03 Aralık 2024, Salı Gazete Oksijen
24.05.2024 04:40

Kıyıların tamamını MUÇEV işletecek, koylar için yeni ihale yapılacak

Çevre Bakanlığı, “Kıyılar Halkındır” diye bir kampanya başlattı. Aslında tema güzel ve ilk bakışta çok yerinde görünüyor. Ama satır aralarında, tüm kıyı ve plajların MUÇEV isimli kamu şirketine devredileceği okunuyor. Pilot bölge seçilen Göcek’ten başlayarak tüm koylarda doğayı korumak için mapa ve tonoz sistemi kurulacağı ve bu sistemi işletecek şirketlerin ihale ile belirleneceği açıklanıyor. Deniz ve kıyı imkânlarının ihale koşulları ve ücretlendirmede nasıl bir sistem düşünüldüğü ise henüz bilinmiyor


Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın son sürpriz hamlesi “Kıyılar Halkındır” kampanyası oldu. Çevre Bakanı Mehmet Özhaseki’nin açıkladığı ve 2024 yaz sezonunda başlatılacak bu kampanyanın iki hedefi var:

Birincisi bu kampanya ile halkın denize ulaşmasını engelleyen tüm yapıların yıkılacağı; halkın Kıyı Kanunu gereği istediği her noktada denize ulaşabileceği açıklanıyor.

Göcek Yassıca Adaları... Yeni projenin aslı-astarı bu sularda ortaya çıkacak.

İkincisi de… Bu kampanyayla, teknelere, yatlara yeni bir düzenleme getirileceği, “İstediğin yere demir at, tüm yaz tatil yap” rahatlığının biteceği ilan ediliyor.

Oksijen üreten, yaşam koşulları yaratan deniz çayırlarını demirlemelerden; ağaçları kıç bağlama sevdasından koruyacak tonoz-mapa sistemi kurulacağını, bunun bedelini de bu sistemi kullananların ödeyeceği ifade ediliyor.

Peki bu iş nasıl olacak?

Halkı denizlerle buluşturma hedefi güzel de… Bu nasıl, hangi enstrümanlarla yapılacak?

Bakan Özhaseki, 15-20 gün içinde tüm detayları açıklayacağını söyledi.

Bugüne dek MUÇEV’e devredilen onlarca plaj, iskele, tesis kesintisiz bir tartışma konusu oldu. Son tartışma ve protesto MUÇEV’in işletme hakkını 10 yıllığına bir başka şirkete devrettiği Ölüdeniz’de yaşandı. Şirket geçen ay giriş fiyatlarına hayli yüksek zam yaptı, minibüs 600, araba 300-400, motosiklet 100, insan 50 TL...

Denizciler de endişeli. Çünkü bahsedilen mapa-şamandıra-tonoz konuları yıllardır konuştuğumuz tartışmalı projeler.

MUÇEV faaliyet gösterdiği her yerde büyük ah aldı. Bu fotoğraf Göcek kıyılarını halka kapattığı için yapılan protestolardan...

Dolayısıyla tam da şu aşamada, yani tüm ayrıntılar açıklanıp olay geri dönülmez noktaya gelmeden önce, bu tür projelerde yanıtı olmasını beklediğimiz soruları önümüze koyalım. Yani hangi koşullarda bu proje tatilcisiyle, denizcisiyle, Egelisiyle, çevre koruma gönüllüsüyle, yerel halkıyla tüm Türkiye’nin projesi olur, konusunu açıklığa kavuşturalım.

MUÇEV’in “halkı denize kavuşturma” bedelleri göz kamaştırıyor!

Hangi kıyılar hangi halka nasıl açılıyor?

Birinci fasıldan başlayalım… Yani kıyılarda halkın denize ulaşımını engelleyen tüm yapılar yıkılacak…

Çevre Bakanı Özhaseki, bakanlık web sitesinde dedi ki, “Ne kadar kaçak, işgal varsa, vatandaşın denize ulaşımını engelleyecek ne varsa temizliğe başlıyoruz. Halkın denize rahat ya da ücretsiz ulaşımını engelleyen ne varsa yok edeceğiz. Oralara yeni bir birim kurarak halka açık yerler oluşturmaya çalışacağız.”

“Kıyılar Halkındır” güzel bir slogan… Aslında Kıyı Kanunu’ndaki “Kıyıda 50 metre mesafede denize ulaşıma hiçbir engel olamaz” yasasına işaret ediyor. Ama öyle zor bir konu ki… Çünkü yıllardır, yani kendimi bildim bileli, en az 50 yıldır kıyılar öyle hızlı ve vahşi bir şekilde halkın ulaşımına kapatıldı ki… Kumsalda tel örgü, dikenli ve jiletli tellere öylesine alıştık ki…

İkincisi, Bakan Özhaseki’nin açıklamasında bir küçük bir ayrıntı var: Peki nasıl bir yeni birim?

