23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
02.07.2021 04:30

Bağışıklık için çok basit ama etkili 21 öneri

Bağışıklık ile yatıp kalktığımız bir buçuk yıldır, onu güçlendirmek için tonla öneri duydunuz. Bu yazımda basit gibi görünen ama çok işe yarayan ve neden yaradığını da basitçe açıklayan bir yazı hazırladım. 1- Şarkı söyleyin: Şarkı söylerken ses telleri titreştikçe hemen yakınındaki vagus sinirine masaj yapar. Vagus siniri bağırsaktan beyne giden, stres karşıtı sistemimizi çalıştıran sinirdir. Vagus sinirinin aktif olması bizi hücresel anlamda iyileşme moduna sokar. Vagus sinirine dışardan elektrikli uyarı verilerek yapılan çalışmalar, bu uyarının iyileşme hızını artırdığını kanıtlamıştır. Beyin-bağırsak ilişkisinde, vagus sinirinin beyne taşıdığı sinyaller stresli olup olmamızdan etklenir. Stres artığında, sempatik sistem aktive olur. Sempatik sistem demek, hücresel düzeyde gerginliktir, ‘savaş ya da kaç’ modumuzdur. Bu haldeki  immun sistem daha dengesizdir. Örnek verelim: Gece mutlu mesut yatağımıza gideriz, kötü bir rüya görüp ertesi gün uçuk çıkarırız. Yani  rüyadaki sahte stres bile bizim sempatik sistemimizi aktive edip hücreleri savaş ya da kaç moduna sokar. Bu esnada immun dengesizlik olunca bu kadarcık fırsatı bile kaçırmayan herpes virüsü hemen dudağımızda çoğalabilir.  1 saat şarkı söylemek, lökositleri, sevgi hormonu oksitosini artırır, kortizolü düşürür. Konuya şarkı söylemek olarak diye girdim, ama tüm iyi hissetme halleri bizi gevşetir, parasempatik sistemi aktive eder. İmmuniteyi dengeli ve güçlü tutar.  2- Meditasyon yapın: Meditasyonun sağlığa iyi gelmesi yine sempatik sistemden parasempatik sisteme geçişi kolaylaştırdığı içindir. 3- Kahkaha atın: Kahkaha atmak timüsü güçlendirir. Timüs organcığımız, çocukken aktiftir. Büyüdükçe içi yağ bağlar, etkisi çok azalan bir organcık olur. Oysa timusun bağışıklıkta çok önemli rolü var. Timüs; virüslerle ve kanser hücreleriyle savaşan temel bağışıklık askerlerimizden T lenfositlerinin eğitim okuludur. Tüm T lenfositleri vücuda dışardan gelebilecek virüsleri nasıl tanıyacağını, vücudun kanserleşmiş hücrelerini nasıl farkedeceğini orada öğrenir. Daha da mühimi, bu işleri yaparken bizim kendi dokularımıza saldırarak otoimmun hastalıklara sebep olmamayı da orada öğrenir. Bitmedi; polen gibi zarasız dış etkenlere tepki vermemeyi de orada öğrenir. Görüldüğü üzere timusun verdiği eğitim çok hayatidir. Maalesef etkin çalışma süresi kısadır. Kahkaha atmak onu titreştirir. Kahkahanın ,vücuttaki stresi azaltması da ayrıca bağışıklık desteğidir. 4- Öğlen yemeğini dışarıda yeyin: Gün ışığının yoğun olduğu, D vitamini yapabileceğiniz saatleri kaçırmamış olursunuz. Hepimiz uzun aylar evlerde kaldığımız dönemde  Vitamin D’nin bağışıklıkta ne kadar önemli olduğunu öğrendik. Herbirimiz doktorlarımızın desteğiyle Vitamin D seviyemizi destek alarak yükselttik. Ancak Vitamin D’yi orijinal kaynağından, güneşten alabileceğimiz dönemi kaçırmamalıyız. Yaz boyu, ofiste çalışıyorsak, öğlen saatlerinde yemek yerken biraz da güneş almayı ihmal etmemeliyiz. 