22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 19.04.2023 10:39 | Son Güncelleme: 19.04.2023 12:11

Wall Street Journal Hatay'ı yazdı: Fay hattı üzerindeki havalimanı

Wall Street Journal, yıkıma uğrayan Hatay'daki hasarla ilgili şimdiye kadarki en kapsamlı incelemeyi yaptı. Depremde hasar gören Hatay Havalimanı'nın yapımına odaklanan ABD merkezli gazete, can kayıplarının bu kadar çok olmasının nedeninin ihmal ve kötü yönetim olduğunu yazdı
Wall Street Journal Hatay'ı yazdı: Fay hattı üzerindeki havalimanı

Hatay Uluslararası Havalimanı, hükümetin yeni Türkiye olarak adlandırdığı, 21. yüzyılın en büyük inşaat patlamalarından birini başlatan pırıl pırıl bir model olacaktı. Tehlike işaretleri en başından beri yanıp sönüyordu. Havalimanı hem büyük bir fay hattının hem de kurutulmuş bir gölün üzerine inşa edildi. Türkiye'nin güneyindeki bir mahkeme 2003 yılında, İstanbul yakınlarında 17 bin kişinin ölümüne neden olan depremden sadece dört yıl sonra, ülkenin Suriye sınırı yakınlarındaki bu yeri onaylayan müfettişlerin yetersiz olduğuna karar verdi. Bu kararın arkasındaki en önemli bulgu, hiç kimsenin yeni havalimanın bir depremde nasıl performans göstereceğini değerlendirmemiş olmasıydı. 

Türkiye'nin lideri Recep Tayyip Erdoğan, 2007'deki kurdele kesiminde tezahürat yapan halka en iyisini hak ettiklerini söyledi. Sismologlar, zemin uzmanları ve mühendislerden gelen uyarılar yıllar içinde birikti, ancak hükümet aynı alanda 484 bin metrekarelik, cam panelli yeni bir terminali onayladı. WSJ'nin haberine göre AFAD 2021 yılında, Türkiye'nin Hatay ilinin ana ilçesi olan Antakya'daki havalimanına ve diğer kritik altyapıya potansiyel deprem hasarı konusunda uyarıda bulundu. Yine de hiçbir şey olmadı. 

Pist çatladı

Şubat ayında Türkiye, büyük bir sarsıntının ülke genelinde inşa edilen iki düzineden fazla yeni terminalin öncüsü olan Hatay havalimanına ve inşaat patlamasıyla yükselen binlerce başka binaya nasıl zarar vereceğini öğrendi. İlk deprem 6 Şubat'ta şafaktan önce 7.8 büyüklüğünde meydana geldiğinde, havaalanının altındaki eski göl yatağı birkaç metre çöktü. Havaalanının yaklaşık 3 km uzunluğundaki pisti çatlayınca yolcular kaçışmaya başladı ve kurtarma uçakları altı gün boyunca arama ekiplerini ve tıbbi malzemeleri uçuramadı. Bunun yerine ambulanslar ve kurtarma görevlileri, binlerce insan enkaz altında can verirken tek bir dağ otoyolunda sıkışıp kaldılar.

"Yardım için yalvaran aileler vardı"

Deprem, Erdoğan'ın 2009 yılında kurduğu ulusal afet yardım ajansının dört katlı çağrı merkezinin duvarlarını da yıktı. Bölge sakinleri yardım için çılgınca acil durum hattını aramaya başladığında personel tahliye edildi. Hayatta kalanlar, 2016 yılında açılan Hatay Devlet Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne koştuklarında, yapının yüksekliği boyunca uzanan devasa çatlaklarla karşılaştılar. Doktorlar ve hemşireler dolu fırtınasının ortasında hastaları tahliye etti. Dokuz saat sonra, 7,5 büyüklüğünde ikinci bir sarsıntı yaşandı. 26 yaşındaki arkeoloji öğrencisi Mert Aslanyürek, yardım gelene kadar üç gün boyunca enkaz altında kalanları kurtarmak için binlerce sakine katıldı. Aslanyürek, "Ne polis ne de asker vardı. Afet koordinasyon merkezine gidip yardım için yalvaran aileler gördüm" dedi. 

