Her şeyden önce söyleyeyim, ben bir tiyatroseverim, müzikal değil. Ancak rahmetli Franco Zeffirelli yönetmenliğinde La Boheme’i seyretmişliğim de var, müzikleri ve şarkı sözleri Stephen Sondheim’a ait Tony ödüllü Sweeney Todd’ı da. Keza Chiagaco’yu, La Traviata’yı da ve daha pek çok örneklerini de. Bu bahsettiğim opera ve müzikal eserlerinin hepsinin sahne tasarımına hayranlık beslemiş, oyuncuları avuçlarım patlayana kadar ayakta alkışlamışımdır. 
Dekora neden önem verilmez ki!
Bu yüzden en baştan Jekyll & Hyde’ın çevirmeni ve yönetmenini, genel sanat yönetmenini, müzik direktörünü, koreografını, ayrı ayrı dekor, kostüm ve ışık tasarımlarını ayakta alkışlıyorum. Sahne elbette bana göre yine zayıf yine zayıf, zira Avrupa’nın en büyük yeşil çatısına sahip AVM yapabiliriz Avrupa’nın en büyük en önemli binalarını inşa edebiliriz ama hâlâ tiyatroya gelince işi küçük çapta halletmeye çalışır, iki ışık oyunu, birkaç merdivenle işi kotarırız. Yanlış anlaşılmasın, dekor ekibine asla laf etmiyorum, eminim onlara yeteri kadar bütçe verilmemiştir.
