Sarı yaz, güney sahilleri için usul usul sürse de İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde mevsim çoktan değişti. Dolaptan sonbahar için çıkan ve çıplak ayak giyilen babetler bile bir sonraki hazirana kadar köşelerine çekildi. Euro-dolar paritesi, Avrupa yolu gözleyen gezginlerin hevesini kırsa da Paris, Londra gibi cep yakan büyük metropollere rakip, enerjisi yüksek 7/24 yaşayan bir şehir var hemen yanı başımızda. İster arabayla, ister uçakla gidin; komşunun kültür başkenti Selanik, kapılarını nihayet açtı. Üstelik şimdilerde en güzel zamanı. İki ünlü üniversitenin de yer aldığı şehirde, çoğunluğu genç 350 bin kişilik bir nüfus yaşıyor. Bu yüzden her dem taze, her dem cıvıl cıvıl! Üstelik, “komşi”, post pandemi döneminde ardı ardına yeniden açılan stilize kafeler, füzyon restoranlar, şık mağazalar ve tasarım otellerinin yanı sıra; “retro” değerleri ile de sonbahara göz kırpıyor. Athanos Meydanı’na çıkan caddede sıralı antikacılar, kendine özgü bir çeşit gastronomi pazarı olan Modiano, şehrin kalbi Aristotales Meydanı, ve tabii ki Kordon, İstanbul’a sadece 600 kilometre ötede parlıyor. 
Selanik sanat rotası
Şehirde toplam 29 adet müze ve kültür merkezi var. En ünlüsü eski limanın bir sanat kompleksine dönüştürüldüğü; Port! İçinde yer alan Contemporary Art Center, hem limanda hem de limanın sol tarafında 2 büyük koleksiyonu sergiliyor. Yine aynı kompleks içindeki fotoğraf ve sinema müzesi kesinlikle görülmeye değer. Port’ta yer alan tüm müzeler Pazartesi hariç her gün, sabah 11.00 – akşam 19.00 arası açık bilet fiyatı ise 3 euro. Kule’den Kordon’un bitimine doğru devam ettiğinizde göreceğiniz, turistlerin önünde en çok fotoğraf çektirdiği sanat eseri olan “şemsiyeler” 1997 yılında ünlü Yunan heykeltıraş George Zongolopulos tarafından yapılmış. Bu ünlü şemsiyeli enstalasyonun bir diğeri ise çağdaş sanat müzesinin önünde bulunuyor. Son birkaç yıldır yapılan Selanik Sokak Sanatı Festivali’nde de (SAF) grafiti sanatçılarının canlı performanslarını da izleyebilirsiniz.Selanik Arkeoloji Müzesi
Bu nefis müze, Kuzey Yunanistan’da yapılan kazılardan ortaya çıkan eserleri kapsıyor ve “Tarih Öncesi Dönem”, “Şehirlerin Doğuşuna Doğru” gibi farklı temalara ayrılıyor. Çok büyük bir müze olmamasına rağmen gayet başarılı bir müze oluşturmuşlar, Giriş bölümündeki altı dakikalık video çalışması, adeta bin yılı özet geçiyor. Her gün 08.00-20.00 arası açık. Tam bilet 8, öğrenci bileti 4 euro.Pazarda gastronomi
Modiano Pazarı: Şehrin 1922 yılında kurulan gastronomi pazarı. Yan yana dizili tezgahlar, minik tavernalar, börekçiler, zeytinciler ve mandıralarıyla ünlü. Kurutulmuş et, yerel baharat, ev yapımı hardal ve bademli un kurabiyesi buradaki dükkanlarda bulabileceğiniz çok güzel yerel ürünlerden bazıları. The Kapani (Vlali) Pazarı: Kapani’nin bir bölümü Eminönü, Mısır Çarşısı; bir bölümü Kadıköy Çarşı, balık pazarı havasında. Deniz ürünleri canlı canlı tezgahlarda. Kurutulmuş tuzlanmış balık, sucuk, pastırma, sardalye, midye buradaki tezgahların en favori ürünleri.
En şık kafeler
Mon Frere: Masadan taburelere her şeyin bembeyaz olduğu, Fransız stili bir kahve, pasta ve macaron cenneti. Selanik’in Kordon’u Leof Nikis’i Tsimiski Caddesi’ne bağlayan Karalou Sokak’ta. Sabah çıkan kruvasanların kokusu tüm mahalleyi sarıyor. Rezervasyon yok, hafta sonu masa beklemeye değer. Karalou Ntil Sokak, No: 6 - www.monfrere.gr Albeta Bakery: Taze böğürtlenli turtanın daha iyisi yok! İç içe geçmiş Yunan/İtalyan kültürünü taze ve saf kırsal malzemelerle birleştirerek harikalar yaratıyorlar. Biscotti’ler, el açması tartlar, cupcake’ler ve yöresel Yunan bogaça’larına taze limonata ya da sıkma vişne suları ve tabii frappe’ler eşlik ediyor. Mon Frere ile aynı sokakta. Karalou Ntil Sokak, No:7 - www.albeta.gr