Erdoğan 2002 Türkiye seçimlerinden sonra iktidara gelirken, ihmal edilmiş şehirleri uygun fiyatlı konutlar ve görkemli kamusal yapılarla dönüştürme sözü verdi. Wall Street Journal, yıkıma uğrayan Hatay'daki hasarla ilgili şimdiye kadarki en kapsamlı incelemeyi yaptı ve inşaat patlamasının ihmal ve yolsuzluk iddialarıyla gölgelendiğini ve modern tarihin en ölümcül depremlerinden birinin ölü sayısını artmasına neden olduğunu tespit etti. 

İnşaat ruhsatları ve mahkeme belgelerinin incelenmesi ve bir düzineden fazla inşaat mühendisi, mimar, sismolog ve avukatla yapılan görüşmeler, Erdoğan'ın görev süresine damgasını vuran bazı inşaatların mahkeme kararlarına aykırı olarak inşa edildiğini, hatalı zemin üzerine kurulduğunu veya deprem değerlendirmesi yapılmadan inşa edildiğini ortaya koydu.

En ölümcül 10 afet arasında yer alıyor

Şubat ayında meydana gelen depremlerde, Hatay da dahil olmak üzere, hükümetin yeni inşa edilen ve acil müdahale için gerekli olan bazı binaları çöktü. Türkiye ve Suriye'de 56 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği deprem, bu yüzyılda dünyada meydana gelen en ölümcül 10 doğal afet arasında yer alıyor. Türkiye hükümeti bu şaşırtıcı kayıptan küçük ölçekli müteahhitleri ve kalitesiz yapılmış konutları sorumlu tutuyor. Adalet Bakanlığı, en az üçü ülkeden kaçmaya çalışırken tutuklanan 330'dan fazla mühendis, müteahhit, mimar ve yerel yetkili hakkında yasal işlem başlattı. Önümüzdeki ay yapılacak seçimler öncesinde anketlerde başa baş giden Erdoğan, bir yıl içinde 300 binden fazla evi yeniden inşa etme sözü verdi. 

Geçtiğimiz yirmi yıl boyunca hükümet sismoloji raporlarını görmezden geldi. Türkiye, Kaliforniya'nınkine yakın, dünyanın en katı deprem yönetmeliklerinden bazılarına sahip ve Erdoğan ile iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde bu yönetmelikler iki kez sıkılaştırıldı. Mühendisler, mimarlar ve gözlemciler, sorunun bu yönetmeliklerin rutin olarak göz ardı edilmesi olduğunu söylüyor. Türkiye, sismik açıdan aktif ülkelerin çoğunda olduğu gibi, hastaneler, havaalanları ve acil yardım kuruluşları gibi temel binalar için daha yüksek gerekliliklere sahip. Antakya'da üç binanın da çökmesi, Türkiye'nin fay hattı üzerindeki diğer şehirlerindeki kritik binalar için de bir alarm niteliği taşıyor.

"Uygun olmadığı konusunda uyardım"

Personel, Hatay'daki hastanenin yıkılmak üzere olduğunu söylüyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca depremlerin olduğu gün yaptığı açıklamada tesisin ağır hasarlı olduğunu söyledi. WSJ, çağrı merkezinin de yeniden inşa edilmesi gerekebileceğini ve havaalanının daha fazla onarıma ihtiyacı olduğuna dikkat çekti. Geçtiğimiz ay, hükümetin eski Çevre ve Orman Bakanı olan ve şu anda TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı olarak görev yapan Veysel Eroğlu, havaalanının yerinin uygun olmadığı konusunda açıkça uyarıda bulunduğunu söyledi.

"Hiçbir ülke fay hattına güvenli uçak pisti inşa edemez"

İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi Dekanı Şükrü Ersoy, "Dünya üzerinde hiçbir ülke fay hattı üzerine güvenli bir şekilde uçak pisti inşa edemez" dedi ve Hatay havaalanının yeri konusunda 2003 yılında uyarıda bulunmaya başladığını söyledi. Aralık 2022'de "Hatay Bir Sonraki Depreme Hazır mı?" başlıklı bir konferansta yerel yetkililere cevabın hayır olduğu konusunda uyarıda bulunan bir sunum yaptı.

Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nden Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, verdiği bir röportajda Hatay havaalanının sorunlu konumunun depremden önce bilindiğini söyledi ve arama-kurtarma ekiplerinin günlerce oraya inememesi nedeniyle çok sayıda insanın enkaz altında kalarak öldüğünü kabul etti. Belediyenin çoğu yapılaşma üzerinde çok az yetkisi olduğunu belirterek, kalitesiz inşaatlardan müteahhitleri, yapı denetçilerini ve dokuz yıl önce ofisinin belirlediği riskli binaları ele almak için hiçbir şey yapmadığını söylediği ulusal hükümeti sorumlu tuttu. 

Yok olan göl

Hatay'da müteahhit İntaş İnşaat Taahhüt Ticaret AŞ, 2001 yılında bir çevre izleme kuruluşu olan Türkiye TEMA Vakfı hükümete karşı dava açtığında havalimanının temelini çoktan atmıştı. Adana'daki idare mahkemesine sunulan bir bilirkişi raporunda, birinci derece deprem kuşağında yer aldığı belirtilen havalimanının olası bir depremden nasıl etkileneceği konusunda hiçbir çalışma yapılmadığı ve gerekli çevresel etki değerlendirmesinde hiçbir önlem önerilmediği belirtildi. İntaş yorum taleplerine yanıt vermedi. 

Havaalanı, bir zamanlar Amik Gölü olan ve Türk hükümetinin 1970'lerde yeni tarım arazileri yaratmak ve sıtmayla mücadele etmek için kuruttuğu büyük bir tatlı su kütlesinin ortasına inşa edildi. TEMA'nın mahkemede belirttiğine göre, göl geride sel sularının çağlar boyunca biriktirdiği ince taneli alüvyonlu bir toprak bıraktı ve bölgeden çok sayıda fay hattı geçiyor. Mahkeme 2003 yılında hükümetin inşaatı onaylamak için dayandığı çevresel değerlendirmenin yetersiz olduğuna karar verdi ve ertesi yıl bir üst mahkeme bu bulguyu onayladı. Mahkeme, değerlendirmenin genel olarak bilimsel uzmanlıktan yoksun olduğunu ve söz konusu bilimsel uzmanlıktan yoksun kişiler tarafından yürütüldüğünü söyledi.

O yıl Erdoğan göreve geldi ve hükümeti havalimanını inşa etmeye devam etti. Bazı risk faktörlerini ele almak üzere çevresel değerlendirmeyi revize etmesi için bir araştırma şirketi tutuldu, ancak adı mahkeme belgelerinde gizlendi. Mahkeme belgelerine göre Tema, havalimanının bir fay hattı üzerine inşa edildiğine dair endişe ve kaygıları gerekçe göstererek tekrar dava açtı. Bu kez alt mahkeme, revize edilmiş çevresel değerlendirmeyi iptal etmek için herhangi bir gerekçe bulamayarak hükümetin yanında yer aldı. 

Aralık 2007'de Erdoğan Hatay havaalanının açılışını yaptı.  Aynı yıl, Türkiye'nin en üst idare mahkemesi, havalimanı çoktan faaliyete geçmiş olmasına rağmen, havalimanının revize edilmiş çevresel değerlendirmesinin hala eksik olduğuna karar verdi. Hükümet 2012 yılında davayı mahkemenin başka bir bölümüne yeniden sundu ve olumlu bir karar aldı. O zamana kadar yeni terminal yükselmişti ve yılda yaklaşık bir milyon yolcuya hizmet vermeye başlamıştı.

Her yıl su basıyor

Yeni terminali inşa eden YDA İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş., hükümetin bir kararı olan havalimanının yer seçimine dahil olmadığını ve herhangi bir davadan haberdar olmadığını söyledi. Depremden kaynaklanan uçuş aksaklıklarından, kendisinin inşa etmediği kırık pisti sorumlu tuttu. Yeni havalimanını neredeyse her yıl su basıyor, uçuşlar sık sık iptal ediliyor ve otoparktaki arabalar tekerlek derinliğinde suya gömülüyordu. Hatay'daki hastanede çalışan bir cerrah, birinci bodrum katının her zaman nemli olduğunu, bir alt katının ise son üç yılın çoğunda su hasarı nedeniyle kapalı olduğunu söyledi. 

