Marcel Proust, tüm dünya edebiyatını etkileyen başyapıtı Kayıp Zamanın İzinde’de, eserin ana fikri olan geriye dönüp hatırlama eylemini, aslında ağzına attığı bir tür çikolatalı keke borçludur. “Yumuşasın diye içine bir parça madlen attığım çaydan bir kaşık alıp ağzıma götürdüm. Ama içinde kek kırıntıları bulunan çay damağıma değdiği anda irkilerek, içimde olup biten olağanüstü şeye dikkat kesildim. Sebebi hakkında en ufak bir fikre bile sahip olmadığım, harikulade bir haz benliğimi sarıp soyutlamıştı.” Devamında kahramanımız onu neyin bu denli mutlu ettiğini araştırır ve madlenin tadı aracılığıyla, çocukluğundan artık uzakta kalmış bir mutlu anı anımsadığını fark eder. Yiyeceklerin damağımıza değen lezzetlerinden aynı Proust’un kahramanı benzeri, geçmişimizin mutlu anlarını, sıcak duyguları, evi, yuvayı anımsattığı için de hoşlanmaz mıyız asıl?
Haber Giriş: 23.06.2023 04:30 | Son
Güncelleme: 23.06.2023 04:31
Lezzetlerle yazılan bir aile tarihi
Anneden Kızına, İzmir’de doğup yaşayan 1875 doğumlu Marguerite Pagy ve kızı 1910 doğumlu Wanda Arcas’ın iki farklı yüzyıldaki tarif defterleri üzerinden dönemlerinin sosyal ve kültürel yapısını da içeren bir kurguyla İzmir’in tarihine gastronomik bir yolculuğa çıkartıyor