Mark Landler, Steven Erlanger / New York Times
İtalya Başbakanı Giorgia Meloni Adriyatik Denizi'ne bakan lüks bir resort otelde G7 liderlerini bir araya getirdiğinde konuklarının bir sığınak aradığını düşünmesi affedilir bir durum. Meloni'nin kendisi hariç, liderlerin her biri toplantıya kuşatılmış, zor durumda ya da tehlike altında geliyor. Yani Batı'yı sarsan siyasi sarsıntılara işaret eden kötü niyetli bir yakınlaşma. Bu durum, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşından Çin'in küresel ekonomik rekabetine kadar uzanan ve halihazırda can sıkıcı zorluklarla karşı karşıya olan bir toplantının sonuçları için de iyiye işaret değil.
Liderler siyasi yara aldı
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın Muhafazakar Parti'nin iktidardan düşmesinin beklendiği seçimlere üç hafta kaldı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, partisinin Avrupa seçimlerinde aşırı sağa karşı ağır kayıplar vermesinin ardından erken parlamento seçimi çağrısında bulundu. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ve Sosyal Demokrat Partisi de bu seçimlerde hezimete uğrarken, Başkan Joe Biden selefi eski Başkan Donald Trump ile it dalaşına girmiş durumda. Japonya Başbakanı Fumio Kishida bile Liberal Demokrat Parti içinde artan huzursuzlukla karşı karşıya ve bu sonbaharda görevini kaybedebilir. Sekiz yılı aşkın bir süredir görevde olan Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde popülizmin yükselişinden yakınırken diğer liderler adına konuşarak "Dünya genelinde hemen her demokraside popülist sağ güçlerin yükselişine tanık olduk. Siyasi partilerin öfke, korku, bölünme ve endişeyi araçsallaştırmayı seçtiklerini görmek endişe vericidir" dedi.
G7'nin rolüne ilişkin kaygılar yeni değil: Bu yedi ülke küresel gayri safi yurtiçi hasılada giderek azalan bir paya sahip. Çin ve Rusya'nın liderleri dikkat çekici bir şekilde yoklar. (Rusya, Kırım'ı ilhak etmesinin ardından 2014 yılında gruptan uzaklaştırıldı ve 2017 yılında da kalıcı olarak ayrıldı). Değişen dünyaya bir jest olarak Meloni, Batılı olmayan liderlerden oluşan bir A listesini İtalya'ya davet etti: Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı Prens Muhammed bin Zayed. Meloni ayrıca Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Papa Francis'i de davet etti.
Zirve Rishi Sunak'ın veda turuna dönüşebilir
Zirveye katılan liderlerden bazıları kendi yüklerini omuzluyor. Modi üçüncü dönem için seçildi ama partisinin parlamentodaki çoğunluğu kayboldu. Erdoğan yerel seçimlerde gerileme yaşadı. Bu liderler ana oturumlarda yer almayacak olsa da, bazıları Biden ve diğer liderlerle ayrı toplantılar düzenleyerek dünyadaki güç dinamiklerinin nasıl değiştiğini hatırlatacak. Analistlere ve diplomatlara göre iç siyaset G7'nin işine irili ufaklı şekillerde karışacak. İngiltere'nin yeni bir hükümeti iş başına getirmesi muhtemel bir oylamanın eşiğinde olduğu bir dönemde Sunak'ın Çin'le ticaret ya da Rusya'ya karşı yaptırımlar konusunda önemli taahhütlere imza atması beklenmiyor. Bunun yerine Sunak'ın zirveye katılımı bir veda turuna dönüşebilir.
Londra'daki Avrupa Dış İlişkiler Konseyi'nde kıdemli politika uzmanı ve jeoekonomi girişimi direktörü olan Agathe Demarais, "Hükümette bir değişiklik olacaksa nasıl bir taahhütte bulunabilirsiniz? 'Bekle ve gör' muhtemelen anahtar kelime olacak" dedi. Biden kasım ayına kadar seçmenlerin karşısına çıkmak zorunda olmasa da, analistler onun da ülkesindeki seçim mücadelesinin yanı sıra, oğlu Hunter'ın 2018'de silah başvurusunda yalan söylemekten üç suçtan mahkum edilmesi de dahil olmak üzere kişisel sorunlarla meşgul olabileceğini söyledi.
Aşırı sağa yenilen Batı
İç siyaset de Scholz ve Macron'u daha az kısıtlayabilir. Her ikisi de Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağcı partilerin kaydettiği ilerlemelerden sonra daha kırılgan bir pozisyonda. Popülizmin yükselişi Batılı liderleri bazı konularda bölebilir, bazı konularda ise en büyük rakiplerinin işine yarayabilir. Aşırı sağcı partiler serbest ticarete daha düşmanca yaklaşırken Çin'e daha dostça yaklaşıyor ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yönelik daha sert yaptırımları daha az destekliyor. Tüm bunlar, liderler için büyük önem taşıyan konular.
Biden yönetimi, mayıs ayında yaptığı gibi, Avrupa'yı Çin'in elektrikli araç, batarya ve yarı iletken ihracatına daha yüksek gümrük vergileri uygulamaya zorladı. Rusya'ya yönelik ikincil yaptırımlar için destek toplamaya çalışıyor, bu da orada iş yapan şirketlerin peşine düşecek büyük bir baskı tırmanışı olacak. Ancak Demarais, "Avrupalılar Trump'ın Biden'ın vaat ettiği her şeyi geri alabileceğini biliyor. Kendi zayıf konumları göz önüne alındığında bir anlaşma imzalarlarsa, bunun için parlamento onayı alamama riski de var" dedi.
Kazanan Meloni olabilir
Diplomatlar Meloni'nin yeni liderlere ulaşma çabasını överken, İngiltere'nin eski ulusal güvenlik danışmanlarından Peter Ricketts, "G7'nin artık eski bir grup olduğu yönündeki haklı bir duyguya ihanet ediyor" dedi. Tüm bunların en net kazananı Meloni'nin kendisi olabilir. Her ne kadar o da aşırı sağcı bir partinin başında iktidara gelmiş olsa da, Avrupa'nın merkezci liderlerinin birlikte çalışabileceği biri olarak bir imaj geliştirdi. Üç gün boyunca, 2012 yılında aktris Jessica Biel ile burada evlenen pop yıldızı Justin Timberlake gibi ünlülerin tercih ettiği bir tatil yeri olan Borgo Egnazia'da mahkemeye çıkacak.
Diplomatlar, Çin ticareti ya da Rusya'nın yaptırımları konusundaki tüm tartışmalara rağmen liderlerin günün iki büyük meselesinde birleştiklerini söyledi: Ukrayna'ya destek ve Biden'ın Gazze Şeridi'ndeki İsrail-Hamas savaşında ateşkes sağlama girişimleri. Ricketts, "Liderlerin bakış açısına göre bu zor bir ortamdan iyi bir sapma" dedi.
©️ 2024 The New York Times Company