2021 yılında Türkiye Jeoloji Mühendisleri Odası, Erdoğan'ın ofisine ve meclis başkanlarına 10 sayfalık bir rapor göndererek, Hatay'ın en önemli binalarının, şu anda havaalanının bulunduğu göl yatağı da dahil olmak üzere, yüzey sularının biriktirdiği gevşek toprak üzerinde yer aldığı uyarısında bulundu. Raporda, bir depremde toprağın bir sıvı gibi davranarak sarsıcı kuvveti artıracağı ve binaya aktaracağı, bunun da daha büyük hasara yol açacağı belirtiliyordu. Daire, "Bu durumda en akıllıca yaklaşım, binaların deprem sarsıntısına dayanabilecek şekilde kurallara uygun hale getirilmesidir" diye yazdı. 

Yer 6 Şubat sabahı saat 4:17'de sarsılmaya başladığında, Hatay'daki hastanenin tavan döşemeleri hastaların ve personelin üzerine çöktü. Elektriklerin kesilmesiyle asansörler çalışmaz hale geldi. Hemşireler bazı hastaları yangın merdivenlerinden aşağı taşıdı. Milyonlarca dolar değerindeki gelişmiş tıbbi ekipman içeride mahsur kalırken, insanlar hemen dışarıdaki otoparkta hayatlarını kaybettiler. Hastanenin çelik ve cam yapısında büyük çatlaklar oluştu ve yapının etrafındaki zemin birkaç metre alçaldı. Mühendislerin söylediğine göre bu hasar, hastanenin üzerine inşa edildiği dengesiz zemini yansıtıyor.

Yardım ekipleri yolda sıkıştı kaldı

Yaklaşık 1,6 milyon kişiye ev sahipliği yapan Hatay'ın üç tarafı dağlar ve denizle çevrili. Havaalanının kapatılmasıyla deprem bölgesine giden sağlık ekipleri, binlerce metre tırmanmadan önce sahil boyunca uzanan dört şeritli bölünmüş tek bir otoyola çıkmak zorunda kaldı. Depremleri takip eden günler boyunca acil durum ekipleri buzlu yolda 16 saat geçirdiler, sıcaklıklar düştükçe ve ölü sayısı arttıkça ilerlediler. Ambulanslar, itfaiye araçları ve inşaat araçları çaresizce sirenlerini çalarak, ya kaçmaya ya da ailelerini kurtarmaya çalışan binlerce vatandaş ile aynı trafik sıkışıklığında sıkışıp kaldılar.

"2030'da deprem olma olasılığı yüzde 50"

Ülkenin 853 milyar dolarlık ekonomisinin üçte birini oluşturan Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul, 1999'daki sarsıntıların stresi yakındaki bir fay hattının bir bölümüne doğru aktarmasının ardından yeni bir depreme hazırlanıyor. O tarihten bu yana metropol nüfusu neredeyse iki katına çıkarak 16 milyona ulaştı. 2000 yılında İstanbul'da 2030 yılına kadar yaklaşık 7.5 büyüklüğünde bir deprem olma olasılığını yüzde 50 olarak tahmin eden felaket modelleme firması Temblor'un CEO'su Ross Stein, "Bu muhtemelen kimsenin torunlarının sorunu değil, bizim sorunumuz" dedi.

"1999 çok çabuk unutuldu"

Geçtiğimiz yıl İstanbul Büyükşehir Belediyesi, merkezi şehrin yakınında olan 7.0 büyüklüğünde bir sarsıntının modelleme simülasyonunu gerçekleştirdi. Megakentin belediye yönetiminin önde gelen şehir planlamacısı Buğra Gökçe, böyle bir depremin kentteki 90 bin binanın çökmesine neden olacağını ve 160 bin binanın da yıkılacak kadar hasar göreceğini söyledi. Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Departmanı Mart ayında yaptığı açıklamada, belediye yönetiminin Şubat ayından bu yana denetlediği 29 bin binanın yarısının çökme riski altında olduğunu söyledi. Gökçe, "1999 kolayca ve çok çabuk unutuldu. Bu sistemik bir sorun.... Büyük boşluklar ve suiistimal vakaları var ve büyük mali çıkarlar elde edenler var" diye konuştu.