Talia Boşnak / [email protected]
Osmanlı’da okuma oranı çok düşük. Ulus devlete geçerken, harf devriminden sonra da kimse bir gecede cahil bırakılmadı. Sonrasında tam olarak öğrenebildik mi sizce onun değerlerini, edebiyatını?
Yazı değişimi sırasında tartışmalarda şöyle bir şey deniyor, etrafımızdaki tüm ülkelere bakın, herkes kendi alfabesini kullanıyor. Yunanlı Yunan, Arap Arap alfabesi kullanıyor. Arap alfabesi zaten bizim dilimize göre değil. Arap yazısını alıp Uray-Altay diline monte etmeye çalışıyorlar, o da olmuyor. Latin harflerine geçtikten sonra dille geliştik. Cumhuriyet devrimleri ve Mustafa Kemal devrimleri bir anda gökten zembille inen ya da Rumeli’den bu tarafa aniden şimşek gibi gelen bir şey değildi. Bu, 250 yıldır çağdaşlaşma için çırpınan bir toplumun, imparatorluğun yıkılışı sonunda yeniden ayağa kalkarken daha akılcı prensipler edinmesi. Fakat o insanları da o kuşakları da etkileyen yine edebiyattı. Cumhuriyetin kurucu kuşakları için edebiyat son derece önemliydi. Ben de ona yetiştim. Benim gençliğimde memurlar, hakimler, savcılar, babam, şiir bilirdi, ezbere şiir okurdu. Masalarda otururlar Cahit Sıtkı’dan Otuz Beş Yaş şiirini okurlardı.