Bir kez gördüyseniz hep geri dönmek isteyeceğiniz büyülü İtalyan sahil kasabaları: Amalfi kıyıları

Üniversite yıllarında izlediğim “Yetenekli Bay Ripley” filmi, beni peşinden sürükleyip ilk kez bundan yedi yıl önce Positano’nun falezlerinin önüne bıraktı. Bir daha ayrılamadım. İlk gelişimde dönüş biletimi yakıp bir fotoğraf galerisinde iş bularak üç ay yaşadığım, yıllardır da kopamadığım Positano’ya hatta tüm Amalfi sahiline gitmeden önce siz de iki kez düşünün… Bırakmak istemeyeceksiniz. Amalfi kıyıları, limanların da etkisiyle yüzyıllardır önemli bir tarih birikimini barındırıyor. Pek çok mitolojik hikayeye konu olmuş, körfez boyunca sarp yamaçlara kurulmuş, küçük renkli kasabalarıyla cennetten bir köşe. Amalfi kıyıları Bölgesi boyunca dizili en ünlü kasabalar Sorrento’dan başlayarak sırayla Positano, Praiano, Amalfi, Ravello ve Salerno. Muazzam manzaralar eşliğinde gezilecek yerler sunan koy 69 kilometre uzunluğunda. Amalfi Katedrali Positano Sorento’dan kalkan feribot dalgalarla boğuşa boğuşa Positano’ya doğru ilerliyor. Napoli’de uçaktan inince araç kiralayabilir, otobüse binebilir ya da Positano’daki otelimden shuttle isteyebilirdim. Ama hayır, işte ben yine bu ağır aksak giden feribotun güvertesindeyim. Sana bir kez daha bir güverteden bakacağım ey Positano! Usul usul yaklaşıp o muhteşem görüntünü hafızama kazıyacağım. İskeleden çıkıp valizimi çeke çeke otelime doğru tırmanmaya başlıyorum. Santa Maria Katedrali’ni geçiyorum, sokak ressamları çoktan yerini almış, Delicatessen’in önüne limoncello şişeleri dizilmiş, her saat başı en tepedeki Montepertuso semtine yolcu taşıyan 50 yıllık körüklü otobüs yenilenmiş... Gülümsüyorum. Positano’ya yaz gelmiş. Atrani köyü Burası 1950’lere kadar kendi halinde bir balıkçı kasabasıymış. Büyük romancı John Steinbeck Harper’s Bazaar’a yazdığı bir makalesinde söz edince Avrupa’nın yanı sıra Amerika’dan da ziyaretçi akınına uğramış. Şöyle yazmış Steinbeck: “Orada olduğunuzda büyünün farkına varmak imkansız gibi ancak ayrıldığınızda sürekli aklınıza gelecek ve o zaman büyüsünü hissedeceksiniz.” Nerede yenir? ● Al Palazzo: 18. yüzyıldan kalma, katedralin arkasına düşen büyük nefis bir otel olan Murat Palazzo’nun limon ağaçlarıyla, akasyalarla bezeli, geceleri yüzlerce fenerin aydınlattığı bahçesi ve restoranı. Ünlü İtalyan şef Donna Carmela danışmanlığındaki menü göz alıcı. ● Il Fornillo: Üç kız kardeşin açtığı lokanta Il Fornillo Caddesi üzerinde. Kasabada en sevdiklerimden biri. Kardeşlerin en büyüğü olan 60 yaşlarındaki Maria tipik bir Güney İtalyalı. İstanbul aşığı ve asla doyduğunuza inanmadan sizi göndermiyor. Yöresel malzemeler, birinci sınıf bir damak tadı ile birleşmiş. Karidesli ıstakozlu makarna (tagliatelle fruto de mare) efsane! ● Rada: Positano’yu panoramik gören yılların diskosu Music on the Rock’un üst katı, epey iddialı bir fine dining lokantasına dönüşmüş. 95 euro’luk tadım menüsünde beş farklı yemek geliyor ve hepsi çok başarılı. Gün batımında ve rezervasyonla gitmenizi özellikle tavsiye ederim. Ravello kasabası, Amalfi’ye yarım saat mesafede. Ne almalı? ● Peynir, zeytinyağı, limoncello: Katedrali takip edin, adanın meydanına çıkan yolda hemen solunuzda kalan Delicatessen isimli iki katlı şarküteri, neredeyse tüm gününüzü orada geçirmenize sebep olabilir. Çeşit çeşit taze peynir (söylerseniz vakumluyorlar), şekerlemeden liköre, limona ait ne varsa, taze makarna ve zeytinyağı seçenekler arasında! ● Sandalet: Kasabanın önemli geçim kaynağı. Her yerde sandalet ustaları ve olağanüstü