Okuduk öğrendik. Aslında eski tanıdık bir birimmiş… Bakanlık web sitesinde, Bakan Özhaseki bir başka bakanlık duyurusunda diyor ki, “Tüm Türkiye’deki kıyılara bakan MÜÇEV adında bir kuruluşumuz var. Sahillerde sorumlu olduğu yerleri bu MÜÇEV işletecek.”

(Not: şirketin ismi MUÇEV, ama bakanlık web sitesinde bakanın ağzından ısrarla MÜÇEV diye yazılmış.)

Yani bu mu? Mesela Bodrum Türkbükü’nde Maça Kızı ya da Divan’ın kullandığı kumsal ya da güneşlenme iskelesi bu işletmelerden temizlenecek ve MUÇEV’e mi verilecek? Sonra da MUÇEV bu kıyı şeridinin ya da güneşlenme iskelesinin işletmesini sevdiği bir diğer “X” şirkete mi kiralayacak? Sonra da geçen yıl kişi başı 100 euro günlük kira alınan iskelede bir günlük güneşlenme bedeli 50 euro yapılacak ve iskele halka açılmış mı olacak?

Mavi kıyılarımızda orman içinde, ıssız koylarda devletten habersiz işletme haline getirilmiş sayısız, tamamen kayıt ve yasadışı işletme var. Bunların tümü denetim altına alınsa, halka açık kıyı şeridi haline getirilse, buna kimin ne gibi bir itirazı olabilir?

Bakanlık web sitesinde durum şöyle izah ediliyor: “Otellerin vatandaşlara mani olmadığını, denize girenlere bir şey demediğini kaydeden Bakan Özhaseki, ‘Sorun orada değil. Ama asıl mesele diğer tarafta. Bir koy bulmuşlar, 3-4 kişi oraya büfemsi bir şey koymuş. Orada ufak tefek bir şey satıyor ama bir şezlonga git otur bak kaç lira istiyor. Ailesiyle gitmiş insanlar, nasıl bu işgalcilerle muhatap olsunlar ki’ diye konuştu.”

O halde… Sormaya devam etmek lazım: Eğer Kıyı Kanunu’nu hâkim kılacaksak… Mesela Hisarönü’nde körfezin iki yanında en güzel sahillere karşılıklı yerleşmiş Tavşanbükü’ndeki  D-Maris ve Turgut Koyu’ndaki Angel’s Otel kıyıları… Ya da daha genel soralım; Bodrum, Datça, Marmaris, Fethiye’nin tüm kıyıları; bu kıyıları jiletli telle insanlardan yalıtılan oteller, beach club’lar halka mı açılacak?

Güzel bir projeymiş, gelişmeleri izleyelim…

Ama şimdilik… Benim uzmanlık alanım da olmayan bu konuya son veriyorum… Daha iyi bildiğim bir alana dönüyorum: Deniz ve koylar projesi…

Mapa-tonoz-şamandıra konuları…

Çevre Bakanlığı 3-4 yıldır “Bu konuda ne yaparız” diye düşünüyor. Biraz genişletilmiş iki temel soru şöyle:

Mavi yolculuğun elmas değerindeki koylarında büyük bir başıbozukluk, düzensizlik var. Nasıl yapalım da denizdeki bu anarşiyi kontrol altına alalım?

Yeni nesil bazı denizciler, yasadışı olmasına rağmen bir koyda 2-3 ay hareketsiz demirli kalarak büyük bir kirlilik yaratıyorlar. Bu tahribatı nasıl önleyebiliriz?

Bakanlık, 20 yıldır her fırsatta yaptığı gibi, bu konuda öncelikli müdahale için yine Göcek’i seçti. Ve 805 kilometrekarelik Göcek Körfezi’nin pilot proje alanı olarak belirlendiğini duyurdu. Amatör denizciler de pilot proje alanında nasıl bir düzenleme olacağını beklemeye başladılar.

Aslında hayli deneyimliyiz. En son 2022 yılında Çevre Bakanlığı bir başarısız proje ve ihale yapmıştı. Olay şirazeden çıkıp, düzenlenen ihalelerde bazı müteşebbisler 2-3 koya 20-50 milyon TL yıllık kiralama bedeli önerince tüm proje askıya alınmış idi.

Bugün soru şu: 2022’ye göre yeni projede/ ihalede FARKLI neler öngörülmekte?

Yani tekrar edelim… Hangi koşullarda bu proje tatilcisiyle, denizcisiyle, Egelisiyle, çevre koruma gönüllüsüyle, yerel halkıyla tüm Türkiye’nin projesi olur, konusunu açıklığa kavuşturabilir miyiz?

