19 Aralık 2024, Perşembe Gazete Oksijen
09.08.2024 04:30

Harris ve Walz: Demokrat Parti sola mı kayıyor?

Amerika seçim süreci kızıştı. Demokrat Parti adayı, halen başkan yardımcısı olan Kamala Harris, Minnesota Valisi Tim Walz’u yol arkadaşı olarak seçti. Kasım seçimlerinde Donald Trump ve J. D. Vance’e karşı Kamala Harris ve Tim Walz yarışacak. Gelin biraz Kamala Harris-Tim Walz birlikteliğinin ne anlama geldiği üzerine sohbet edelim


İtiraf etmeliyim ki ben Tim Walz’u takip eden biri değildim. İsmini sanırım ilk defa 2020’de duymuştum.

Minneapolis’te 2020 Mayıs'ında siyah bir Amerikalı, George Floyd’un beyaz polisler tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmesi sonucu, Minnesota’da büyük gösteriler olmuştu. Daha sonra tüm ABD’ye yayılan bu gösteriler ülke tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bizim üniversite dahil, kampüsler George Floyd gösterilerinin önemli merkezleri haline geldiler. Üniversitelerin sistematik ırkçılığa karşı nasıl tavır alması gerektiği konusunda yoğun tartışmalar yaşanmıştı.

O günlerde Walz Minnesota valisiydi. Floyd’un iki polisin nefessiz bırakması görüntüsünü “rahatsız edici” olarak nitelendirdiği, arkasından bir anda alevlenen gösterileri yatıştırmakta geç kaldığı için sağ cenahtan, göstericileri sertlikle bastırdığı için sol cenahtan ciddi eleştirilere uğramıştı. Ama süreç içinde polis teşkilatının reformmize edilmesi konusunda öne çıktı.

Fotoğraf: Getty Images

 

O günlerde Walz sık sık ulusal televizyonlar ve basında gözükmekteydi. Ama daha sonra Minnesota Valisi öne çıkan bir figür olmadı. Belki ABD siyasetini daha yakından takip edenler onu da takip ediyorlardı lakin mesela her daim isminden bahsettiren California Valisi Gavin Newsom son dönemde üniversitelerdeki Filistin yanlısı protestolara karşı olumsuz tavrı ile gündeme gelen Pennsylvania Valisi Josh Shapiro ya da Trump’ın hedef almasının ardından saldırıya uğrayan Michigan Valisi Gretchen Whitmer gibi, tabiri caizse, ulusal şahsiyete dönüşmüş valiler arasında değildi. Şimdi ise herkes ondan bahsediyor.

Hızlı bir biyografi: Orta Amerika taşrasında, Nebraska’da doğmuş büyümüş. Bir dönem askermiş ve uzun yıllar boyunca yedek subay olarak görev yapmış. Nebraska ve Minnesota’da ordunun sağladığı burslar ile mütevazı devlet üniversitelerinde eğitimcilik okumuş. Yine uzun yıllar lise öğretmenliği yapmış. Öğretmen olduğu yıllarda Amerikan futbolu koçu olarak kendini sevdirmiş. Arada Çince öğrenmiş. Öğretmen sendikalarında aktif görev yapmış. 2007’de Minnesota’nın en muhafazakâr bölgelerinden birinden Demokrat bir siyasetçi olarak seçilmiş ve 2019’a kadar Temsilciler Meclisi’nde siyaset yapmış. Arkasından da Minnesota Valisi olmuş. Bu dönemde birçok ilerici/sol projelere imza atmış, esprili ve çok iyi bir hatip. 60 yaşında. Amerikalıların da çoğu onu tanımıyor. Trump ve Vance hızlıca “aşırı solcu bir başkan yardımcısı” diye Walz’ı tanımlamaya giriştiler. Walz ise kendini toplum için çalışan, ortalama bir taşralı Amerikalı olarak anlatıyor.

Kamala anket ortalamalarında önde

Kamala Harris'in Minnesota valisi Tim Walz'ı başkan yardımcılığı için aday olarak belirlemesiyle birlikte, son anketler başkan yardımcısının Beyaz Saray yarışında Donald Trump'ın önüne geçtiğini gösterdi. SurveyUSA Harris'i Trump'ın üç puan önünde (%48-%45); Morning Consult dört puan önünde (%48-%44); YouGov ve CBS News Harris'in bir puan önde (%50-%49); University of Massachusetts Amherst Harris'in üç puan önde (%46-%43) olarak gösterdi. 500’den fazla anketi gösteren tüm ulusal anket ortalamalarına bakıldığında da Harris’in 1.7 puan önde olduğu görülüyor.

