Patricia Cohen / The New York Times
Gazze Şeridi'ndeki İsrail-Hamas savaşının bir yansıması olarak Yemen'deki silahlı bir grubun Kızıldeniz boğazlarındaki önemli nakliye trafiğine saldırması, artan jeopolitik gerilimlerle mücadele eden dünya ekonomisine yeni bir istikrarsızlık dozu enjekte ediyor.
50 ülkede seçim olacak
Orta Doğu'da çatışmaların tırmanması riski, Covid-19 salgını ve Ukrayna'daki savaş da dahil olmak üzere, küresel ekonomiye bir ayı pençesinin darbeleri gibi inen, onu rotasından saptıran ve yaralar bırakan bir dizi öngörülemeyen krizin sonuncusu. Bunlar yetmezmiş gibi, etkileri derin ve uzun süreli olabilecek bir ulusal seçim dalgası da daha fazla hareketliliğe yol açabilir. Aralarında Hindistan, Endonezya, Meksika, Güney Afrika, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Parlamentosu'nun 27 ülkesinin de bulunduğu yaklaşık 50 ülkede 2 milyardan fazla insan sandık başına gidecek. Toplamda 2024 seçim olimpiyatına katılanlar dünya ekonomik çıktısının yüzde 60'ını oluşturuyor.
Hükümetlere olan güvensizlik artıyor
Sağlam demokrasilerde seçimler, hükümete olan güvensizlik artarken, seçmenler acı bir şekilde bölünmüşken ve ekonomik beklentiler konusunda derin ve kalıcı bir endişe varken gerçekleşiyor. Seçimlerin ne özgür ne de adil olduğu ülkelerde bile liderler ekonominin sağlığı konusunda hassas davranıyor. Devlet Başkanı Vladimir Putin'in bu sonbaharda ihracatçılara dövizlerini rubleye çevirme zorunluluğu getirme kararı muhtemelen Mart ayında Rusya'da yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde rubleyi desteklemek ve fiyatları düşürmek amacıyla alındı.
Kazananlar, fabrika sübvansiyonları, vergi indirimleri, teknoloji transferleri, yapay zekanın geliştirilmesi, düzenleyici kontroller, ticaret engelleri, yatırımlar, borçların hafifletilmesi ve enerji dönüşümünü etkileyen önemli politika kararlarını belirleyecek. Öfkeli popülistleri iktidara taşıyan seçim zaferleri, hükümetleri ticaret, yabancı yatırım ve göçü daha sıkı kontrol etmeye itebilir. Cambridge Üniversitesi'nde kamu politikası profesörü olan Diane Coyle, bu tür politikaların küresel ekonomiyi alıştığımızdan çok farklı bir dünyaya sürükleyebileceğini söyledi.
"Küresel büyümeyi zayıflatacak"
Pek çok yerde küreselleşmeye yönelik kuşkular durgun gelirler, azalan yaşam standartları ve artan eşitsizlik nedeniyle körükleniyor. Bununla birlikte Coyle, "Ticaretin daraldığı bir dünya, gelirin de daraldığı bir dünyadır" dedi. Bu da kısır döngü olasılığını arttırıyor, Coyle "Sağcı milliyetçilerin seçilmesi küresel büyümeyi daha da zayıflatacak ve ekonomik talihi zedeleyecektir" diye uyardı.
Yılın en büyük seçimi Hindistan'da olacak
Pek çok ekonomist son dönemde yaşanan ekonomik olayları 1970'lerle kıyasladı ancak Coyle, aklına gelen on yıllık dönemin, siyasi çalkantıların ve mali dengesizliklerin popülizme, azalan ticarete ve ardından aşırı politikalara dönüştüğü 1930'lar olduğunu söyledi. Önümüzdeki yılın en büyük seçimi Hindistan'da yapılacak. Şu anda dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olan Hindistan, dünyanın üretim merkezi olarak Çin ile rekabet etmeye çalışıyor. Tayvan'da Ocak ayında yapılacak başkanlık seçimi ABD ile Çin arasındaki gerilimi tırmandırma potansiyeline sahip. Meksika'da yapılacak oylama hükümetin enerji ve yabancı yatırımlara yaklaşımını etkileyecek. Endonezya'da yeni başkan nikel gibi kritik madenler konusundaki politikaları değiştirebilir.
ABD başkanlık seçimleri elbette dünya ekonomisi için şimdiye kadarki en önemli seçim olacak. Yaklaşan yarış karar alma mekanizmalarını etkiliyor. Geçtiğimiz hafta Washington ve Brüksel, Avrupa çelik ve alüminyumuna, Amerikan viski ve motosikletlerine uygulanan gümrük vergilerini seçim sonrasına kadar askıya alma konusunda anlaştı.
