27 Haziran 2024, Perşembe Gazete Oksijen
21.06.2024 04:30

Kızgın Güneş’te bir katil

Netflix dizisinden de, Matt Damon’ın filminden de önce Alain Delon’un Tom Ripley’i vardı... Patricia Highsmith’in romanını yönetmen René Clément, 1960’ta Plein Soleil’de, yaz sıcağında geçen soğukkanlı bir gerilime dönüştürmüştü

Patricia Highsmith’in romanlarındaki dünyanın en güzel tarifini yazar Graham Greene yapar: “Highsmith, korkunun değil kaygının şairidir. Klostrofobinin hüküm sürdüğü bir dünya kurar ve biz onun her yeni romanında kendimizin de bir tehlikenin tehdidi altında olduğumuzu fark etmeden dahil oluruz o dünyaya...” Tom Ripley’i ilk kez okura sunduğu Yetenekli Bay Ripley romanında da tam bunu yapar işte.
Orta sınıfa ait bir genç olan Tom beş parasız ama zeki ve yetenekli bir gençtir. Babasının parasıyla kendisini Avrupa’ya atmış, lüks ve sorumsuz bir hayat yaşayan Philippe (kitapta ismi Dickie’dir) ve sevgilisi Marge’la takılıyordur son zamanlarda. Aslında Philippe’in zengin babasına kendisini onun arkadaşı olarak tanıştırmış ve onunla 5 bin dolarlık bir anlaşma yapmıştır. Oğlunu Avrupa’da bulduktan sonra onu ABD’ye dönmeye ikna edecektir. Tom İtalya’da bulduğu Philippe’in sefahat içindeki yaşantısının tadını alınca onun bu sorumsuz yaşantısına gıpta eder ve sevgilisi Marge’a da gizliden tutulur. Ama Philippe, Tom’a giderek daha küstah davranmaya ve onu aşağılamaya başlar.