"Bu adamlar gerçekten uçuk!"

Son bir aydır ABD seçimleri sürecinde yaşanan dramatik olaylar zincirini takip ettiniz. Bu sıra dışı gelişmeleri de hızlıca hatırlayalım: Joe Biden’ın zihni melekelerinde zayıflama olduğu algısı artmıştı. Bir ay önceki münazarada Trump Biden’ı ezdi geçti. Demokrat Parti’de Biden’ın adaylığı sorgulanmaya başladı. Trump silahlı saldırıya uğradı ve destekçileri nezdinde adeta mesihleştirildi. Biden karşısında galibiyeti adeta garantilenmiş Trump, kazanmışken büyük kazanalım der gibi, merkez seçmenden oy alacak biri yerine kendisinden dahi radikal, aşırı sağın genç yıldızlarından J.D. Vance’i başkan yardımcısı olarak belirledi. Bir hafta sonra ise Joe Biden, yardımcısı Kamala Harris’i işaret ederek adaylıktan çekildi. Biden’ın çekilmesi ve Harris’in adaylığı Demokrat Parti tabanında görülmedik bir coşku yarattı. Trump-Vance ikilisi Demokrat Parti’nin coşkusu karşısında tökezlediler. Vance’in eskiden sarf ettiği kadınlar ve Trump hakkındaki aşağılayıcı ifadeler hızla gündeme oturdu. Cumhuriyetçi Parti Harris’e karşı, onun radikal bir San Francisco solcusu olduğu iddiasından başka yeni bir siyaset dili üretemedi. Bu arada Harris beklenenin aksine çok iyi bir performans gösterdi.

Tam bu aşamada bir televizyon programında başkan yardımcılığı için favori olmasa da adı geçen Tim Walz‘ın Trump ve Vance için "These guys are just weird” (Bu adamlar gerçekten uçuk) ifadesini kullanmasına şahit olduk. Trump’ın “uçuk” olduğunu biliyorduk. Zaten onun karizması biraz da uçuk olmasından gelmiyor muydu? Ama bu dönem Trump kendini Biden’in dönemindeki enflasyonu, göçmen krizini ve bitmeyen Ukrayna savaşını bitirecek, ülkeye istikrar getirecek bir lider olarak yeniden kurmaya çalışıyordu. Walz topluma Trump’ın uçukluğunu hatırlatıverdi. Çocuksuz kadınları aşağılayan Vance’in de uçuklukta Trump’la yarıştığı üzerine bir kanaat hasıl olunca, Demokrat Parti cephesinde siyasetçiler bu ikiliyi weird guys/uçuk adamlar olarak nitelemeye başladı. O kadar ki, ‘bu adamlar gerçekten uçuk” ifadesi neredeyse Demokrat Parti’nin resmi söylemine dönüştü.

Harris-Walz tutar mı?

Siyaset böyle bir şey. Bir anda bir söz ya da tanımlama tutuyor ve yaygınlaşıyor... Trump-Vance ikilisinin sıra dışı söylemleri ya da tuhaf hareketleri Walz tarafından tanımlanmış oldu. Tam da Trump ve Vance, sahaya çıkmış Harris’i tanımlamaya çalışırken, kontraataktan müthiş bir gol yediler. Ve bu golün sahibi Walz idi.
Bu sorunun cevabını yakında göreceğiz. Bence Trump-Vance karşısında Harris-Walz tutacak gibi gözüküyor. Cumhuriyetçi Parti’nin bu ikiliyi radikal solcu olarak tanımlamaya çalışmaları ters tepebilir. Harris’e San Francisco solcusu tanımı bir nebze tutsa da Walz’ın üzerinde radikallik pek oturmuyor. Ama işin aslı biraz daha ilginç.

Burada yine yeni dönemim sol-sağ kavramlarını incelemek gerekiyor. Sol ve sağın evrensel tanımları olsa da her ülkede sol ve sağın farklı öncelikleri, çağrışımları olabiliyor. Amerika bağlamında ekonomide regülasyonu, adil vergi düzenlemesini, yaygın sosyal sağlık hizmetini, sendikal örgütlenmeyi, ırkî ve etnik kimliklerden doğan talepleri ve hakları; pozitif ayrımcılığı, LGBTQ’nin eşitlik mücadelesini, kürtaj hakkını, çevre konusunda radikal adımlar atmayı, silah edinme üzerine sınırlamaları, göçmenlerin entegrasyonunu savunmak sol ile ilişkilendiriliyor. Aynı şekilde İsrail-Filistin çatışması konusunda en azından İsrail’e eleştirel olmak, ya da Ukrayna-Rusya konusunda açıkça Putin karşıtı konum almak “solcu” ya da “ilerici” (progressive) olmanın gerekleri. Dış politikada izolasyonculuk sağda, değerler üzerinden müdahalecilik solda konumlandırılıyor.

