Göcek koylarının doğal zenginliğini kaybetmemek ve betona teslim etmemek için şu sıralar büyük bir mücadele yaşanıyor. Hem de çok şiddetli bir mücadele. Çevreciler, Çevre Bakanlığı tarafından kapalı ihaleler ile betonlaşmaya teslim edilen İnceburun, Günlüklü, Osmanağa, Atbükü ve Ayten koylarını kurtarmaya çalışıyor
Göcek’te betona, ranta, mantıksızlığa, doğa katliamına teşebbüs ve itirazlar bitmiyor. Şu sıralar yeni bir girişim var: Girişimciler, Göcek’in dünya harikası dört koyunu mesire alanı, bir koyunu da marina yapmak istiyor. Karşı tarafta deniz ve doğa sevenler var; Göcek Halk Meclisi, Göcek Kültür ve Turizm Derneği başta olmak üzere tüm yerel dernekler, kooperatifler, sivil toplum isyan ediyor. Koylardaki inşaat ruhsatı için Fethiye Belediyesi’ne karşı yürütmeyi durdurma davası açıldı. Ayrıca koyların tahsisine ilişkin de bakanlığa dava açılacak.
Göcek koylarının doğal zenginliğini kaybetmemek ve Göcek’i betona teslim etmemek için büyük bir mücadele yaşanıyor. Hem de şiddetli bir mücadele. Öyle ki, Çevre (Şehircilik ve İklim Değişikliği) Bakanlığı tarafından kapalı ihaleler ile betonlaşmaya teslim edilen İnceburun, Günlüklü, Osmanağa, Atbükü ve Ayten koyları için yapılan itirazlar bir karşılık buluyor ve CHP’li Fethiye Belediyesi inşaata başlanma çabasındaki Osmanağa Koyu’na verdiği inşaat ruhsatını iptal edeceğini açıklıyor.
Bu karar çevre dostları için sadece zaman kazanma anlamına geliyor. Asıl mesele koyların tahsisine ilişkin Muğla İdare Mahkemesi’nde açılacak yürütmeyi durdurma davasından olumlu sonuç alınabilmesi.
Bu süreçte koylarda inşaata izin verilmemesi için de mücadele gerekeceği ifade ediliyor. Çünkü yasaları hiçe sayarak Göceklilerin denize erişimini engelleyen MUÇEV Marina örneğinde olduğu gibi, bir kez inşaat yapılırsa, idare Mahkemesi yürütmeyi durdursa da Fethiye Belediyesi işletme ruhsatını iptal etse de geri dönüş çok zor.
Bunlar geleceğe ilişkin konular, dönelim geçmişe, konunun evveliyatına…
Çook uzun bir öykü
İşin aslı şu: Göcek yelken eğitimi, amatör denizcilik ve deniz turizmi açısından dünya çapında eşi benzeri olmayan bir mücevher. Eşsiz bir yelken eğitim alanı. Muhteşem bir lacivert deniz. Ormanın yeşili ile denizin mavisinin buluştuğu harika bir deniz konaklama alanı. Ve aşırı talep ile şirazeyi kaybetmedikleri sürece inanılmaz lezzetli restoranlar, keyifli yat mola noktaları.
40 yıl önce ilan edilmiş bazı koruma statüleri (ÖÇKB) sayesinde en azından Göcek’in kıyıları bugüne kadar bozulmadan korunabildi. Ama özellikle son yıllarda, kimi denizci görünümlü tekne-kondu sahipleri Göcek denizlerini ve deniz altı yaşamını hayli perişan etti.
O da ayrı bir mesele!
Ama Göcek direndi
Daha doğrusu Göcek fiziki olarak direnebildi. Çünkü bölge coğrafyasının, denizi hem hızlı turizm yapılaşmalarından hem de kirlilik yükünden kısmen koruyan çok önemli bir özelliği var:
Deniz, kıyıdan az açıkta süratle (40-50 metre) derinleşiyor. Güneyden kuzeye 8 millik bir uzunluğu ve 2 millik bir genişliği bulunan, bir iç deniz görünümündeki Göcek Körfezi’nin orta sularında derinlik 150-300 metrelere kadar ulaşıyor.
Bu da, hem deniz üstü marina ve benzeri yapılaşmayı, betonlaşmayı zorlaştırıyor; hem de nispeten küçük oranlı evsel atıklarla kirlenmesi hayli uzun süre alacak çok büyük bir temiz su kütlesi anlamına geliyor.