5- Sarımsağı artırın: Sülfürlü besinler viral savunmanın destekçisidir. Biz virüslerle savaşırken bazı savaşçı hücrelerimizi kullanırız. Makrofajlar bunlardan biridir. Makrofajlar virüsü yiyerek onu içinde yok eder. İçinde virüs olan makrofaj, onu öldürmek için nitrik oksit denen maddeden kendine ‘nitrojen radikalleri’ denen bir silah yapar. Bu silah çok etkilidir. Ancak bu öldürücülüğünden hücrenin kendi kendisini koruması gerekir. Yani makrofaj, virüsü öldüren silahla kendisini vurmamalıdır. İşte bunu vücut, ‘tioller’ dediğimiz özel bir temzilikçi ekip ile sağlar. Konu sarımsağa şöyle bağlanır; bu temizlikçi tiolleri artırmak için sülfürlü besinler gerekir. İşte sarımsak, soğan, brokoli, karnıbahar grubu besinler bu gruba girer. Temizlik desteği verirler. 6- Sabah rutininizi değiştirin: Artık sabah gün doğarken kalkın, gün ışığını görün ki sirkadiyen saatiniz kurulsun. Sirkadiyen sistem tüm hücreleri etkiler. Her hücrede bir iç saat vardır. Bağışıklık sistemi hücreleri de sirkadiyen saatinize göre çalışır. Güneşe bağlı gün döngüsünü bozarsak bağışıklık düşer. Bunu en kolay gece mesaisi yapanlarda veya saat farkı çok olan ülkelere seyehatlerde farkederiz. Bu şekilde iç saatlerin geçici olarak bozulması bile bizi viral enfeksiyonlara karşı daha savunmasız yapar. Seyahat edip gece vardiyası çalışanı olmadık belki ama çoğumuzun uyku-uyanıklık düzeni şaştı. Çok geç yatar olduk. Üstelik o geç saatlere kadar sahte ışıklara yani Tv ve cep telefonu ışıklarına baktık. İşte bu sahte ışık bizim sirkadiyen ritmimizi her bozduğunda immun sistemimizin dengesi de kaçtı. Tekrar iç saatlerimizi kurmalıyız. Bu yaz güneş ile uyanıp gece elektroniklere bakmadan erken yatarak saatlerimizi ayarlayalım. 7- Kırmızı ışıkta oturun: Gece ışıktan kaçının, elektroniklere saat 20.00’den itibaren bakmayın. Parlak ışıkları söndürün. Yani sirkadiyen iç saatinizi gece de kurun. Kırmızı ışık, mavi elektronik ışıkları kadar sirkadiyen ritmi bozmaz. 8- Ayakkabınızı çıkarın: Dünyayla temas kurun. Toprağa basın. Ağaca sarılın. Negatif elektron yükünü artırın. Vücut olarak bol negatif yüklü olmak, immun sistem için çok pozitif bir şeydir. Yukarda anlattığım parasempatik sistemde olmamızı sağlar.  9- Ocağın altını kısın: Çok uzun kısık ateşte pişirin, haşlama yapın, buharda pişirin. Gıdaları çiğ tüketme alışkanlığını artırın. Yüksek ısıda pişirip en güzel gıdayı gıda halinden çıkarıp, onu immun sistemini dürten bir yabancı haline sokmayın. Doğal haliyle vücuda giren gıdaları immun sistem tanır, onlara tolerans gösterir, tepki vermez. Ancak çok yüksek ısıda pişince o gıdanın yapısı değişir, vücut için ‘antijenik’ olabilir. Antijenik demek immun sistemin tepesini attıran demektir. Doğal haliyle o besin sorun çıkarmaz ama fazla işlenmiş hali onu neo-antijene çevirir yani antijen değilken neo yani yeni bir antijen olur. Çoğu besinle derdimiz onların işlenerek doğal hallerinden uzaklaştırılıp birer neo-antijen haline getirilmeleri ve immun sistemin buna sinirlenmesindendir.  10- Lokmamatik alın: Yani lokmalarınızı çiğnerken sayın. Kaç lokma yediğinizde kimsenin gözü yok, ama bir lokmayı kaç kere çiğnediğiniz neo-antijen yapmamanız için mühim. Çünkü yeterince sindirilemiş besinler de neo-antijen haline gelebilir. Sindirimin amacı bir besini en küçük haline dek parçalamaktır. Mide, pankreas vs bu işle ilgilidir. Ama biz az çiğnersek aşağıya çok iş kalır ve belki de iş bitmeden gıda içeri kaçar. İşte sindirilmemiş o gıda neo-antijen olarak immun sistemi kızdırır. 