Hayatın en güzel hediyelerinden biri sonbaharın en güzel zamanında yolda olmak. Rüzgarı ardına, güneşi gözlerinin tam içine almak. Bu hafta otomobile atlayıp İstanbul’dan Bolu’ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık iki saat sonra, sarıdan kızıla sonbaharın her ton turuncusunu gözümüzün önüne seren, canlı bir tablonun içine giriyoruz. Bolu’ya vardıktan sonra üç nefis seçeneğimiz var: Yedigöller Milli Parkı, Abant Tabiat Parkı ve Gölcük Milli Parkı. İster günübirlik ister konaklayarak yapabileceğiniz sonbaharın en güzel rotasına yolculuk başlasın! 
Yedigöller Milli Parkı
Bolu’ya 42 kilometre uzaklıktaki park tarih boyunca oluşan irili ufaklı deprem ve heyelanlarda kayan kütlelerin vadilerin önünü kapaması sonucunda oluşmuş, hem yüzeysel hem de yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı yedi gölden meydana geliyor. İçindeki Köyyeri bölgesindeki Bizans dönemi kalıntıları bize bu bölgenin tarihinin 12. yüzyıla dek ulaştığının ipuçlarını veriyor. 
1965 yılında milli park statüsüne kavuşan ve bölgeye ismini veren bu göllerin isimleri Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl. Peki Yedigöller’de sizi neler bekliyor? Doğanın kalbinde bol oksijenli yürüyüşler, masalsı güzellikte fotoğraf kareleri, patika yollardan geçerek ulaşacağınız şelaleler, gülen kayalar, Pisagor ağacı, büyüleyici manzaraların tadına varacağınız seyir terasları, yüzlerce ağaç ve bitki türünü yakından tanıma şansı, yabani hayvanlar…
