Ephrat Livni / The New York Times
İsrail lideri yaklaşık 8 bin kilometre yol kat etti ve bir adım bile geri adım atmadı. Çarşamba günü Kongre'nin ortak toplantısında konuşan Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki savaşı yürütmesine yönelik kınamalara sert bir şekilde karşı çıktı. Desteği için ABD'ye övgüler yağdırdı ve teşekkür etti. On binlerce kişinin ölümüne neden olan ve konuşmasının yapıldığı gün Kongre'nin kapısında bekleyenler de dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanında protestocuları sokaklara döken bu çatışmanın yakın zamanda sona ereceğine dair neredeyse hiçbir ipucu vermedi. İşte konuşmasına dair öne çıkan bazı noktalar:
Hem Biden hem de Trump'ın ismini kullandı
Netanyahu, Başkan Joe Biden ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump da dahil olmak üzere hem Demokratlara hem de Cumhuriyetçilere destekleri için teşekkür ederek orta yolda yürümeye özen gösterdi. İsrail Başbakanı, “Amerika'nın arkamızda olduğunu biliyorum. Ve bunun için size teşekkür ediyorum. Koridorun tüm taraflarına. Teşekkür ederim dostlarım" dedi. Netanyahu, Biden'ı 40 yıldır tanıdığını söyledi ve 7 Ekim'de Hamas tarafından ülkesine yapılan “vahşi saldırının ardından İsrail'e verdiği yürekten destek” için özellikle minnettar olduğunu ifade etti. Ancak Başkan olarak bazı yayılmacı politikalarına daha açık olan Trump'ı da övmeyi ihmal etmedi. Netanyahu ayrıca hem salondaki hem de ülke genelindeki dinleyicilerini ne kadar iyi tanıdığını da açıkça ortaya koydu. Bir Amerikan üniversitesinden mezunu olan Netanyahu, akıcı bir İngilizceyle bir konuşma yaptı.
İsrail'in Filistinlileri aç bıraktığı iddiasını reddetti
Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi savcısının İsrail'in Gazze halkına kasıtlı olarak gıda yardımını kestiği yönündeki suçlamalarını reddetti. “Tamamen saçmalık, tamamen uydurma” dedi. İsrail'in savaş sırasında Gazze'ye 40 binden fazla yardım kamyonunun girmesini sağladığını ve bunun “yarım milyon ton gıda ve Gazze'deki her erkek, kadın ve çocuk için 3 binden fazla kalori” anlamına geldiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler yardım yetkilileri, Filistinlilere yardım ulaştırılmasının önündeki engellerin çoğundan İsrail'in sorumlu olduğunu söylüyor. Ancak Netanyahu suçlunun Hamas olduğunu söyleyerek savaşçıları kendi halklarını mahrum bırakmakla suçladı ki bu İsrailli yetkililerin sıkça tekrarladığı bir şey. Netanyahu, "Gazze'de yeterli gıda alamayan Filistinliler varsa, bunun nedeni İsrail'in engellemesi değil, Hamas'ın çalmasıdır” dedi.
Ağır sivil kayıplarla ilgili suçlamaları reddetti
Ölü sayılarında savaşçılar ve siviller arasında ayrım yapmayan Gazze sağlık yetkililerine göre savaş boyunca Gazze'de 39 binden fazla insan öldürüldü. Netanyahu İsrail'in sorumluluğunu şiddetle reddetti. Muharip olmayanların kasıtlı olarak hedef alındığını kabul etmedi ve İsrail ordusunun onları korumak için çok çalıştığını söyledi. Netanyahu, İsrail Savunma Kuvvetleri'ni kastederek “IDF, Filistinli sivilleri tehlikeden uzaklaştırmak için milyonlarca el ilanı gönderdi, milyonlarca kısa mesaj gönderdi ve yüz binlerce telefon görüşmesi yaptı” dedi. Ancak sahada, İsrail'in tahliye direktifleri çoğu zaman siviller arasında kafa karışıklığına neden oluyor ve çoğu zaten gidecek güvenli bir yer görmüyor. Bir kez daha suçu Hamas'a yükledi. Grubun okulları, hastaneleri ve camileri askeri operasyonlar için kullanarak “Filistinli sivillerin zarar görmesi için elinden gelen her şeyi yaptığını” öne sürdü.
Belirsiz bir barış vizyonu çizdi
Netanyahu, Hamas'ın yenilgiye uğratılması ve Gazze'nin “askerden arındırılması ve radikalleşmeden arındırılması” halinde yeni bir Gazze'nin ortaya çıkabileceğini ve İsrail'in “Gazze'yi yeniden iskân etmek istemediğini” söyledi. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya ve Japonya'da askerden arındırma ve radikalleşmeden arındırma yaklaşımının kullanıldığına dikkat çekerek geçmişteki çatışmalara atıfta bulundu. Netanyahu, “Bu sayede onlarca yıl barış, refah ve güvenlik sağlandı” dedi. Ancak Gazze'de savaşın yarattığı travmanın yeni bir radikalleşme kuşağı yaratmasından endişe ediliyor.
Netanyahu, Orta Doğu'ya ilişkin vizyonunun daha geniş anlamda, ABD ve Avrupa'nın büyüyen Sovyet tehdidine karşı bir güvenlik ittifakı kurduğu İkinci Dünya Savaşı sonrası gibi kısmen şekillendiğini söyledi. Şimdi de ABD ve İsrail'in Orta Doğu'da benzer bir şey yapabileceğini ekledi.
Ortak düşman İran
Netanyahu “Eğer bu konuşmadan tek bir şey hatırlıyorsanız, bunu hatırlayın: Bizim düşmanlarımız sizin düşmanlarınızdır, Bizim savaşımız sizin savaşınızdır. Ve bizim zaferimiz sizin zaferiniz olacaktır" dedi. İran'ın dünyaya radikal İslam'ı empoze etmek istediğini ve "Batı medeniyetinin koruyucusu ve dünyanın en büyük gücü” olduğu için ABD'yi en büyük düşmanı olarak gördüğünü söyledi. Netanyahu, Gazze'deki Hamas, Lübnan'daki Hizbullah ve Yemen'deki Husiler gibi İran destekli grupların, İsrail'e karşı saldırganlıkları ne olursa olsun, aslında farklı bir savaş verdiklerini savundu. Netanyahu “İsrail sadece bir araç. Asıl savaş, gerçek savaş Amerika ile" ifadelerini kullandı.
© 2024 The New York Times Company
