Dilek Bil / [email protected]
Güneş’in yerküreye yansıma açısı değiştiğinden beri İstanbul Boğazı’nın üzerindeki dalgalanmalar da bir başka güzel oldu ama belediyenin yüzeydeki çöpleri toplama teknelerinin çabası İstanbulluların Boğaz’a çöp atma hırsına yetişemiyor. Çöpler de eski çöpler mi? Artık karpuz kabuğu, mısır koçanı, yırtılmış bir fotoğraf değil: Pet bidonlar, terlik, lastik, eldiven, ayçekirdeği paketleri, straforlar, naylon torbalar… Martılar, balıklar bunlardan besleniyorlar. Suyun üstünde kalanların yanı sıra bir de dibi var tabii. Ben Boğaz’ı yüzerek geçerken üzülerek gözlerimle de görüyorum. İstanbul Boğazı’ndaki atık krizi, sadece yerel bir sorun değil, küresel bir çevresel krizin mikrokozmosu. Bu durum, doğaya verilen tahribatın bir bedeli olması gerektiğini hatırlatıyor. İşte tam da burada çevre fiyatlandırması devreye giriyor.
