Budapeşte’nin ismi bile son derece fonetik gelirdi bana... Fotoğrafları hep çok romantik bir şehir olduğunu düşündürürdü. Görmeyi dilediğim şehirler listesine her yıl girerdi ama nedense hep ertelemiştim… Geçtiğimiz hafta, hem de en güzel mevsiminde ziyaret ettim Budapeşte’yi ve aşık oldum. Olağanüstü mimarisine, Disney şatolarını andıran kulelerine, görkemli parlamento binasına, heykellerine, parklarına, rahat yürüyüş rotalarına, Tuna üzerindeki köprülerine, tarihi sokaklarına, termal hamamlarına, adaları ve müzelerine aşık oldum. Masal gibi bir şehir.
Tuna Nehri’nin ikiye böldüğü şehir Buda (eski Budin) ve Peşte (Pest) isimleriyle anılan iki bölümden oluşuyor. Buda şehrin tepelik, tarihi bölümü. Budin Kalesi, Matthias Katedrali, Gül Baba Türbesi, Balıkçı Tabyası gibi dünya miraslarına ev sahipliği yapıyor. Peşte bölümü düz ve geniş bir ova üzerinde. Oteller, hosteller, müzeler, saraylar, restoranlar, alışveriş noktaları, yemek pazarları gibi öne çıkan pek çok cıvıl cıvıl nokta Peşte bölümünde.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim
