bir işe alım danışmanı olan Siobhan O'Keeffe. 8. milde bacağını kırdı. Ama koşmaya devam etti ve yarışı tamamladı, tıbbi tavsiyelere karşı gibi görünüyor. Şimdi, mantıken "Ah, bu gerçekten kötüydü" gibi düşünmesinin pek çok nedeni var. Yarış sonunda bileşik bir kırığınız olabilir. Bir daha asla koşamayabilirsiniz. Ama hepimiz aynı zamanda "Oh, o çok sağlam" diye aklımızdan geçirdiğimizi kabul edelim. Buna hayranız. Tüm övgüyü alan ısrarcılardır ve pes edenler sadece korkaktır. 

"İşi kabul ederken tüm şartları bilmiyorsunuz"

Kararlı, ısrarcı olmak tehlikeli olabiliyorsa, bırakmanın akıllıca olması mantıklı. Ama bırakmak neden ve ne zaman yararlıdır?

Herhangi bir şeye başlamaya karar verdiğiniz de bu kararınızı o an için kesinliği olmayan koşullar altında verirsiniz. Bir işi kabul ettiğiniz zaman, gerçekten ona dair ne biliyorsunuz? Ortamı sevecek misiniz? Bilmiyorsunuz. Yani yeni bir şeye başladığınız zaman, aslında onunla ilgili yeni bir bilgi keşfediyorsunuz. Bu bilgi, mutlu olup olmadığınız hakkında olabilir. Aynı zamanda kendi değişen değerleriniz hakkında da bilgi olabilir. “Bunu istediğimi sanıyordum ama şimdi diğer şeyi istediğimi fark ettim” diyebilirsiniz. Bırakma seçeneği, bu konuda bir şeyler yapmanızı sağlayan şeydir.

Bırakma zamanının geldiğini nasıl anlarsınız?

Bir şeye başlama kararı nasıl belirsizlik koşulları altında verilirse, bırakma kararı da öyle. Bu doğru zamanda bıraksanız, vazgeçseniz bile, bırakmak zorunda olduğunuzdan yüzde 100 emin olamayacağınız anlamına gelir. Ayrıca neden devam etmeye değer olduğuna dair nedenler bulmakta gerçekten iyiyiz. Bu yüzden insanlar dağların başında ölüyor, kırık bir bacakla maraton koşmaya devam ediyor ya da insanlar toksik işlerinde kalıyorlar.

"Mutsuz olmaya ne kadar razıyım?"

Önceden öldürme kriterleri dediğim şeyi oluşturmanızı öneririm. Bunu anında yapmak için kendinize güvenmeyin. Kendinize sorun: Gelecekte görebileceğim, bana bırakma zamanının geldiğini söyleyen sinyaller neler? Bir maratona giriyorsam, sağlık görevlileri herhangi bir zamanda bana bırakmam gerektiğini söylerse, çekip gitmem gerektiğini önceden taahhüt edebilirim. Bir işten örnek şöyle olabilir: Mutsuzsanız, kendinize "Böyle mutsuz olmaya ne kadar süre razıyım?" diye sorabilirsiniz. Belki üç ay daha verirsiniz kendinize. Sonra şunu düşünün: Bana her şeyin iyi olduğunu söyleyen sinyaller neler? Bana hala mutsuz olduğumu söyleyecek şeyler neler?

Yeni yıl yaklaşıyor. Yeni yıl kararlarını alırken yapmamız ve yapmamamız gerekenler konusunda ne tavsiye edersiniz?

Hedefler, yol boyunca öğrenebileceğimiz yeni bilgileri hesaba katmayan sabit şeylerdir. Bu nedenle, belki artık değerlerimize hizmet etmeyen, belki de bizi tahmin etmediğimiz bir şekilde inciten bir hedefe doğru ilerlemeye devam edeceğiz. Her hedefi için bir “eğer” koymanız gerekiyor. Örneğin, “Eğer beni perişan etmezse ve ailemi çok özlediğim bir durum olmazsa bir maraton için antrenman yapacağım” veya “Eğer öğleden sonra saat 1’e kadar zirveye çıkamazsam Everest’e tırmanmayacağım” gibi. Asıl amacın ne olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Amaç Everest’in zirvesine çıkmak değil. Amaç, gelecekte daha fazla dağa tırmanabilmek için aşağı canlı bir şekilde inebilmek. 

 © 2022 The New York Times Company