Mapa-şamandıra ihalesi’nde yanıt gereken sorular:

Çevreci konular:

  •  “Şamandıra-tonoz”… Bu, amatör denizciler olarak bizim de çok desteklediğimiz bir konu. Doğayı ve denizi korumak için şart. Ama biz tüm dünyada bir standart olan ve “eco friendly – doğa dostu” denilen, deniz tabanına çelik vida tarzı tonoz tercih ediyoruz. Oysa 2022’de, bakanlık, içinde yavru balıkların gelişebileceği yapay resif düşüncesiyle / bahanesiyle daha ucuz maliyeti olan beton blok önermişti. Bu konuda son karar nedir?
  • 2022 ihalesinde tonoz sistemlerinde 20 tonluk tekneye hizmet verebilecek tek tip taşıyıcı sistem tasarlanmıştı. Oysa bu denizde 60-70 tonluk tekneler de dolaşıyor… Şamandıra-tonoz ve sahildeki mapa-anele sistemleri açısından tekne tonaj farkına göre bir hafif-güçlü sistem ve fiyatlama planlaması yapıldı mı? Dünyadaki farklı koruma alanı uygulamalarında denizde farklı renkte şamandıralar var. Örneğin sarı renkli olan şamandıraya 20 tona kadar tekneler bağlanabiliyor, kırmızı renkte olana 40 tona kadar ve bunların ücretlendirmesi de farklı.
  • 2022 Göcek ihalesinde işin şirazesinden çıkma noktası “ihaleyi alanlara bazı kıyı tesisleri kurma hakkı” tanınmış olmasıydı. Yani kıyıda orman kesilecek-düzenlenecek, önce malzeme deposu ve personel barakası yapılacak… Sonra bungalov, villa, otel? Peki 2024 projesinde bu konuda nasıl bir önlem alındı?

Akçeli konular:

  • En önemlisi tonoz-mapa sisteminde fiyatlama adaleti nasıl sağlanacak? Bakan Özhaseki ilk açıklamasında “Her tekneden 100 euro alacağız” dedi. Tabii bu laf denizcilik dünyasında günün konusu oldu. Bakan Özhaseki ertesi gün Fatih Çekirge’nin sorularını yanıtlarken fikir değiştirdi, “Tonaja göre ücret alacağız” dedi. Yani anlaşılan farklı tekneler için ücretin nasıl saptanacağı hâlâ tam belli değil. Bu konuda tüm dünya uygulamalarında kabul edilen 3-4 temel parametre var.  En önemli parametre tekne motor HP gücüdür (ne kadar çok HP, o kadar çok olumsuz çevre etkisi diye düşünülmüştür). İkinci parametre fiziki ferahlık, yani tekne boyu, tekne ağırlığı ya da tekne grostonu (hacim ekstra konfordur). Üçüncü parametre tekne yaşı, sigorta değeri  olabilir (tekne değeri öncelikli bakış açısı). Dördüncü önemli parametre de, tekne tipi (örneğin Fransa ve İtalya’da çevre dostu gerekçesiyle yelkenlilere pek çok fiyatlamada %50 indirim yapıyorlar)… Peki biz, nasıl bir mantık ile, nasıl bir ücretlendirme yapacağız?
  • Pilot bölge Göcek’te herhangi bir tonozun kiralanma süresi nasıl belirlenecek? Mesela bir tekne sahibi Bakan Özhaseki’nin ilk açıklamasında olduğu gibi günde 100 euro fiyat ile 3 ay rezervasyon yaptı. Göcek’in en güzel koyunda, en güzel konaklama noktası 3 ay kapatılmış mı olacak? Yoksa… Göcek koyları kullanım kılavuzunda belirtildiği üzere “Bir tekne Göcek koylarında en fazla 11 gün, bir Göcek koyunda en fazla 3 gün kalabilir” mi denilecek? Göcek koylarında bir kısıtlı süre ve rezervasyon sırası mı belirlenecek? Ne de olsan bu tür bir EDS kurmak, bu çağda hiç de zor değil….
  • 2022 yılındaki Göcek ihalelerinde körfezin en güzel koylarının tümü ihale kapsamı içine alınmıştı. Peki halkın bu koylara en ekonomik ulaşım şekli olan günübirlik gezi tekneleri ve hatta ticari yatlar bu koyları nasıl kullanacak? Yeni proje bu konuda bir düzenleme yapıyor mu?
  • Başarısız ihalenin ardından bakanlık 22 Kasım 2022’de Sarıgerme’de amatör denizcilerin fikrinin sorulmadığı bir çalıştay düzenlemişti. Bu çalıştayın sonuç bildirgesinin 8’inci maddesi şöyle: “Denizlerimizde mapa ve şamandıra yerleri belirlendikten sonra günübirlik gezi tekneleri, küçük ölçekli balıkçılar, amatör denizciler ve yerel halkın kullanımı için belirli yerler ayrılmalı ve bu alanların toplumun farklı kesimlerince adil kullanımı temin edilmelidir.” Acaba bu öneri dikkate alındı mı? Önemli konu, çünkü uzun yol yapıp mola vermek zorunda kalan insan olabilir, yerel halka bir indirim yapılabilir, ticari tekne-amatör denizci ayrımı yapılabilir, biraz açıkta alargada ücretsiz konaklama imkanı olabilir. 

