İrem Uzunhasanoğlu / [email protected]
Yıkıntıların ve çatışmaların içinde edebiyat üretebilir mi insan? Yoksa edebiyat bizzat yıkıntıların içinde mi yeşerir? Toplumun dışına itilmiş, dışlanmış, zorbalık yaşamış ve hem toplumsal hem de bireysel şiddete maruz kalmışsanız, sizin için yaratılan bu enkazdan kurtulmanın en iyi yolu bazen onu sanata dönüştürmektir. Krizi fırsata dönüştürmek değil, bir tür acıyı sağaltma biçimidir bu. Aynı zamanda da topluma “bakın ben buradayım” diye seslenmenin en güzel yoludur. Amerikan edebiyatı bu anlamda epey zengin. Farklı azınlık grupların ve ırkların bir potada eritildiği bu kültürün içinde farklı etnisitelere yaşatılan acılara kulak vermek mümkün. Zira her birinin bize anlatacağı farklı bir acısı var.