11- Mide asidini yemek yerken artırın: Yemeğinize bol limon koyun ki neo-antijen yapmayın. Mide asidi çoğumuzun eksik, üstelik çiğnemeden yutuyoruz. Doğal olarak mideye biraz destek için bol limonlu veya elma sirkeli yemekler bize sindirimde yardım eder. 12- Ağzınızı kapayın: Gece nefesinizi ağızdan alıyorsanız ve burnunuzda sorun yoksa ağzınızı bantlayın. Nitrik oksit üretin. Nitrik oksitin virüslerle savaşta, silah yapımında kullanıldığını anlattım. En kolay nitrik oksit üretme yolu burundan nefes almaktır. Çoğumuz ağız açık uyuyoruz. Az nitrik oksit üretiyoruz. Mesela ağızdan nefes alan çocukların daha sık üst solunum yolu enfeksiyonuna yakalandığı bilinir. Gerekirse ağzı bantlamak, burun nefesi almaya çalışmak gerek. 13- Soğukta uyuyun: Yatak odasının camını aralayın, odanın ısısını düşürün. Gece soğukta uyumak uyku verimini artırır. Verimli uyku, iyi bir bağışıklık demektir. 14- Gözünüze uyku bandı takın: Uyurken ışığı kesin. Ve mümkünse çıplak yatın. Karanlık, uykunun ve melatoninin en önemli şartıdır. Çıplak yatmak ise çoğu kişide uyku verimini artırır. 15- Sabah ensenize soğuk su tutun: Yapabilirseniz kısa süreli buz dolu küvete girin. Kısa süreli soğuk uygulaması tüm dünyada sporcular arasında çok yaygındır. Soğuğu sevmeseniz de bunca sporcu ve ünlünün bir bildikleri var diye düşünüp motive olabilirsiniz. 16- Hamama gidin: Arada bir saunaya, hamama gidin, vücudu ısıtın, bağışıklığınız ateşiniz var sanıp çoğalsın. Yaz için iyi bir öneri olmasa da, sauna önerisi kış için uygun bir destektir. Biz yazın bunu güneşlenerek yapabiliriz.Vücut kısa süre için ısındığında, bunu ateşlenme sanarak lökosit sayısını artırır. Hipertermi denen yöntem ise çok daha yüksek ısıda vücudun ısıtılmasıyla kanser tedavisine destek olarak uygulanan bir yöntemdir. Yani soğuk gibi sıcağın da bağışıklıkla ilgisi var. Kısa süreli olarak uygulandığında her ikisi de etkili. 17- Aç kalın: Hasta olduğumuzda sağlıklı yiyemiyorsak, yememek daha iyidir. Vücut zaten hastalıkla iştahsızlığı beraber getirir. Aç kalmak başlığı altına gece açlığını da eklemeliyiz ki bu sürede vücuttaki tüm eski hücrelerden otofaji ile kurtulalım. 18- Bitkisel lifli beslenmeyi artırın: Bakterilerinizi besleyin. İyi bakteri bolluğu iyi bir bağışıklık demektir. 19- Sporu gündüz yapın: Saat 18 sonrası ağır spor yapmayın. Gece hücresel olarak dinleme ve tamir moduna geçmemiz gerek. Ağır sporlar kortizolümüzü artırır.  20- Gençlik hırsızı olun: Sağlıklı kişilerin ve sizden daha gençlerin florasından kapabilmek için onlarla beraber vakit geçirin. Kalabalık ailelerde yetişenlerin daha sağlıklı bağırsak floraları olduğunu biliyoruz. Sağlıklı kişilerle vakit geçirmek sağlık verir. 21- Stresinizi azaltın: Bunu yapmak için kendinize uyan yöntemi bulun; seyahat, masaj, müzik, kedi köpek sevmek, meditasyon, yürüyüş vs. Her şeyi bozan, tüm otoimmün hastalıkları dürten, stresin coşturduğu sempatik sisteminin kapatma düğmesine bas.