Çevre Bakanlığı’nın hesaba katmadığı mevzular…

2022 yılında Çevre Bakanlığı uzun hesaplamalar ve planlamalar sonucu Göcek’te bu tür bir ihale yaptı. Şartnamedeki hata ve eksikler nedeniyle hızla iptal edilen bu ihalede Göcek Limanı’ndan Göbün’e, adalar hariç tüm körfez koylarında, harita üstünde 147 tonoz/şamandıra ve 320 mapa tanımlanmış bir ihale düzenlenmişti.

Yani 2022 yılındaki ihalede ancak 150-250 tekneye yetecek bir sistem tanımlanıyordu…

Oysa gerçekler farklı. Bu tanımlı kıyı şeridinde, yaz aylarında emin olun ortalama 1000-1500 tekne demirli ve kıyıya bağlıdır. Bunların, yarısı da 1-2 ay hiç yerlerinden kımıldamazlar. Kımıldamadan aynı yerde yaşayanlar muhakkak ki denizi kirletirler…

Sayın Özhaseki “Denizi kirleten tekneleri tespit edeceğiz, kirletemeyecekler” diye konuştu. Peki, bu nasıl tespit edilecek? Gerçekçi, akla hitap eden bir yöntem mi göreceğiz, yoksa Mavi Kart ya da Pis Su Elektronik Takip Sistemi projesinde olduğu gibi hayali yöntemlerle mi karşılaşacağız?

Evet, en önemli konu ve soru şu: Pilot bölge Göcek’te etkin bir denetim yapılabilecek mi?

Bekleyelim görelim… 

MUÇEV nedir, kimdir?

4 Nisan 2014’te Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Türkiye Çevre Vakfı ve Muğla Valiliği’nin Muğlaya Hizmet Vakfı arasında yapılan bir protokolle kuruldu. Hemen ardından Sarıgerme, Dalyan, İztuzu, Ölüdeniz, Belcekız, Kurucabük, Datça merkez, Fethiye Çalış gibi pek çoğu koruma altında 14 doğa harikasının işletme yetkisi MUÇEV’e verildi.

Tam adı MUÇEV Turizm Ticaret Ltd. Şti. idi, prensip olarak başkanlığını Ula Kaymakamı’nın üstlendiği, bakanlık ve valilik görevlilerinden oluşmuş bir yönetim kurulu vardı. Yakın zaman içinde anonim şirkete dönüştürülürken başkanlığını bir eski AKP milletvekili üstlendi.

Geçtiğimiz yıllarda şirketin etki alanı Edirne’den Alanya’ya kadar genişletildi. Datça Yarımadası’nda, Gökova’da, Marmaris’te her biri mavi kıyılarımızın eşsiz harikası olan Bitez, Akbük, Akyaka, Orhaniye, Kargı, Karaincir gibi pek çok koydaki plajların yönetim hakkı da şirkete verildi. Bu arada MUÇEV, Karacasöğüt, Selimiye, Üçağız ve Göcek’te her biri büyük tartışmalara ve protestolara konu olan marina işletme konusuna da el attı. Son olarak, Göcek koylarından 4’ünü de marina ve mesire yeri olarak kimi şahıs ve şirketlere kiraladığı ortaya çıktı.

2020 sonrasında MUÇEV’in çalışma şeklinin değiştiği ve tahsis edilmiş alanları üçüncü kişilere uzun süreli kiraladığı öğrenildi. Ancak hangi iskele ya da plajın, kaç yıllığına kime kiralandığı konusunda açıklama yapılmadı. MUÇEV’in yönettiği plaj ve iskelelerin tam listesi de bilinmiyor. Zaten MUÇEV hakkındaki en önemli tartışma konusu her zaman şeffaflık oldu.

Meclis’e verilen soru önergelerine gelen tek yanıt “2014-2018 yıllarında 18 milyon TL kar elde edilmiştir. Bu para bakanlık ve valiliğin işaret ettiği alanlarda harcanmıştır” şeklindeydi.