Bu açılardan Walz solda kabul edilebilir. Özellikle valilik döneminde sağlık, eğitim, sendikal haklar, kürtaj hakkı, göç ve polis şiddeti konusunda ABD standartlarına göre oldukça sol diyebileceğimiz adımlar atmış. İşçi ve memur sendikaları ile arası çok iyi. Diğer başkan yardımcısı adaylarına, mesela Shapiro ya da Kelly’e göre, kesinlikle daha solda.

Ama beğenelim beğenmeyelim, siyaset sadece ne söylediğiniz, düşünceleriniz, ideolojiniz, hatta neler yaptığınız ya da yapma niyetinle olduğunuz ile ilgili değil. Ne olduğunuz, yani kimliğiniz de siyasette çok belirleyici. Sınıfsal, bölgesel, etnik, dini, ırkî kimliğiniz ve tabii cinsiyetiniz.

Walz ortalama bir Amerikalı beyaz erkek. Onu ayrıcalıklı kılan, Hint asıllı ve siyah olan Harris gibi, etnik ya da ırki farklılıkları değil. Tam tersine onun farklılığı sıradanlığı, ortalama bir taşralı Amerikalı erkek olması. Trump ve Vance gibi iki uçuk adam ve bir Hint-siyah kadın yanında, neredeyse ortalama Amerikalıyı temsil etmesi onu bu yarışta sıra dışı kılıyor. Kozmopolit sol için normal şartlarda belki sıkıcı bir Amerikalı beyaz erkek olan Walz, bu yarışta “karizmatik sıradanlığı” ile adeta öne çıkıyor.

(Aslında bu rolü Ohio'lu Vance oynamaya çalışacaktı ama bu genç adam o kadar uçuk şeyler söylemeye başlayınca, söyledikleri kimliğini çoktan gölgede bıraktı. Vance adeta mahallenin büyüyünce arıza çıkaracağı her halinden belli olan sevimsiz erkek çocuğu olarak kodlanmaya başlandı).

ABD’de sol ve sağ denklemi

Bu aralar sol-sağ meselesi üzerine de tartışıyoruz. Avrupa seçimlerinde popülist aşırı sağa karşı solda da ciddi bir hareketlenme olduğuna tanık olduk. Aynı şekilde Türkiye’de yerel seçimlerde kendini sol ile ilişkilendiren partilerin oyları normal koşullarda dalga konusu olması gereken “Türkiye sosyolojisi” ezberini altüst edercesine %45’e dayandı. (Yine lütfen ezberden “Aaa CHP sol mu ki” falan diye içinizden geçirmeyin. Kendini sol ile ilişkilendiren partiler diye yazdım. Bu konu ayrıca uzun bir tartışma konusu.)
Bakalım sol-sağ denklemi ABD’de nasıl kendini gösterecek? Harris’in Walz tercihi onun sol ve ilericilik konusunda çekingen olmadığını ortaya koydu. Bu tercih Harris’in Cumhuriyetçilerin “Bunlar radikal solcu” eleştirilerini çok da önemsemediğini gösterdi.

Harris belli ki Walz ile Demokrat Parti’nin Clinton-Obama öncesi eski tabanına, taşralı emekçi ve orta sınıf Amerikalılara seslenmek istiyor. Kıyılara sıkışan ve iyi eğitimli kozmopolitlerin partisine dönüşen Demokrat Parti bu tabanı uzun süredir Cumhuriyetçilere kaptırmıştı.

Ama Harris başka bir şey daha yapıyor. İki hafta önce yazmıştım. Harris onu radikallik ile eleştirenleri dikkate alıp, merkeze yakın bir başkan yardımcısı seçip, merkeze mi kayacak, yoksa bu eleştirinin üzerine üzerine gidip yeni bir siyaset mi kuracak sorusunu sormuştum. Harris çok kısa zamanda ikincisini yapacağının sinyalini verdi. Mesela Shapiro ya da Kelly gibi daha ‘risksiz bir başkan yardımcısı' yerine daha cesur bir birliktelikle toplumun karşısına çıkacağını gösterdi. Bakalım, dünya siyasetini de derinden etkileyecek bir gelişmenin sonuçları ne olacak?

Serin ve olaysız bir hafta sonu diliyorum. 

Ali Yaycıoğlu
Ali Yaycıoğlu