Sonuçta, fiziki kullanım kapasitesi 1000 tekne olan Göcek koylarında yaz aylarında ortalama 2000 tekne haftalarca yerlerinden kıpırdamadan konaklıyor. Her gece karanlığında teknelerden denize deşarj edilen tonlarca pis suya rağmen insanlar ertesi sabah pis su deşarj ettikleri denize girip “Aa bu deniz çok güzel, temiz” diyebiliyor.
İşin doğrusu bu güzellikte ve kirletilmeye karşı bu seviyede dirençli bir deniz dünyanın hiçbir yerinde yok.
Herkes Göcek'i istiyor!
Bu inanılmaz doğa harikası herkesin gözünü kamaştırıyor. Herkes Göcek’in sahibi olmak istiyor. Ve bu dizginlenemez arzunun son büyük sembolü, Göcek Limanı’nın tam girişine 25 tonluk 6 adet tonoz atıp güvertesindeki makineli tüfekli korumalarla adeta tüm dünyaya meydan okurcasına yerleşen 162 metrelik süper yat Eclipse (Rus oligark Roman Abramovich) oldu.
Sadece Eclipse değil. Geçen yıl Göcek koylarında 130 metre üstü 4 süper yat demirliydi. Ayrıca eski Etibank İskelesi de özelleştirildi ve yeni bir süper / mega yat limanı kuruluverdi.
Peki, yurdum insanı bu Göcek arzusunun dışında mıydı?
Yooo… Tabii ki tam ortasındaydı!
İlk patlama 2015’te yaşandı. Göcek’teki dört eski yat mola noktasının sözleşmeleri iptal edildi ve ihale açıldı. İhalelerde astronomik rakamlar havada uçuşurken bölgenin yerleşik insanları olan Yörük aileleri ihaleleri iptal etmenin bir yolunu buldu.
Bir müddet sular duruldu. Ama Ankara Göcek’ten para kazanmanın yollarını aramaya başlamıştı. İkinci atılım 2022’de daha büyük bir proje ile geldi. Çevre Bakanlığı tüm Göcek koylarını belli bir ücret karşılığında kiralayıp tüm Göcek’i ve kıyılarını bir marina / otel zincirine dönüştürecek bir ihale süreci başlattı.
Biraz problemli bir şartname hazırlanmıştı. İhalelere yasa dışı çevreler de girdi, kendine özel havuz kurmak isteyen yeni zenginler de… Neticede manalı bir sistem kurulamayacağı anlaşıldı. Bakanlık bu sevdadan vazgeçti.
Yeni bir MUÇEV olayı
2024’e yeni bir arzuyla adım atıyoruz. Bu kez farklı olarak, büyük ağırlıkla bölge insanının Göcek koylarını işletmeye açma çabaları söz konusu.
Konu şu: Çevre Bakanlığı 2 yıl önce kimseye haber vermeden bir kapalı ihale daha yapmış...
Bu ihale ancak 2023’ün ilk günlerinde öğreniliyor. Sivil toplum örgütleri, yerel makamlara (mülki idare ve yerel yönetim), CİMER’e “bu iş ne” diye başvuruyor. Ancak 7 ay sonra, ağustos ayının son günlerinde yanıt geliyor.
Göcek kent merkezine en yakın açık deniz koyları olan Marinturk Exclusive Marina yanındaki Ayten Koyu’na küçük bir marina yapılması için; hemen bitişiğindeki İnceburun (Eğri Çam), Osmanağa, Günlüklü ve Atbükü koylarına da günübirlik turizm tesisleri yapılması için Çevre Bakanlığı sözleşmeler yapmış.
Ya da… Bakanlık bu koyları önce MUÇEV Ltd Şti.’ye tahsis etmiş. Sonra son yılların hesap vermediği için büyük bir soru işareti haline gelen kamu iktisadi teşekkülü MUÇEV Ltd. Şti. bu koylar için çeşitli şirketlerle alt sözleşmeler yapmış.
Bilmiyoruz.
Hiçbir şey şeffaf değil
Bildiğimiz, daha doğrusu basında okuduğumuz şu: Ayten Koyu’nun 33 yıllık bir sözleşme ile yıllık 700 bin TL bedelle; kağıt üstünde 46 tekne konaklamasına müsait bir marina yapılması amacıyla kiraya verildiği; kiracı şirketin (Ege Marina A.Ş.) ÇED başvurusunda 13 milyon TL yatırım yapılacağını belirttiği...
Göcek’te 15 metrelik 2 motoryatın yıllık marina ücreti 1 milyon TL.
