TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edilen torba yasa teklifi, madencilik ve enerji yatırımlarının önünü açmayı hedeflerken, Türkiye’nin zeytinlikleri üzerindeki tehditleri de yeniden gündeme taşıdı. Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmesi beklenen teklif, Anayasa’nın 56. maddesiyle güvence altına alınan 'sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı'nın ihlal edilip edilmediğine ilişkin tartışmaları da gündeme getirdi.
Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi, Proje Evi Kooperatifi ve Slow Food Türkiye Ağı tarafından yapılan ortak açıklamada, zeytinliklerin taşınabilir olduğu yönündeki iddiaların hem bilimsel hem de sahadaki uygulamalarla çeliştiği vurgulandı. Açıklamada, madencilik faaliyetlerinin zeytinlik ekosistemleri üzerinde geri döndürülemez yıkımlara yol açtığı belirtilerek, söz konusu yasa teklifine bilimsel verilerle karşı çıkıldı.
'Zeytin taşınamaz, yaşam alanıdır'
Bazı kaynaklarca dile getirilen “zeytin ağaçlarının taşınabileceği” yönündeki görüşlerin bilimsel temelden yoksun olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu işlemin yalnızca çok sınırlı koşullarda başarıyla uygulanabileceği, yaygın taşımaların ise ciddi verim kayıplarına ve ağaçlarda stres oluşumuna neden olduğu ifade edildi. Taşınan ağaçların toprak mikrobiyotasını kaybettiği, su ve besin döngüsünün bozulduğu da vurgulandı.
Madencilik, sadece toprağı değil geleceği de tahrip ediyor
Madencilik faaliyetlerinin toprak yapısını bozduğu, ağır metallerin biriktiği ve zeytin ağaçlarının temel ihtiyaçlarından olan yer altı sularının tehdit altına girdiği bilimsel kaynaklara dayandırılarak aktarıldı. Rehabilitasyonun ise maliyetli, uzun vadeli ve çoğu zaman zeytinliklerin sunduğu ekosistem hizmetlerini geri getirmekten uzak bir çözüm olduğu belirtildi.
Zeytinlikler, karbon yutağı ve kültürel hafıza
Zeytinliklerin sadece üretim alanları değil, aynı zamanda önemli karbon yutakları olduğuna dikkat çekilen politika notunda, geleneksel yöntemlerle yönetilen zeytinliklerin yılda hektar başına ortalama 4–5 ton karbondioksit tutabildiği kaydedildi. Türkiye'nin taraf olduğu Paris İklim Anlaşması’nın 5. maddesi kapsamında bu alanların korunmasının hukuki bir yükümlülük olduğu hatırlatıldı.
Zeytinliklerin yok edilmesinin yalnızca çevresel değil, sosyo-kültürel bir yıkım anlamına geleceği vurgulanan açıklamada, “Zeytinlikleri taşımak, insanlara doğduğu yerde yaşama ve üretme hakkını elinden almak demektir” denildi.
Zeytinime Dokunma! çağrısıyla sonlandırılan bildiride, karar vericilere uzun vadeli kamu yararını gözetmeleri ve doğayla uyumlu politika geliştirmeleri yönünde çağrıda bulunuldu.
Yasa ne durumda?
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda 19–20 Haziran’da yaklaşık 24–26 saat süren görüşmelerin ardından kabul edilen teklif, şimdi TBMM Genel Kurulu gündeminde. Teklifin bu hafta Genel Kurul'da görüşülmesi bekleniyor.