güzellikte sandaletler görmek mümkün. Sahildeki Safari isimli dükkanda pek çok çeşidi bir arada bulabilirsiniz. ● Seramik: Rengarenk ve çok güzeller. Çünkü Positano seramiklerinin tamamı elle yapılıyor ve bu yüzden de tek. Eğer çok iyi parçalar arıyorsanız Ceramica Casola’ya bakabilirsiniz. ● Şapka ve tunik: Kasabanın son yıllardaki gözdesi, rengarenk şapka ve ipekli deniz tunikleri üretmek. Sahilde ya da minik çarşıda çok iyi örneklerini bulabilirsiniz. En stil sahibi koleksiyon ise La bottega di Brunella’da. Amalfi Kıyıları Bölgesi Nerede eğlenmeli? ● Music on the Rocks: Büyük plajın en ucundaki mekan. Bu yıl Chez Black’ın genç sahibi, oyuncu Gian Franco’nun burada vermeye başladığı konsept cumartesi partileriyle yeniden popüler oldu. Rezervasyonsuz almıyorlar ve kapıda sıra oluyor. En garantisi Chez Black’te akşam yemeği yiyip orada Franco ile ahbap olup Music on the Rocks’a yatay geçiş yapmak. ● Africana: Telefonla aradığınızda size bir saat veriyorlar. O saatte Positano vapur iskelesinde olan misafirleri nefis bir ahşap Beneteau tekne alıyor ve 10 dakika uzaklıkta kayalara oyulmuş Africana adlı gece kulübüne götürüyor. Kulüp sadece cuma ve cumartesi geceleri açık, manzarası ve atmosferi inanılmaz. ● Franco’s: Bu yaz başında, Le Sirenius Otel’in yan bahçesine açılan Franco’s harika kokteylleri ile kısa sürede ün yaptı. Positano’ya gitmişken Ravello Ravello’ya taraçalardaki ağaçlarının mis gibi kokuları arasında çıkıyorsunuz. Amalfi Meydanı’ndan kalkan üstü açık dolmuşlarla yarım saatte varabilirsiniz Ravello’ya. Diğer kasabalara kıyasla daha az turistik ancak ülkenin en güzel kasabalarından biri sayılıyor. Ravello’da manzaranın en iyi olduğu iki yer var. Villa Rufolo bahçesi ● Villa Cimbrone: Villa ve bahçeleri hem günlük ziyarete açık, hem de otel olarak hizmet veriyor. 11. yüzyılda yapılan villa uzun süre unutulduktan sonra, 20. yüzyılda Lord Ernest William Beckett tarafından satın alınmış ve yeniden dekore edilmiş. ● Villa Rufolo: Merkezdeki Duomo Meydanı’ndan birkaç basamak aşağıda. 13. yüzyılda Rufolo ailesi kendisi için inşa ettirmiş, Orta Çağ’da aileye satılmış. 19. yüzyılda İskoç bir iş insanı tarafından restore edilmiş. Amalfi Mitolojiye göre, Amalfi’nin adının Herkül’ün âşık olduğu bir su perisinden geldiği söylenir. Buna göre su perisi Amalfi genç yaşta ölür. Onu dünyanın en güzel yerine gömeceğine dair söz veren Herkül ise bunun için Amalfi’yi inşa eder. Tarihçilere göre ise Amalfi M.S. 447 yılında kurulmuş. Villa Cimbrone Amalfi, Positano’ya kıyasla daha insaflı, daha düz bir kasaba. Burada da seramik çok meşhur. Tüm tabelalar, kapı numaraları, yerler bu seramiklerden. Kasabadaki pek çok tünel size gezilecek türlü türlü mekânlar sunuyor. Sahilinde büyükçe bir halk plajı yer alırken, sol koldan Salerno’ya doğru yürüyüşe devam ederseniz yol sizi nefis Atrani Köyü’ne götürecek. Uygun fiyata konaklama için bu köyü de tercih edebilirsiniz, Amalfi ile arası 800-900 metre. Ziyaret etmenizi önereceğim tarihi mekanlar arasında Palazzo Flovio Giola, Amalfi Katedrali, Rahibeler Manastırı ve Arsenale Müzesi yer alıyor. Katedralin hemen altında yer alan dünyaca ünlü Andrea Pansa pastanesinin “ricotta e pere” tatlısından sipariş etmeyi ihmal etmeyin.

Bahar Akıncı

Diğer Yazarlar

"Türkiye kuraklık bandının kıyısında"

Beyninizi uyandırmak ister misiniz?

Benzinli-dizel tarih oluyor

Çeşme Marina ve Plaj Dokuzbuçuk

Çağı yakalamak

Bir kez gördüyseniz hep geri dönmek isteyeceğiniz büyülü İtalyan sahil kasabaları: Amalfi kıyıları