46 tekne kapasite izni ile kuracağınız marinaya 76 tekne bağlamak işten bile değil. Ve 33 yıllık sözleşme… Anlayın nasıl karlı bir proje…
Yine diğer koylara ilişkin duyduğumuz diğer sözleşme detayları:
Bu kez şartname detayları yok, fiyat bilgisi yok, sadece yıl bilgisi var. Mesire yerleri kurulması için 7 yıllık sözleşme yapılmış. 2 yıl geçmiş, hak sahipleri yaptıkları yatırım için “Bu bir iş, 2 yıl geçti, devlete para ödüyoruz, Göcek bizimdir, asla doğaya zarar vermeyeceğiz, ama bizim de para kazanmamız gerek” diyorlarmış.
Bindiği dalı kesenler...
Kim bu yatırımcılar?
Evet, tuhaf ama gerçek… Şimdiye kadar daha çok dışarlıklı insanların Göcek koylarını parselleme arzularına şahit oluyorduk. Bu son macerada, 4 mesire koyu ve 1 marina koyunun 3’ünün taliplerini duyduk. Ve şu işe bakın: Bu kez hepsi Fethiyeli, Göcekli. Herhalde “Bari yabancıya gitmesin” demişler!
Konuşulanlara göre… Biri eski bir politikacı, birkaç dönem milletvekilliği yapmış, ünlü bir turizmci. Otellerinden birinin genel müdürünü Ayten Koyu’ndaki yeni marinayı kuracak şirketin (Ege Marina A.Ş.) tek yetkili ismi yaptığı söylentiler arasında.
Bir diğerinin, bölgenin en önemli özel hastanelerinden birinin sahibi olduğu iddia ediliyor. Ortalıkta isminin dolaşmasını istemiyormuş, ama kurulan şirketin (Hasay Emlak Turizm) telefonu ile hastanenin telefonu her nedense aynı.
Bir diğerinin ise Göcek’te bir restoranı olduğunu işittik. Ayrıntılı tarif alamadık.
Göcek Halk Meclisi, başta Göcek Kültür ve Turizm Derneği olmak üzere tüm Göcek dernek ve kooperatifleri bu ihalelere karşı dava açıyor, vali ve kaymakam başta olmak üzere tüm mülki idare yetkililerinin peşinde koşuyorlar. Bu projelere inşaat ruhsatı veren CHP’li yerel yöneticiler de doğaseverlerin eleştirilerinin odağında.
Kamuoyundan gizlenen bu ihaleleri alanların tümünün ortak arzusu ise “Aman bizi sosyal medyaya düşürmeyin!”
Kusura bakmasınlar ama bu girişimlerinde ısrarcı olurlarsa hepsi birer sosyal medya yıldızı olacak. Tıpkı Akbelen Ormanı’nı yok eden Limak gibi… •
Atbükü ve Osmanağa koyları
Göcek’e en yakın ve doğa korumasına en çok ihtiyaç duyulan koylar. Çünkü kıyılarında endemik sığla ağacı ormanı, sazlık ve sulak alanlar var. Çevre Bakanlığı SAYS (SİT Alanları Yönetim Sistemi) haritasında ve 1/25.000’lik çevre düzeni planında bu koylardaki sığla ağaçları ve sazlıklar (sulak alanlar) işaretli.
Göcekli doğaseverlerin geçen hafta düzenlediği protesto gösterilerinde çekilen fotoğraflarda da bu sığla ağaçları ve sazlıklar net bir şekilde görülüyor. Çevre Düzeni Planı 2021 revize hükümlerinde bu alanların hiçbir şekilde tahsis edilemeyeceği (kamu kurumlarına bile), yapılaşmaya izin verilmeyeceği belirtiliyor. Peki bakanlık Göcek’i derinden etkileyecek bu tahsisi nasıl yapabiliyor?
Sivil toplum kuruluşlarının isyan haritası
Göcek sivil toplum kuruluşları şu anda gündemde olan 4 mesire yeri (İnceburun, Günlüklü, Osmanağa ve Atbükü Koyları) ile 1 marina projesinin (Ayten Koyu) yanı sıra, Göcek Limaniçi, Göcek Adası ve Yassıca Adaları’nda marina projelerinin yaratabileceği geri dönüşü olmayan tahribata dikkat çekiyor. Bunların bir kısmının çeşitli nedenlerle iptal edildiğini duyduk.
Örneğin Yassıcalar 2 yıl önce kesin korunacak alan ilan edildi, resmini gördüğünüz akıllara ziyan proje de herhalde iptal oldu. Ama Göcek Adası’na Fimi Island isimli bir lüks tesis açan grubun adada bir de marina kurmak istediği yeni yeni konuşulmaya başlandı. Kısacası Göcek’te sular bir türlü durulmuyor.