25 Nisan 2024, Perşembe Gazete Oksijen
23.12.2022 04:30

Çok sıkılıyorum, ne okuyayım?

Okumak duyguları tanımanızı sağlar, ruhunuzu iyileştirir. Haftalık bibliyoterapi seansına hoş geldiniz. Derdinizi yazın, derman olacak kitabı söyleyelim...

Sevgili Kitap Terapisti, bazen nedensiz sıkılıyorum, içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor ve hayata tutunmakta zorlanıyorum. Ayrıca bunların aynılarını yaşayan 17 yaşındaki oğluma da kızıyorum muhtemelen bana ayna tuttuğu için. Melike Uysal
Beni bu kadar felsefi dertlere düşürmeye ne hakkınız var sevgili Melike Hanım? Ama bir yandan da iyi ki düşürdünüz. Fark ettim ki hayatımda sıkılmak konusunda pek az düşünmüşüm. Yanlış anlaşılmasın, sıkılmamışım ya da içimden bir şey yapmak gelmemiş değil. Bunları yaşarken bunların sebebini düşünmemişim ya da bunlardan kurtulmaya da çalışmamışım. Sayenizde hem anılara gittim hem de oturup sıkıntı konusunu uzun uzun çalıştım. Ancak problemimizi anladığımıza göre kitaplarımıza da geçebiliriz.
İlk kitabımız Tezer Özlü’den Her Şeyin Sonundayım. Çok yakın arkadaşı Ferit Edgü ile karşılıklı yazdıkları mektuplardan oluşan bu kitap iki entelektüelin, ama aynı zamanda iki insanın “yeryüzüne dayanabilmek için” hangi hislerle boğuştuklarını anlatır. Özlü’nün mektuplarının çoğunlukta olduğu sayfalardan bir alıntı yapayım: “Kimseyi dinlemeyi sevmediğim halde, birini dinlemeyi kendimi dinlemeye yeğliyorum.” Kendinden sıkılmak tanıdık geldi mi? Peki bu kadar karamsar bir kitabı neden öneriyorum? Bir de şu satırlara bakın. Tezer Özlü kansere yakalanıp avuç avuç saçlarını etraftan toplarken ve daha önce “ölme isteğim yok, yaşama isteğim olmadığı gibi” demiş olmasına rağmen şöyle yazar Edgü’ye: “İşte sevgili dostum, yeniden dünyaya geldim, yeniden alışmaya çalışıyorum, iyiyim, sizleri görünce daha iyi olacağım.” Yaşama dürtüsü mucizevi bir şekilde bizi ayakta tutar ve her türlü sıkıntıya karşı da savaşmamız için güç verir.
İkinci kitabımız Paulo Coelho’dan geliyor. Portekizli yazarın tam da kimlik krizi yaşayan bir karakter yazma isteğinden ortaya çıkmış bir roman. Üstelik yine kimlik krizi yaşamakta olan Slovenya’da geçiyor. Veronika Ölmek İstiyor adlı eserin baş kahramanı Veronika’nın hayatta hiçbir amacı yoktur, yaşam sevincini yitirmiştir. İntihar girişiminden sağ çıkınca bir akıl hastanesine yatırılır ve Veronika orada müzik tutkusunu hatırlar. Kendisi gibi yine kimlik problemleri yaşamakta olan, babası tarafından resim yapması engellenen Eduard’a aşık olur ve ikisi birlikte kendilerine yeni bir hayat kurarlar. Belki de oturup düşünmenin vaktidir, hayatınızda gerçekleştirmek istediğiniz kendinizi yaşıyor musunuz? Bu kitabın bunu sorgulatacağını düşünüyorum. Küçük bey de okumalıdır belki de, henüz yolun başındayken amacını keşfetme yolculuğa çıkabilmek için.
Kısacık da olsa bir kitap daha önereceğim, Suat Derviş’ten Kara Kitap. Şöyle diyeyim, ölüyor da olabilirdiniz ve belki de o zaman sıkılmaya vaktiniz kalmayacaktı. Okuyunuz, Şadan size bir şeyler fısıldayacak. Sevgilerimle.