Anlaşma, Başkan Joe Biden'ın oy mücadelesi verirken ticaret anlaşmaları konusunda sert bir duruş sergilemesini sağlıyor. Cumhuriyetçilerin muhtemel adayı eski Başkan Donald Trump, korumacı ticaret politikalarını savunmuş ve ABD'ye gelen tüm mallara yüzde 10 gümrük vergisi koymayı önermişti. Bu da kaçınılmaz olarak diğer ülkelerin misilleme yapmasına yol açacak hırçın bir hareket. Otoriter liderleri örnek alan Trump ayrıca Amerika'nın Avrupa ile ortaklığından geri adım atacağını, Ukrayna'ya desteğini çekeceğini ve Çin'e karşı daha çatışmacı bir tutum izleyeceğini belirtti.
Danışmanlık firması EY-Parthenon yakın tarihli bir raporunda "Seçimlerin sonucu, iklim değişikliği, düzenlemeler ve küresel ittifaklar da dahil olmak üzere iç ve dış politika konularında geniş kapsamlı değişikliklere yol açabilir" sonucuna vardı. Gelecek yılın küresel ekonomik görünümü şu ana kadar karışık. Dünyanın pek çok köşesinde büyüme yavaş seyrediyor ve düzinelerce gelişmekte olan ülke devlet borçlarını ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya. İşin olumlu tarafı, enflasyondaki hızlı düşüş merkez bankacılarını faiz oranlarını düşürmeye ya da en azından yükselişlerini durdurmaya itiyor. Azalan borçlanma maliyetleri genellikle yatırım ve konut alımını teşvik eder.
Dünya huzursuz ittifaklara ve rakip bloklara bölünmeye devam ettikçe, güvenlik kaygıları ekonomik kararlarda şimdiye kadar olduğundan daha büyük bir rol oynayacak gibi görünüyor. Çin, Hindistan ve Türkiye, Moskova'nın Ukrayna'yı işgalinin ardından Avrupa'nın alımlarını keskin bir şekilde azaltmasının ardından Rus petrolü, gazı ve kömürünü satın almak için adım attı. Aynı zamanda, Çin ve ABD arasındaki gerilimler Washington'ın Pekin'in yıllardır verdiği güçlü sanayi desteğine elektrikli araçlar, yarı iletkenler ve ulusal güvenlik için gerekli görülen diğer ürünler için muazzam teşvikler sağlayarak karşılık vermesine neden oldu.
İran destekli Husilerin Kızıldeniz'deki insansız hava aracı ve füze saldırıları, artan parçalanmanın bir başka işareti. EY-Parthenon'da jeopolitik analist ve son raporun yazarlarından Courtney Rickert McCaffrey, son birkaç ayda Yemen, Hamas, Azerbaycan ve Venezuela gibi statükoyu değiştirmek isteyen küçük oyuncuların arttığını söyledi.
Courtney, "Bu çatışmalar daha küçük olsa bile, küresel tedarik zincirlerini beklenmedik şekillerde etkileyebilir. Jeopolitik güç daha dağınık hale geliyor" dedi ve bunun oynaklığı arttırdığını ekledi. Kızıldeniz'in güney ucundaki Babülmendep Boğazı'nda Husilerin dünyanın dört bir yanından gelen gemilere yönelik saldırıları navlun ve sigorta oranları ile petrol fiyatlarını yükseltirken, deniz trafiğini Afrika çevresinde çok daha uzun ve maliyetli bir rotaya yönlendirdi.
Geçtiğimiz hafta ABD, küresel ticaretin yüzde 12'sinin geçtiği bu ticari yoldan geçen gemilerin güvenliğini sağlamak için askeri bir koalisyonu genişleteceğini açıkladı. Bu, Rusya'nın Şubat 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinden bu yana dünya ticaretinin en büyük yeniden yönlendirilmesi oldu. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yapılan bir yıl ortası anketine göre, büyük ekonomiler arasındaki jeopolitik ve jeoekonomik ilişkilerde süregelen dalgalanma, hem kamu hem de özel sektördeki baş risk yöneticileri için en büyük endişe kaynağı. Devam eden askeri çatışmalar, artan aşırı hava koşulları ve önümüzde bir dizi önemli seçim varken, 2024'ün aynı şeylerin daha fazlasını getirmesi muhtemeldir.
© 2023 The New York Times Company